Pazar“Yeni hayatım müzik arası resim”

“Yeni hayatım müzik arası resim”

02.02.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:

Nino Varon dendi mi Ajda Pekkan’dan Tanju Okan’a, Nilüfer’den Bulutsuzluk Özlemi’ne kimler gelmez ki akla... Yapımcı, besteci ve müzisyen Nino Varon’un resim tutkusu ise bambaşka. Sanatçıyla adayı ve hayatı konuştuk.

“Yeni hayatım müzik arası resim”

Seyhan Akıncı - Ada vapuru kalkıyor, güneş batmakta, şehre dönüyorum... Elimde Nino Varon’un benim için çizdiği yelkenliyle... Deniz, Büyükadalı Nino Varon’un tutkusu. Hâliyle yelkenliler de... İlk yelkenlisini kumsalda bir fayansın üzerine çizdiği ân ise dün gibi aklında. Dört-beş yaşlarında elinden çıkmaya başlayan o çizgiler geçtiğimiz günlerde Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğinde “Sanatla Geçen Bir Ömür” adlı resim sergisinde sanatseverlerle buluştu. Nino Varon dendi mi Ajda Pekkan’dan Tanju Okan’a, Nilüfer’den Bulutsuzluk Özlemi’ne kimler gelmez ki akla... Yapımcı, besteci ve müzisyen Nino Varon’un yaşam tuvalinde ise bizim onu bildiğimiz müzikten çok daha fazlası var. 80 yaşındaki sanatçının Büyükada’daki evine konuk olduk ve onunla 80 yıllık devriâlem’e çıktık.

Haberin Devamı

“Yeni hayatım müzik arası resim”

”Sanatla Geçen Bir Ömür”de ressam yönünüzle tanıştı pek çok kişi. Resimle ilişkiniz nasıl başladı? 

Ben kendimi ressam addetmeyen çizerlerdenim. Anatomi bilmeden futbol sahneleri çizerdim çocukken. Hatta gel spor gazetesinde çiz demişlerdi. Dört-beş yaşlarında resim çizmeye meraklıydım. Hatta hiç unutmuyorum bu sahneyi kumsalda fayansın üstüne bir yelkenli çizmiştim. Resimle ilişkim öyle başladı. 80’lerin sonu 90’larda Amerika’da kardeşimin yanındaydım. Evin karolarını değiştiriyordu. “Boya var mı? dedim. “Kızımın boyaları var” dedi. Böylece tekrar resme başladım. Şimdi yeni hayatım müzik arası resim.

“Yeni hayatım müzik arası resim”

Bu kaçıncı serginizdi? 

Bugüne kadar 8-10 tane resim sergisi yaptım. Kendime göre çiziyorum. Asla ressam olmadığımı söylüyorum. Denizi çok sevdiğim için deniz çizmeyi tercih ediyorum. Bu yelkenliyi kim görürse görsün der ki “Bu çok doğru çizilmiş.” Mekanik hafızam güzel. Korkmadan çizmek başka bir şey. Herkes bunu yapamıyor. Amerika’da Kaliforniya’da, Paris’te yaşadım. Ben İstanbulluyum, özellikle Büyükadalıyım. Düşündüğün lisandaki ülkede yaşayacaksın. Büyüdüğüm ülkenin her şeyi var bende. Ne farkım var? Gitar çalmayı Rumlardan öğrendim. Bana “Manyak mısın?” dediler. Hâlbuki hayatta engel sayılabilecek bir şeye bir hobinin yardımcı olabileceğini anlatmak istedim. Gitar çalmasaydım bu Nino olamazdım. Ben hep o kel, karamsar Nino olurdum.

Haberin Devamı

Hayatınızı bir resim olarak tanımlayacak olsanız, nasıl resmederdiniz?  

Benim hayatım pek sempatik geçmedi. 13 yaşında, büluğ çağında bir erkeğin saçını kaybetmesi pek sempatik bir şey değildi. Bütün bu kompleksleri yaşadım. Belki de mesleğimde belirli bir yere gelmiş olmanın sebepleri arasında saç kompleksim etkili olabilir.

Peki, akran zorbalığına maruz kaldınız mı?  

13 yaşında tam büluğ çağında saçını kaybettiğin zaman insanlarda başka bir şey oluyor. Tek yaptığım doğru, Beatles’lar dahil hiç kimsenin saçını kıskanmadım. Saçım döküldükten sonra hep kasketim vardı. Kasketimden sonra bir perukaya geçtim. Onun da sebebini anlatayım. Biz bir Beatles orkestrası kurduk, herkeste saçlar uzun. Bende yok. Bir konserimiz var, 600 kişi gelecek. Bahsettiğim 1960’lı yıllar. Kıyafetler bile Beatles’a yakın. Dedim ki, “Ben konserde ne yapacağım?” “Korkma,” dediler, “Sana peruka bulduk.” Peruğu taktım, kaşım yok. Ne yaptım? Çocuklar, mantar alıp yaktım bir de kaş yaptım. Bunlarla gülmezsen, hayat felsefen değişmezse, hayatla alay edemezsin. Benim de bütün bunlar yaşamıma eklendi. En son bir gün dedim ki, bütün kadınlar Yul Brynner’a bayılıyor. Ne var bu adamda? Baktım bütün resimlerine ya bisiklet yaka ya da boğazlı giymiş. Kafa çıkıyor. Adam gururla kafasını tanıtıyor. Sen ne yapabilirsin? Ve buna geçtim. Bu görünüm bana güven verdi. Tabii utanılacak bir şey de olmadığını anlamak 60-70 sene falan sürdü. 

Haberin Devamı

Türk pop müziğine imza atmış biri olarak 90’lar Türk popu yeniden revaçta. O dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz? 

1994’te ABD’ye gittiğimde Türk popunda büyük bir aşama olmuştu. O zamanı ben kaçırdım. 96’da geldiğimde yeni Türk popu şeklini almıştı. Türk popu Fecri Ebcioğlu ve Sezen Aksu’nun başlattığı yabancı şarkılara Türkçe söz yazmakla ilerliyordu. Benim Çiğdem Talu’yu, Ülkü Aker’i, Mehmet Teoman’ı bu işe başlatmam önemliydi. Türk popunda yaptığım en mühim olay Nilüfer’i keşfetmek değil yeni şarkı sözü yazarlarını, aranjörleri kazandırmaktır. Bilmek istiyorsanız Duman’ı da ben çıkardım. Kaan Tangöze kapı komşumdu, elimde büyüdü. Bulutsuzluk Özlemi bana geldiğinde 74 yılında bir şarkı çaldı. Bu plak yapılmaz mı? Patrona gittiğimde “Nino biz 3-4 bin liraya Nilüfer’e bir plak daha yaparız” dedi. Hayır dedim. Biz eğer plak şirketiysek yenilere de şans tanıyacağız. Bugün Bulutsuz Özlemi hâlâ var. Şimdi bir adama dikkatinizi çekeceğim Kendinden Hallice. YouTube’da bulup dinleyin. Gece Akçay’da sahilde çalıyorlar. Türkiye’nin ciddi müzik adamlarından olacak.

Haberin Devamı

Güncel müzikte, pop müziğinde olabilir kimleri beğeniyorsunuz? 

İşini iyi yapan herkesi sevmek zorundayım. Rap’i biraz taklitçilik olarak görüyorum. Batılılaşma çabasının bir hikâyesi bu. Bir şey daha var; yapay zekâ çıktı, müzik hepten ölecek. Bir sürü insan, inanılmaz bir şekilde müzik imal etmeye başladı. Bunun artık sanatsal bir şeyi kalmadı. En iyi yaptığım şey şarkıcıya yakışacak şarkıyı bulmaktı. Nilüfer daha İtalyan okuluna gidiyordu stüdyoya geldiğinde. Stüdyoda “Kim söyleyecek bu şarkıyı?” dediler. Güldüler. Nilüfer bir söylemeye başladı yıktı geçti. İkonum hâlâ Ajda Pekkan’dır. Artistlere zaman zaman strateji değiştirmelerini, stil değiştirmelerini önerirdim. Kim olduklarını söylemeyeceğim, dinlemediler. Zannediyorlardı ki hep öyle gidecek. Başta söylediğim 50 şarkıyı değiştirelim Türkiye’de müzik değişir. Ama yine YouTube’dan dinleyecek. Müzik endüstirisi bitti çocuklar. Bu teknoloji daha da hızlandığı için çok bilindik şarkıcıları birkaç sene sonra dinleyemeyeceksiniz. Duymayacaksınız ne kadar fanı olursanız olun. Şarkı dönemi başladı.

Haberin Devamı

”Türkiye’nin en büyük starı Ajda”

Türkiye’nin en büyük starı kim sizce?  

Ajda. Ben çok Avrupalı sanatçı izledim. Ajda Pekkan’ın 2-3 sene evvel Kireçburnu’nda verdiği konserdeydim, hayran kaldım. Ülkem için en çok gurur duyduğum müzikal gündü. Bir daha başka bir konsere de gitmem. O hayalim yıkılmasın diye. Bütün müzisyenler, her şey 

doğru. İnanılmaz başarılı bir konserdi. O yüzden benim için Türkiye’nin süperstarı odur. Bir dönemin en güzel sesi Nilüfer’di. Kafası çalışıp uçuk Sezen Aksu vardı. Akıllı Candan Erçetin var. Zuhal Olcay enteresan olabilirdi. Benim sıkıntım müziğin geldiği bu son noktayla. Yapay zekâyla olmuyor yani. Evrenin bu hızlanmasında olmayacağım için sevinçliyim. Ben size en sevdiğiniz sanatçıyı sorsam Tarkan demeyeceksiniz. Çünkü artık Tarkan yok.

Mabel Matiz derim...

Mabel çıkarken bana şarkısını yolladı.  “Nino Abi siz bir ustasınız, ne dersiniz” dedi. “Farklısın, farklılığı sever Türkiye” dedim. 

“Büyükada takımında antrenörümüz Lefter’di”

Ada çok büyük futbolcuların yetiştiği bir yer. Sizin futbolla aranız nasıl? 

Galatasaraylıyım. Amcam Galatasaray’da top oynadı. Ailemden gelir Galatasaraylılık. Hatta Galatasaray’ın bir maçını çizdim. Büyükada takımının kalecisiyim, bende boy olsaydı dediklerine göre milli olacaktım. O zaman da kasketle oynuyorum. Antrenörümüz Lefter’di. Beyoğluspor’la maç yapacağız Kınalıadası’nda. Doluya yakın bir futbol sahası. Oraya gittik. Maç başladı çok güzel bir kurtarış yaptım. Kaleciye bak dediler. Ondan sonra bir iki tane gol yedik. İkinci devre başladı. Bir top geldi 18 içine, kaleci yerindeyse topu yakalayabilir. Ben çıktım yakalayacağım diye. Top zıpladı. Bir daha zıpladı. Kaleye doğru giderken uçtum. Bir yumruk attım topa. Top direğe sonra kafama çarptı. Şapkam düştü. Ben şapkayı aldım. Gol oldu bu arada. Lefter koşuyor. Ben kaleyi bıraktım, kaçtım. Vapura planjonla atladım. Ve bir hafta evden çıkmadım.