20.07.2012 - 16:57 | Son Güncellenme:
Mahya, iki minare arasında gerilen bir halattan küçük kandiller sarkıtılmasıyla yapılırdı. Bu geleneğin amacı hem insanlara Ramazan coşkusunu yaşatmak hem de şükürleri dile getirmeyi hatırlatmaktı.
Günümüzde ampuller ile kolayca hazırlanabilen mahyalar eskiden çok zahmetli bir süreç sonucunda hazırlanırdı. İki minarenin şerefeleri arasında kalın bir halat gerilir, bu halatlara kancalar geçirilir ve yüzlerce kandil asılırdı. İftar ve teravih arasındaki kısa sürede kandilleri yakmak da oldukça zordu. Mahyacılar gün boyu çalışır, değişik mahyalar hazırlardı.
En ünlü mahyacılar arasında, Süleymaniye Camii’nin minarelerine Ramazan’ın 15. gecesi kurduğu “ Hünkar Kayığı” mahyası ile Abdüllatif Efendi ( ö. 1877) yer alır.
Süleymeniye Camii’nin minarelerine kurulan gezici mahyalar da halk tarafından çok sevilirdi. Bu mahyalarda köprü üzerinde hareketli kayık ve balıklar, köprüde yürüyen arabalar canlandırılırdı.
Mahyalar Ramazan’ın ilk 15 günü yazılı, ikinci 15 günü resimli olurdu. Ramazan’ın 15. günü çocukların bayılarak seyrettiği salıncak, kule, çifte kayık gibi mahyalar kurulurdu.