Bazı fikirler vardır, hayatımızı nasıl yaşayacağımızı hiç de bilmeden ortaya çıkar ve yayılır. Fikirler kabul görse de görmese de işler durur. Fikirler yayılmak ister, her yere ve herkese ulaşmak ister. Sahibi, üreticisi ile bağını kesecek kadar büyüyüp herkesin olmak isterler. Fikirlerin kendine ait bir kimliği olur.
Fikir hep bir sembol bulur kendisine. Sahibinin de hikayesini içeren bir sembolle kendisini ifade eder. Alan Turing’in kırmızı elması gibi. Dünya zamanı içinde ilerler, gelişirken bir yandan bireysel hayatlarımızın bir parçası olurlar. Her gün elimizde, çantamızda, cebimizde taşıdığımız bir nesnenin üzerinde yer alırken aslında bir tarih de taşır bu gibi hikayeler.
Fikirlerin, sembollerin en kolay yayılma aracı teknoloji oldu. Üretici ile tüketicinin bağını kuvvetlendirmekten koparmaya kadar giden yoğun bir ilişki yumağı geliştirdi. Tesla’yı tanırız, biliriz fakat fikirleri bugün farklı sembollerle çamaşır makinemizin dönmesini, bilgisayarı kullanmamızı, hoş bir sohbet anında içeceğimizin sıcak ya da soğuk olmasıyla ilişkileniyor.
Kaynağının Kim ve ne olduğu bilinmeksizin ve belki de önemsenmeksizin teknoloji hayatımıza yayılıyor. Henüz ne kadar ileri gideceğini bilemiyoruz. Teknoloji insanın evrimine hizmet eder. Beynin, yapabilirliğin, düşüncenin sınırlarını zorlar. Düşünülmeyeni düşündürür, yapılmayanı yaptırır, gidilmeyen yolları önümüze çıkartır. Nerede insan için gerçek faydada olacak nerelerde insanı yönetecek kavrayamıyoruz. Aslında her şey henüz başladı. İcat edilme niyetlerinden bağımsızlaşalı çok oldu. Artık teknoloji kendi hikayesini yazıyor ve tüm sembolleri bir arada ve bağımsız kullanabiliyor.
İnsanın hizmetinde, insan kadar önemli olan teknolojinin neresindeyiz? Merkezinde miyiz, dışında mı? İnsan mı teknolojiyi besliyor yoksa teknoloji insanı besleyip büyüten bir yapıda mı? Hepsine “evet” diyebiliriz. Hepsi bir arada sürekli yeni bir oluşum yaratıyor.
Teknolojiye, akıp giden bilgiye, her an yeniden doğuran iletişim, bilişim dünyasına bakarken hayran olduğun kadar endişeli de oluyor olabilirsin. Bilişim ilerledikçe sana hizmet eden taraflarından beslenip ve zekana güvenerek kalanını ayırmayı başarabilirsin. Diğerlerinin aklına gelmeyen ya da aklına gelse de işletemediği bilgileri ortaya koyan, yaşamı kolaylaştırmak ve bakış açılarını değiştirmek, farklı deneyimleri bilişimle sağlamaya çalışan teknolojik dünyanın sana getirdiği kolaylıkları alıp yaşamının parçası yapabilirsin. Hatırla ki sen ve yaşamın her şeyden özelsin. Senden bir tane var. teknoloji ile yaşamını diğerlerine benzeten, tek ve sıradan yapıdan uzak durabilirsin.
Yaşamın ve kendin için ismin önemli bir sembol. Ayrıca kendin için bir sembol bulup özel olduğunu kendine hatırlatabilirsin. Kendi sembolün ile yaşadığın süre boyunca “sen olmayı” hayatına yayabilirsin. Varlığına saygı duyan her şeyi kullanıp varlığına anlam yüklemeyen her türlü teknoloji, konu ve insandan uzak durarak hayatına anlamını yeniden iade edebilirsin. En güzel fikir kadar güzel, en özel sistem kadar nadirsin.
Ebru Demirhan