23.02.2025 - 02:02 | Son Güncellenme:
DİDEM SEYMEN - Çin’de Tsinghua Üniversitesi ile Merkez Finans ve Ekonomi Üniversitesi’nden araştırmacılar, başkent Pekin’de yaşayan 5 bin 281 üniversite öğrencisi üzerinde kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. Katılımcılara haftalık Bubble Tea tüketim miktarları ve ruhsal durumlarıyla ilgili sorular yöneltildi. Anketlerde, depresyon ve anksiyete belirtileri değerlendirildi. Hakemli bilimsel dergi Journal of Affective Disordes’da yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, Bubble Tea’yi sık tüketenlerde depresyon belirtilerinin daha yaygın olduğu gözlendi.
Bu içecekler genellikle yoğun miktarda şeker, kafein ve yapay aromalar içeriyor. Ortalama bir bardak Bubble Tea 300 ila 500 kalori arasında değişebiliyor ve bu oran, fast-food ürünleriyle kıyaslandığında oldukça yüksek. Şeker oranının yüksek olması, kan şekerinde ani dalgalanmalara sebep olarak enerji düşüklüğü, halsizlik ve ruh hâli değişikliklerine neden olabiliyor. Ayrıca kafein miktarının yüksek olması, uykusuzluk ve kaygı semptomlarının artmasına yol açabilir. Özellikle ergenlik döneminde yoğun tüketilmesi, hem fiziksel hem de psikolojik sağlığı olumsuz etkileyebilir. Araştırma sonucu da Bubble Tea tüketiminin bağımlılık benzeri semptomlar gösterdiğini ve bazı gençlerin bu içeceği içmediklerinde eksiklik hissettiklerini ortaya koydu. Haftada bir veya daha fazla Bubble Tea içen bireylerde, yoğun tatlı isteği, özlem ve tüketimi azaltamama gibi belirtilerin yaygın olarak görüldüğü de ortaya çıktı.
Aromalılar tercih ediliyor
Bubble Tea, sık tüketildiğinde sağlık üzerinde ciddiye alınması gereken olumsuz etkilere yol açabilir. Yüksek şeker ve kafein içeriği nedeniyle, obezite, diyabet, depresyon ve anksiyete gibi sorunlarla ilişkili olabileceği unutulmamalı. Sosyal medyada Diyabetli Diyetisyen olarak da tanınan ve kendisi de şeker hastası olduğundan halkı sürekli bilinçlendirmeye çalışan Diyetisyen Ersin Özdemir, bu tehlikeli içecek ile ilgili uyarılarda bulundu: “Bubble Tea kültürü özellikle Tayvan’da çok yaygın bir şekilde görülüyor. Ancak Tayvan’daki hâli çok daha ham, kaliteli, orijinal hâli iken diğer ülkelere doğru, kendi kültürlerine, kendi damak tatlarına göre eklemeler ya da çıkarmalar olmuştur. Aslında özünde siyah çay, yeşil çay ya da herhangi bir bitki çayına süt veya farklı tatlar katılarak ister soğuk, ister sıcak bir şekilde, isterseniz de buzla servis edilen bir içecek. Ana elementlerinden bir tanesi tapyoka nişastası. Bu da şekere dönüşen ve insan bedeninde şeker değerlerini artıran ürünlerden biridir. Tabii ki tüketim dozu ve miktarı önemli. Tayvan gibi denize kıyısı olan, denize çevre olan ülkelerde ana kaynak olarak yosun benzeri ürünler kullanılır. Türkiye’de ise yeşil çay yerine meyve aromalı olanları tercih ediliyor ama bunların içerisinde çileğin Ç’si bile yok. Bu boncuklar içerisinde aromatik lezzetler veriliyor. Bunlar erken ergenliğe girmek, diyabet riskini artırma, kilo almaya katkı sağlama, iştah dengesi bozuklukları, hormonal dengelerde bozukluklar meydana getirmektedir. Tüketmek isteyenler lütfen haftada 1-2 kezi geçmesin. Mümkünse aromatik tatlar yerine Tayvan’da olduğu gibi yeşil çay ya da siyah çay, süt gibi, meyve koymak istiyorsanız da bizzat meyvenin kendisini içerisine ekleyebilirsiniz.”