28.07.2024 - 02:01 | Son Güncellenme:
Prof. Dr. Gökalp Öner - Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı - Tüp bebekte embriyo tutmadığında veya düşükle sonuçlandığında her çift ve özellikle anne adayları ister istemez strese girer ve doktorların çiftlerin bu stresle nasıl başa çıkacağı konusunda da destek olması gerekir. Ne yazık ki stresle tek başına baş edilemeyebilir, en kötüsü de bulaşıcıdır, anne ve baba adaylarını birbirine bulaştırır. O yüzden çiftler stresle başa çıkmayı da birlikte öğrenmelidir.
Gözlerinizin içine bakarak denge egzersizi yapın
Denge egzersizi hem çiftlerin birbiri ile uyumunu sağlar, hem de beynimizin stresi nasıl uzaklaştıracağını öğretir. Eğer stresten nasıl uzaklaşacağını beyin öğrenmezse başa da çıkamaz. Eşinizle karşılıklı yaklaşık aranızda 2 metre mesafe kalacak şekilde pilates topuna oturalım ki kafasından vesveseleri uzaklaştıramayanlar topta dengeyi sağlayamaz. Daha sonra elimize bir tenis topu veya benzeri bir nesne alalım, gözlerinizin karşılıklı içine bakarak (egzersizin en önemli basamağı göz teması kurmak) hiç konuşmadan 5 dakika boyunca topu birbirimize atıp elimizle tutalım. Her gün düzenli eşinizle bu egzersizi yaptığınızda hayatınıza denge gelir ve beynimiz stresle nasıl mücadele edeceğini öğrenir.
Stresin ne kadar önemli bir faktör olduğunu yapılmış çalışmalar ortaya koymuştur. İlk tüp bebek denemelerin olumsuz olma nedenleri arasında yüzde 40 oranında önemli bir yeri vardır. Çiftler bazen geçmişten gelen kaygılar ve geleceğe yönelik endişeleri yüzünden duymazlar. Doktor tedavi planını anlatsa da veya ilaçların tedavideki önemini defalarca vurgulasa bile ne yazık ki uyum sağlayamayıp ilacını kullanamadığı için tedavisi iptal olan veya embriyosunun tutmadığı hastalar yadsınamayacak kadar çoktur.
İlaç eğitimi hem yazılı hem de sözel olarak verilmeli
Hastalara ilaç eğitimi hem yazılı hem de sözel verilmeli. Ayrıca her görüşmede tedavideki en önemli basamak, yani ilaçlarını zamanında ve doğru kullanıp kullanmadığı sorgulanmalı. Ayrıca işlem öncesi hastalar aranarak ilaçlarını doğru uygulayıp uygulamadıkları da sorgulanmalı.
Şöyle örnekleri sıkça duyuyoruz: Saat 23:10. Hastanın eşi panikle doktoru arıyor, yumurta olgunlaşma iğnesinin yarın 23.00’te yapılması gerekirken “Hocam ben yarım saatliğine dışarı çıktım, eşime de dolabın kapağında bulunan iğneyi kesinlikle yapmaması gerektiğini söylememe rağmen eşim dayanamayıp yapmış, biz ne yapacağız?” diyor. Tedavide yumurta ve hormon kontrolüne göre yumurta toplama saatleri ayarlanır. Ancak anne adayı o kadar stresli ki tüm aramalara, anlatmalara, eşinin uyarısına rağmen kulakları kapalı. Hekimini, hemşiresini ve hatta eşini dahi duymuyor. O yüzden tüp bebekte özellikle anne adaylarına her zaman destek olunmalı, bu süreçte hep yanında olunmalı, bu süreci hayatın başlangıcı veya bitişi olarak algılamasına izin verilmemeli. Evet, erkekler bu tavsiyem size; asıl olan eşiniz ve çocuk hayatın rengi. Eşinizin hep yanında olun ve onunla bu süreci birlikte yürütün ki hayatınıza renk gelsin. Özellikle anneniz bile olsa üçüncü şahıslara eşinizi emanet etmeyin. Çünkü bu çocuğu siz yapacaksınız ve hekimler de vesile olacak.
Olumsuz düşüncelerden uzaklaşın
Bir diğer önemli konu da gebeliğin devamını sağlayan ve bebeğin tutunmasına olumlu etki sağlayan progesteron hormonunun doğru ve etkin kullanılması. Hastalara transferden 10 gün sonra yapılan gebelik testinin yanında progesteron hormonuna da bakılıyor. Ne yazık ki olumsuz sonuç olan bazı hastalarda kandan bakılan bu değer çok düşük çıkabiliyor. Bunun nedeni sorgulandığında yine aynı cevap: “Stresten anlayamadım...” veya “Kullanamadım...” O yüzden transfer sonrası her çifte şu tavsiyeler mutlaka verilmeli: “Embriyonuzu anne rahmine koyduk, şimdi onların uyum sağlama süreci başladı. İlaçlarınızı lütfen doğru ve zamanında kullanın. Siz hem rahat olarak hem de ilaçlarınızı eksiksiz kullanarak bu sürecin sağlıklı olmasına yardımcı olun. En kötüsü aklınıza geldiğinde, ‘Bu defa da olumsuz’ olacak düşüncesinde, nefes egzersizinizi yapın ve ‘Ben ve eşim sağlıklıyız, olmazsa yine deneriz’ deyin.” Yani inancınızı kaybetmeyin ve doktorunuza güvenin.