11.07.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Votka tüm dünyada da büyük içki holdinglerince en agresif biçimde pazarlanan içki durumunda. Bu holdingler özellikle "beyaz içki" tüketiminin arttığı yaz aylarında, tekila, cin ya da rom gibi içkiler yerine votka içilmesini istiyor. Zira tekila kaktüsten, cin birkaç çeşit pahalı tatlandırıcıdan, rom da şekerkamışından yapılırken, votkanın böyle bir pahalı hammadde zorunluluğu yok. Patatesten çavdara, mısırdan buğdaya kadar bir dolu nişastalı hammaddeden votka yapabiliyorsunuz. Votkanın bir tadının olması gerekmiyor, tam tersine tadının bulunmaması, nötr olması aranıyor. Düz bir alkol kısacası. O yüzden maliyeti hayli düşük.Rom ve tekila doğrusu pek bol bulunmayan içkiler. O yüzden yaz aylarında, "tadı ve kokusu olmayan" votkanın en iyi alternatifi bence cin. Gerçi cinin alkolü de tıpkı votka gibi çeşitli hammaddelerden yapılabiliyor, bu ham alkolün de bir tadının olması gerekmiyor. Ama bu ham alkol, geleneği yüzyıllara dayanan öyle bir ikinci damıtımdan geçiyor ki, karşınıza birdenbire çok zengin lezzetlere sahip, soylu bir içki çıkıyor.1572de ilk cini imal eden Hollandanın Leyden Üniversitesi Tıp Fakültesi doktorlarından Silvius, tahıldan elde edilen kaliteli alkolü ardıç ağacının küçük lacivert tohumlarıyla birlikte damıtmış. Doktorun amacı lezzetli bir içki yapmak değil, böbrek hastalarına şifalı bir ilaç bulmakmış. Gel zaman git zaman, ardıçın Felemenkçedeki adı olan "Genever" ismi verilen bu ilaç, içki olarak yayılmış ve gemiciler tarafından İngiltereye taşınmış. İngilizler boş dururlar mı, onlar da cine başka tat vericiler eklemişler. Portakal ve limon kabukları, badem ve kişniş gibi bazı başka lezzet vericileri de son damıtımda kullanmışlar, böylece meşhur Londra cini efsanesi doğmuş. Bugün cin deyince akla Hollandalılar değil, İngilizler geliyor. Bakmayın bugünlerde votkanın "trendy" içki olarak pazarlanmasına, aslında votka ülkemizde birkaç yıl öncesine kadar daha çok gündüzleri de içki içmeyi sevenlerce kokusuz olduğu için tercih edilen, hayli az satılan bir içkiydi. Absolut gibi bir votkanın ilginç dergi reklamları sayesinde "kült" marka konumuna yükselmesi, ardından ülkemize uygun fiyatlarla Smirnoff, Finlandia, Absolut gibi dünya markası votkaların ithal edilmesi ve bunların yoğun tanıtım kampanyaları, bizde de bir votka modası yarattı. Votka içine girdiği kokteyle sadece bir alkol içeriği verirken, cin önemli bir lezzet katkısı da sunuyor. Cinin temel tadı ardıç ve narenciye kabuklarından gelse de, hemen her üreticinin kendine göre gizli bir formülü var ve farklı tadlandırıcılar da kullanılıyor. Tarçın, iris kökü, cennet tohumu, meyan kökü, fesleğen, hatta salatalık bile bunlar arasında. Kimi üretici bunları bir çuvalın içinde damıtım yapılan imbiğe atıyor, kimi de imbiğin boynuna delikli bir bakır top yerleştirip alkol buharını bunun içinden geçiriyor. Bunlar sayesinde cin markalarının arasındaki tat farkları da daha belirgin oluyor.Şu sıralar Türkiye bir cin cenneti... Londranın en kaliteli cinleri Gordons, Beefeater, Bombay Sapphire ve Sovereign ile İspanya-Malagada imal edilen baharatsı lezzetli Larios market raflarında. Tekelin İngiliz formülüyle uzun yıllardır ürettiği cinin de bunlardan aşağı kalır yanı yok.80lerde bir ara moda olan, sonraları gündemden düşen cine şu sıcak yaz günlerinde, bol buzlu kokteyllerde yeniden şans vermeli... İster tonik ve limonla (yeşil misket limonu bulabilirseniz daha da iyi olur), ister nane likörü ilavesiyle "Cin-menta" olarak, ister taze meyve sularıyla cinin zengin lezzetlerinin tadını çıkarın. Şayet güneydeyseniz, yakınlarınızda da limon ağaçları varsa, henüz yeşil ve ham olan o limonların kabuklarını çentip cinli içkinizin içine atın... Pişman olmayacaksınız! myalcin@turk.net Kokteyllere tat katar