Sahip olmadığınız şeylere sahip olanlara özeniriz. Bu özenti aşırıya kaçtığında kıskançlık gündeme gelir. Bir önceki yazımda bahsettiğim Algıda seçicilik konusu da boş durmaz, sürekli başkalarının sahip olduklarına doğru çekiliriz. Kıskançlığın derecesi arttığında mevcutta sahip olduklarımızı unutup daha fazlasını istemeye başlarız. Bu isteğimiz gerçekleşmediğinde de kendimizi ya da diğerlerine zarar vermeye başlarız.
Bu zararlar arasında en masumca olanı yargılamak ya da özenilen kişi hakkında söylenti çıkarmaktır. Bazılarımız ise bir şey yapmaz kendisini yiyip bitirir. Hatta depresyona girer. Sahip olduğu güzelliklerin farkına varamaz hale gelir. Sonradan sakinleşip morali düzelmeye başlayıp da insanların içine çıktığında eskiden özendiği kişilerin daha fazlasına sahip olduklarını fark eder. Tekrar üzülür tekrar kendisini çaresiz hisseder. Kıskançlık böylesi bir rahatsızlıktır. Bir kez onun pençesine düştüğünüzde ondan kurtulmak zordur.
Nereye gidersek gidelim, etrafımızda her zaman sahip olduklarımızdan daha fazlasına sahip olan insanlar mutlaka olacaktır. Dünya nüfusunun 7 milyar olduğunu düşünürseniz her an birilerine özenmek an meselesidir.
İnsan olarak doğmuş olabiliriz fakat insan olabilmek için doğduğunuz halinizin üzerine bir şeyler eklemek gerekiyor. İşte bu yolda da zihne çalışmak olmazsa olmazlardandır. Zihne çalıştıkça kıskançlık vb. gibi negatif alışkanlıklardan uzaklaşmak kolaylaşacaktır.
Kıskançlığa son vermek için başkalarının sahip olduklarından dolayı takdir etmek çok güzel bir pratik olabilir. Çünkü başkalarını takdir ettiğiniz de sizi de takdir eden insanların ortaya çıktığını göreceksiniz. Sizi takdir eden insanlar olduğu sürece kıskançlık ortadan kaybolacaktır.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel KAVUNOĞLU