Uzaylılar mı geliyor?

Uzaydan gelen her şey şu sıralar çok kıymetli. Anlamlı sayılabilecek bir cızırtı bile gelse gündemin başına oturabiliyor. Geçtiğimiz haftanın ses getiren olayı uzaydan gelen garip sinyallerdi. Sinyalleri Dünya dışı yaşam araştırmalarıyla tanınan ünlü “dev kulak” Arecibo Rasathanesi kaydetti. Dünya’ya sadece 11 ışık yılı uzaklıktaki cüce bir güneş olan Ross 128 yönünden gelen sinyaller, bugüne kadar kaydedilmiş hiçbir sinyale benzemiyordu. Düzenli olarak tekrar ediyordu ve Mors alfabesine benzeyen karakteristiği vardı. Doğada böyle sinyallere pek rastlanmadığı için akıllara hemen bilinçli varlıklar olabileceği ihtimali geldi.

Uzaylıların gelişiyle ilgili yeni filmler, gizli arşivlerden çıkan belgeler, fotoğraflar, eski istihbarat ajanlarının açıklamaları, sahte Anonymous hesabıyla yapılan NASA’nın uzaylıları açıklayacağı duyurusu... Bu durum artık kafaları karıştırmaya başladı. Şimdilerde kimileri “Acaba bizi bir şeye mi hazırlıyorlar?” sorusunu soruyor.

Yanıt: Bilimsel açıdan yüksek bir olasılık. Bildiğimiz biyolojik yaşamın canlanabilmesi için bir güneş sistemine ihtiyaç var. Her galakside Samanyolu gibi milyarlarca güneş sistemi bulunuyor. Evrende de milyarlarca galaksi mevcut. Yani bizim mahalle gibi katrilyonlarcası var. Dolayısıyla yaşamın sadece bizde olma olasılığı katrilyonda bir.

Uzaylılar var mı yok mu?

Peki uzaylıların varlığı gerçekten ortaya çıkarsa ne olur? Komplo teorileri, dünya düzenini yöneten gizli güçlerin bundan hiç hoşlanmayacağını öne sürüyor. Senaryolara göre öncelikle inanç sistemlerinin sarsılacağı düşünülüyor. Acaba uzaylılar bir tanrıya inanıyor mu, öyleyse nasıl bir tanrı? Tabii tam aksine ellerinde kutsal kitaplarla da inebilirler! Bu durumda insanların inançlara ne derece müdahale ettiği ve tarih boyunca toplumların ne derece manipüle edildiği ortaya çıkabilir.

Bir başka senaryoya göre iyi niyetli uzaylılar beraberinde çok ileri teknolojiler ve bilgelik getireceği için dünyanın kapitalist düzeni sarsılabilir, yönetim sistemleri güncelliğini yitirebilir. Tüm bunlar uzaylıların varlığının özenle saklanması için sebep sayılıyor. Her yeni Amerikan başkanına teslim edilen, ülkedeki en önemli sırların tutulduğu bir çanta vardır. O çantada işte bu

bilgilerin olduğu efsanesi anlatılır. Stephen Hawking uzun yıllardır “Aman!” diye uyarıyor insanlığı: “İletişime geçmeye çalışmayın, ya kötü niyetli çıkarlarsa?” Kimileri de kötü niyetli uzaylıların zaten dünyayı ele geçirdiğini, dünyayı ve savaşları yönetenleri de onların yönettiğini düşünüyor.

Spiritüel dünyanın konuya bakışı ise bambaşka. Bir bakıma en makul olanı... Ruhani perspektifte, yüksek bilince sahip bu varlıkların ortaya çıkmama sebebi henüz onlarla iletişim kuracak seviyede olmamamız. Ortaya çıkarlarsa insanlığın düşmanca tavır takınacağını biliyorlar. Belli düzeyde insanın yeterli bilince ulaşmasını bekliyorlar, ulaşanlarla da iletişime geçiyorlar.

Senaryoların hangisine yakın hissedeceğiniz size kalmış. Konunun bu kadar sık gündeme gelmesi hâlâ tuhaf; acaba artık saklayamayacakları bir durum mu var, yoksa FBI’ın tam da Arap Baharı’nın patladığı günlerde yaptığı “Uzaylılar var” açıklaması gibi farklı bir ajanda mı söz konusu? Hep birlikte göreceğiz.

Sinyali Arecibo’nun alması manidar

Arecibo Rasathanesi, 1970’lerde kurulan ve dünya dışı yaşamı bulmayı amaçlayan bir gözlem evi. Ünlü Arecibo sinyaliyle tanınıyor; uzaylıların bulması umuduyla Dünya’dan uzaya gönderilen ilk mesaj. Resimli mesajda Güneş Sistemi, insan formu gibi bilgiler yer alıyor. Gizemli sinyallerin Arecibo Rasathanesi tarafından kaydedilmesi de akıllara “Acaba bizim sinyale yanıt mı geldi?” sorusunu getiriyor.