26.09.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
MERİÇ KÖYATASI
Geçen hafta Akdeniz’in en zorlu ve en büyük solo yelken yarışı (WOW Cup İstanbul 2010), Fransa’nın Toulon kentinden start aldı. 1590 deniz millik yarış Sicilya, Atina, Didim etaplarının ardından İstanbul’da son bulacak. Bu haber Milliyet dahil birçok gazetemizde yer aldı. Benim burada vurgulamak istediğim konu, yarışlardaki sponsorluk...
Bu tür iddialı yarışlarda sporcular için sponsor firma desteği büyük önem taşıyor. Türkiye’de yelken sporuna sponsorluk yapan firma sayısı her ne kadar yetersiz kalsa da, yavaş yavaş artıyor. Kimi firmalar yarışlara, kimi firmalar da sporcu ve takımlara sponsor oluyor. WOW Cup İstanbul yarışına 26 tekne katılıyor. Her teknenin de bir sponsoru var. Yarışa Türkiye’den katılan Selim Kakış’ın sponsoru da Türk Telekom...
Buraya kadar her şey normal... Ancak bu yarışta benim dikkatimi çeken nokta, yedi Fransız sporcunun destekçisinin yerel yönetimler olması...
Fransa’nın Toulon bölgesi yerel yönetimler birliği iki yelkencinin sponsoru. Fransa’nın Atlantik kıyısındaki önemli yelken merkezi Vendee bölgesinin yerel yönetimleri ve ticaret odası, iki ayrı yelkencinin tüm masraflarını karşıladı. Yine Fransa’da Morlaix Ticaret Odası, yeni yat limanını duyurmak için bu yarışa sponsor oldu.
Belediyeler ve ticaret odalarının amacı, bölgelerinin yelken ve denizcilikteki önemini tüm dünyaya duyurmak. Yelkencilik ve denizcilik turizminden daha fazla pay almak, insanlarının zenginliğini artırmak...
Çok iddialı yeni marinalarıyla Çeşme Belediyesi, Seferihisar Belediyesi ve İzmir Ticaret Odası’nın işbirliğini, Bodrum Belediyesi ile Bodrum Ticaret Odası’nın birlikteliğini, Marmaris, Göcek, Fethiye, Kadıköy belediyelerini, ticaret odası, otelciler birliği, esnaf odası gibi yerel örgütleri düşünüyorum... Hayal kuruyorum... Garanti Bankası Shop& Miles üç Türk takımına St. Tropez’de yarışması için sponsor olmuştu. Acaba bizim yerel örgütler, Türkiye suları dışında iddialı bir yelken yarışında sporculara sponsor olamaz mı?
Kısa vadede hayal gibi gelebilir ama denizi sevdirmek ve yelkenciliği yaygınlaştırmak için, yerel yönetimlerin öncelikle çocuk ve denizcilik üzerine girişimde bulunması çok önemli.
Sevimli çımacı
Labrador Retriever ve Golden Retriever cinsi köpekler için “denizci köpek” derler. Soğuk suya dalma, bataklık ve sulu arazilerde vurulan avı getirme konularında üstün yetenekleri vardır. Kitaplarda, labradorların iki yüzyıldan fazla bir süredir balıkçı ağlarını toplamaya yardım ettiği, tekneden kıyıya, kıyıdan tekneye halat getirdikleri yazar. Tekne aksesuarı üreten firmalar da, bu sadık denizci dostlarımızın tekneye kolay çıkmalarını sağlayacak “pati için özel” merdivenler tasarladılar. Fotoğraftaki bu sevimli çımacı, el incesine bağlı halatı kıyıdan almış, müthiş bir özgüvenle tekneye çıkıyor (Not: Halatın ucuna çıma, halatı veren ve alan kişiye de çımacı denir.)
KAPTANIN MUTFAĞINDAN
Sicilya usulü sardalya
Av yasağının bitmesi ile birlikte sardalya bollaştı ve çok makul fiyata satılıyor. Aşağıdaki tarifi hamsi
ile de yapabilirsiniz. Hazırlaması biraz zahmetli
gibi gelse de ısrarla denemenizi öneriyorum.
Malzemeler: 750 gram sardalya,
1 adet kuru soğan, 5 diş sarmısak, 1 su bardağı ufalanmış bayat esmer ekmek içi, 3 çorba kaşığı kuş üzümü, 3 çorba kaşığı çam fıstığı,
2 çorba kaşığı tulum ya da kaşar peyniri rendesi, 2 çorba kaşığı kıyılmış maydanoz, 2 adet defne yaprağı, yarım limon suyu,
1 tatlı kaşığı şeker, 5 çorba kaşığı zeytinyağı, 1 çorba kaşığı sirke, 2 çay kaşığı tuz, değirmende taze
çekilen karabiber,
2 çay kaşığı tarçın...
Yapılışı: Sardalyaların kafalarını koparın ve içlerini ve üstündeki pulları parmaklarınızla temizleyin. Kılçıklarını çıkarıp fileto haline getirin. Bir teflon tavada, kıyılmış soğan ile sarımsağı zeytinyağında iki dakika çevirin. Kuş üzümü, çam fıstığı ve bir su bardağı ekmek içinin yarısını ilave edin. Birkaç dakika daha tavada çevirip soğumaya bırakın. Şekerin yarısını, maydanoz, peynir, tuz, karabiber ve tarçını soğuyan bu iç malzemeye ekleyin ve iyice karıştırın.
Şimdi sıra sosu hazırlamakta... Kalan yarım çorba kaşığı şekeri limon ve sirkede eritin, sonra da zeytinyağı ile karıştırın. Hazırladığınız bu sosun üçte birini fırın tepsisine dökün. Bu işlemden sonra, elde ettiğiniz iç karışımı balık fileto üstüne bolca koyun. Üzerini diğer bir fileto ile kapatın. Tüm fileto balıkları bu şekilde hazırladıktan sonra üzerine kalan yarım bardak ufalanmış ekmek içini ve eğer arttıysa kalan iç malzemeyi serpiştirin. Üzerine de hazırladığınız sosun kalan üçte ikilik bölümünü dökün. Tepsinin kenarlarına defne yaprağı koyun. 200 derece ısıtılmış fırında 15 dakika pişirin, sıcak servis edin.