28.11.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bizde en eski lokantaları say deseniz Pandelinin, Konyalının adlarını verebilirim ama bugünkü Pandeli, bugünkü Konyalı da eski Pandeli ve Konyalı değil.Brükseldeki bazı lokantaların kaç yıldır, aynı mutfak ve servis kalitesi ile müşteri ağırladığını öğrenince hayret edeceksiniz.Bakınız Brükseldeki bazı lokantalar ne zamandan beri müşteri ağırlıyor? La Manufacture 1695ten, Au Bon Vieux Temps 1695ten, Le Cirio 1886dan, La Becasse 1877den, Le Corbeau 1874ten, A La Lunette 1853ten, Au Pot Carre 1863ten ve Chez Leon 1893ten bu yana aynı mekanda, aynı kalitede hizmet veriyor.Brüksele gidip de Chez Leona uğramamak olmaz. Chez Leon bir balık lokantasıdır. Leon Vanlancker 1893 yılında Anverpte A la ville dAnvers ismiyle ilk lokantasını açmış. Ama lokanta Leon olarak anılmaya başlayınca ismini Leon yapmış. Vanlancker ailesi baba mesleğini Antverpte, Brükselde ve Belçika dışında sürdürüyor. Chez Leon sokak arasında, iki katlı bir binanın alt katında ama her mevsim sokak üzerinde masaları var. Öğleden gece yarısına kadar müşteriler oturuyor, kalkıyor. Chez Leonun özelliği deniz ürünleri. İstiridye, midye, karides, ıstakoz, balık çeşitleri ile ünlü bir yer. Avrupa Birliği 17 Aralıkta bizimle tam üyelik için müzakere kapısını açarsa, Brüksel ikinci Ankara olacak. Daha önce Ankaraya gidip gelenler bundan sonra Brüksele gidip gelmeye başlayacak. Brüksel Avrupa Birliğinin bir anlamda başkenti olduğundan şimdilerde önemli ama Brüksel aslında her zaman önemli bir şehirdi. Bugünlerde Avrupa Birliği, NATO gibi teşkilatların memurları ve teşkilatlara gidip gelen devlet adamları nedeniyle lokantalarında iğne atsan yere düşmüyor ama eskiden de böyleydi. Balık çorbası, midye buğulaması nefis. İstanbulda eskiden Mimar Sinan karidesi diye satılan küçük karidesler vardı. Şimdilerde bulunmuyor. İşte o tür karidesleri yeşillikler üzerine oturtuyorlar, pek lezzetli oluyor. Masalarının örtüsü, servisi ile Chez Leon çok çok güzel bir lokanta. Bir şişe şarap, tatlı, kahve ve nefis deniz ürünleri için iki kişiye 85 euro hesap çıkıyor. Adam başı yaklaşık 77 milyon lira eder ki, bu fiyata İstanbulda böyle bir lokantada yemek yemek imkansız.Brükselde şimdilerde yabancıların ilgi gösterdiği lokantalar Comme Chez Soi, La Ville Loiraine, La Maison du Cygne, Chez Vincent, Les Ducs dArenberg, Lecolier du Roi, Chez Morius ve Les Brasserie George.Restaurant Vincentta akşam yemeği yedik. Bu lokanta 1905 yılından bu yana faaliyetini sürdüren bir et lokantası... Duvarları seramik üzerine yapılmış deniz manzaralarıyla kaplı. Izgarası kapının girişinde. Etleri çengele asılı. Ne yediğinizi, nasıl piştiğini görüyorsunuz. Grup halinde gidilince zevk alınacak bir yer.Şimdilerde Belçikada yaşayan Orhan Aker dostumuzla Belga Queene gittik. Burası Avrupanın en iyi 100 aşçısından biri olarak ün yapan Antoine Pintonun lokantası. Özelliği, Brükselin eski bir postane binasında müşteri ağırlaması. Acaba böyle bir postane binası olabilir miymiş? Görmeyene anlatılamaz. Yerden 10-15 metre yükseklikte mermer kolonlar üzerine oturtulmuş bir cam kubbe altında kocaman bir mermer salon. Masalar, sandalyeler dekoru tamamlıyor. Özel giysiler içindeki servis personeli müşteriye hangi şarabı, hangi yemeği önereceğini biliyor. Etrafta üst gelir grubundan insanlar. Başlangıç yemekleri 12-22 euro, deniz ürünleri ve balıklar 21-43 euro, et yemekleri 18-25 euro. Şarabı, tatlısı ve kahvesiyle nefis bir yemek yedik. Davet sahibimiz üç kişi için 246 euro ödedi.Listenin altında yılbaşı yemeği ile ilgili bilgi vardı. Lokantanın yılbaşı mönüsü şampanya, şarap dahil, kazciğerli, mantarlı, istiridyeli, ıstakozlu, balıklı, etli ve pastalı bir mönüymüş. Kişi başına 165 euro olduğu ilan ediliyordu. n Şarap, tatlı, kahve ve deniz ürünleri için kişi başı 77 milyon lira ödeniyor