Şafak Sezer: Tiyatroyu çok istiyorum arayış içindeyim

ALİ EYÜBOĞLU- Şafak Sezer’den “Kutsal Damacana 5 Zombi”, 17 Ocak’ta sinemaseverlerle buluştu. Şafak Sezer’in yanı sıra Ersin Korkut, Aslı Bekiroğlu, Yıldırım Memişoğlu, Nergis Kumbasar, Onur Büyüktopçu, Nilgün Belgün ve Erhan Yazıcıoğlu’nun kadrosunda yer aldığı Poll Films yapımı filmin konuk oyuncuları ise Bülent Ersoy, Kibariye, Oğuzhan Uğur ile Ozan Akbaba.

Oyunculuk maceranız 1989’da Ankara Halk Tiyatrosu’nda Haldun Taner’in “Eşeğin Gölgesinde” oyunuyla başladı. Şafak Sezer’i 19 yaşında oyuncu olmaya iten motivasyon neydi?

Aslında tiyatro çok sıkıldığım bir yerdi. Ortaokulda götürdüler kaçmak için duvarları yumrukluyordum bizi bırakın diye. Hiç sevmediğim bir daldır. Babam rahmetli Kemal Abi’ye (Kuruçay) demiş ki ‘Bizim Şafak’ın sesi güzeldir, taklit de yapar, bir gelsin’ diye. Ben de o zamanlar birçok meslek dalını seçmişim. Giyim mağazasında çalıştım, tezgahtarlık ve işportacılık yaptım. Çalışkan bir çocuğum. Babamın bana büyük bir jestidir bu. ‘Bu tiyatroya gir ve onlarla her yeri gez’ dedi. Bir de sedef hastasıyım o zamanlar vücudumda yara çıkıyordu. Ankara’da oturduğumuz için deniz tatili çok lükstü 1980’li yıllarda. Antalya ne demek? “Acaba görebilecek miyiz?” diyorduk. Kemal Abi’yle top oynarken, “Bir eşek rolü var, gel oyna” dedi. Normal bir rol yok mu abi diye sordum. “Normal de olacaksın, ama oyun eşeğin gölgesiyle başlıyor” dedi. Anırma falan yok değil mi? Babam kızar sonra dedim. “Yok, sadece kıyafetini bineceksin. Biri üstüne binecek ve inince de gölgesinde kavga çıkacak” dedi. Tamam dedim ve oyunculukta 36 yıl oldu.

“Mandrake’den ders aldım, iki yıl palyaçoluk yaptım”

Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin sınavlarına girdiğiniz ama geçemediğiniz, o yüzden de MGSM’de palyaço olarak takıldığınız doğru mu?

Müjdat Abi benim nikah şahidim, abim, ama benim hukukum eşi Leyla Abla’yla. “Eşeğin Gölgesi”nde benim üstüme binen Faruk Güvenç, Halk Tiyatrosu’ndan ayrılıp Ekin Tiyatrosu’nu kurdu. “Ne Yaşar Ne Yaşamaz”ı oynamaya başladık. Orada ünlü tiyatrocu abilerle beraberdik. Savaş Yurttaş bana, “Sesin çok güzel. Seni İbrahim Tatlıses’e yollayacağım” diyordu.

Şener Kökkaya da beni Savaş Dinçel’e, Müjdat Gezen’e ve Zeki Alasya’ya yollayacağını söylüyordu. Yıllar sonra Şener Abi’nin gönlünden geçen oyuncuların hepsiyle oynadım. Karadeniz turnesindeyiz Şener Abi, “Artık zamanı geldi, ben İzmir’e yerleşiyorum, sen de İstanbul’a gidiyorsun. Müjdat’ı arıyorum” dedi. İstanbul’a geldim, Müjdat Abi’ye gittim “Beni Şener Abi yolladı” dedim. O da ,“Ben çocuk tiyatrosu kuruyorum.  Gel burada konuk oyuncu olarak eğitim al, oraya da başla.” Gittim Mandrake’den sihirbazlık dersleri aldım. Kukla tiyatrosu, Hacivat  Karagöz, üç top, sihirbazlık vs hepsini öğrendim Capitol AVM’de Çocuk Merkezi açıldı. Üç ay sabah 10, akşam 10 palyaçoluk yapmaya başladım. Belli bir saatten sonra yüzdeki o makyaj kuruyor, bakınca ben korkuyorum. Güvenlik görevlisi tayt giyip Michael Jackson oluyordu. Garip bir yerde çalıştım, ama çok keyifli bir dönemdi. Leyla Abla patronumuzdu, onunla iki yıl çalıştım. Sonra Müjdat Abi’ye “İner misin Çıkar mısın?”a katılacağımı söyleyip ayrıldım. O yarışmada Okan (Bayülgen) gördü beni. Okan Abi’nin bizi alıp “Televizyon Çocuğu”yla başka bir boyuta götürmesi, Atıf Yılmaz’ın çağırması, cep telefonu reklamı derken devamı geldi.

“Tek başına şovda yokum”

Pandemi öncesi, yeterince telif ödemedikleri için sinema işletmelerini protesto eden Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Gülse Birsel gibi komedi filmi yapanların hepsi dijital platformları tercih etti. Arkasından pandemi geldi, sinemalar ciddi seyirci kaybetti. Bu süreçte dijital platformlardan Şafak Sezer’e teklif gelmedi mi, “Filmini bize çek” diye?

Sonuçta tüccarlık yapanlar da var aramızda. Bizim de sonuçta ekmek kazandığımız yer burası. Polat Yağcı arayıp, “Abi şöyle bir para veriyorlar, ‘sinemaya çıkmayın, filmi bize verin’ diye bir teklif var, görüşün ne?” diye sordu. Abi sinemaya çıkıyoruz diye yola çıktık, sence garip olmaz mı dedim. “Tamamdır, kapattım mevzuyu” dedi.  Ondan sonra bu mevzu bir daha açılmadı. Biz hep sinemadayız.

Günün birinde birçok meslektaşınız gibi sahnede şov yapmayı, stand up’la yurt içi ve yurt dışında sevenlerinizle buluşmayı düşünüyor musunuz?

 Stand up yaptım birkaç defa, pandemiden önce, rezil rüsva oldum ama. Çok kötüydüm. 1,5 - 2 saat hiç konuşmadığım için sahnede kaldım, bağlayamadım. Sonra seyirciyi sahneye çıkarıp yırttım. Tiyatro yapmayı çok istiyorum ve bir arayış içindeyim… Ersin’le (Korkut) ikili oyuna varım ama tek başına şovda yokum.

“Akıl kârı değil bu iş”

Canlandırdığınız “Papaz Fikret”, filmde 300 zombiyle baş edebilecek mi?

Ne 300’ü Abi? 2 bin 500 figüran oynadı filmde. 300 zombi sadece çay almaya, yemeğe gelenler… Bir planda üstümüze geliyorlar ve bir arkadaşı atacağız üzerlerine. 30-35 kişi gelince, “Arka tarafı biz doldururuz, bilgisayar efektiyle” diyorlar. Abi ben ona güvenmiyorum. Polat’tan rica edin buraya bir 30 kişi daha yollasın dediğimde 5-6 saat sürüyor makyajları. 60 kişi dahi orayı dolduramıyor. Nasıl yapıyor bu Amerikalılar ben anlayamadım? Gerçek insanlarla bunu yapıyorlarsa biz Türkiye’deki bütün cast şirketlerinden aldık, yetmedi. Figüran, “Ben yüzümü boyatmam, bu bana zararlı” diyor. Kızım makyözlük yaptı bu sette, ondan biliyorum dedikoduları. Çok değerli bir makyözümüz var Bade, Avrupai bir makyaj yaptı herkese. Arka plandaki oyunculara yapılan bir makyajın maliyeti bile 4-5 bin lira. Makyajı, lensi, ağızlarındaki o kan… İnsan vücuduna zarar vermemesi için maliyetli bir malzeme. Belli saatten sonra bitiyor. Biri geliyor biraz daha sık, tadı çok güzelmiş diyor. Yiyen bile var o kanı! Akıl kârı bir iş değil bu! Normal bir insanı bile akıl hastası yapar bu iş. Nitekim birçok arkadaşımız da hastaneyi ziyaret etti ben de dahil olmak üzere!

Zombilerle film çekmek zor iş yani…

Diyoruz ki, arkadaşlar yüzünüzü silmeyin, yemek yerken dikkat edin. Çünkü o makyajı yeniden yapmak zor iş. Hem ciddi zaman alıyor hem de yeni bir masraf…

“Dizi sektöründe mafyalaşma var”

Hollywood aktörleri gibi sinema filminden başka iş yapmadığınızın farkında mısınız? Yakaladığınız hayat standartlarını sürdürmeye yetiyor mu sinemadan kazandığınız?

İmkanı yok abi… Hayat standartları zaten her geçen gün değiştiği için bizim buna adapte olma şansımız yüzde bir. İyi kötü bir evimiz var, geçinip gidiyoruz.

Dizi teklifi gelmiyor mu?

 Abi sektör çok değişti. Sıkı bir mafyalaşma var bu işte, çok sağlam ama… Bu alana girip bir şey dediğimde hemen kavgacı durumuna düşüyorum. Ne yazık ki buralarda hep ezilen tarafım ben. Bu alemde topu topu iki kişiyle kavgam var ama adım çıktı senelerce bir türlü de inmiyor. O yüzden boşa almışım. Normalde kavga edilecek bir şey var, o da şu:

Sektörde birçok insanın ayağını kaydırıp ekmeğiyle oynuyorlar. Ciddi bir çeteleşme var ve yıllardır bunlara kimse dokunmuyor? Göreceksiniz Rekabet Kurumu’nun soruşturmasından çok şey çıkacak.

Çocuklarına zaman ayıran bir baba mısınız, yoksa mesafeli mi?

Soruyu şöyle sormalıydın abi, çocuklar babasına zaman ayırıyor mu? Anne - baba ne yapsın? Anne  baba evde çocuk yerine kediyi, köpeği seviyor yarım saat, bir saat. Çocuklar eve gelince odaya girip, çıkmıyor. Biri 15, diğeri 22 yaşında. Kızım gelin yüzünüzü görelim? Yok abi… Sabah sekizde okula gidip akşam 5,5’ta geliyorlar yarım saat sonra hava kararıyor zaten, kimse kimseyi görmüyor evde. Lambaları çok fazla açtırmıyor Esra.

‘‘Esra çok kıskanç, korkarım ondan!’’

Şafak Sezer’in birlikte oynamak istediği oyuncular var mı?

 Olmaz olur mu? Var tabii. Bizim yakışıklı oyuncuların hepsiyle oynamak isterim. Kenan İmirzalıoğlu, Çağatay Ulusoy ve Kıvanç Tatlıtuğ’la oynamak isterim.

Niye?

 Ters köşe… Hep dram oynayanların komedi yapması kadar güzel bir şey olabilir mi?

Yakışıklı dizi yıldızları kadar güzel kadın oyuncular da var ve hiçbirinin ismini vermediniz?

 Kadın mı? Benim dünyamda kadın yok ki! Filmde evlendiğim kıza sarıldığım sahneye bak, yeşile dönüyorum Esra bir şey der diye… O yüzden muhakkak erkek işi düşüneceğim. Karım çok kıskanç, gerçek sanıyor her şeyi. Ben korkarım abi karımdan.

Son okuduğunuz kitap?

Osho’nun “Güven”ini okudum, ona da kimse güvenmiyor ama.

“Çok dizim yok”

Dört tanesi “Kolpaçino”, beşi “Kutsal Damacana” serisi olmak üzere 26 film çeken Şafak Sezer’in 2017 yapımı “Türk Malı”ndan sonra hiç dizisi yok. Niye?

Çok dizim yok. Var olan işlerde de oyuncu performansımı göstermişim. “Alemin Kralı” ile “Türk Malı” dizileridir ucundan köşesinden girip doğaçlama yaptığım. Bir de Raci Abi (Raci Şaşmaz), Hasan Abi (Hasan Kaçan) “Ekmek Teknesi”nde bana fırsat verdi. Onların dışında büyük bir işim olmadı dizi sektöründe.

Yıllardır “Türk Malı” dizisinde seyrediyoruz sizi…

2010 yılı o abi… O zamanki burnum bile benim değil.

Kimin burnu?

 Şimdiki burun farklı, ameliyat oldum çünkü.

Estetik operasyonu mu?

 Tam öyle değil. Kimse bilmez bunu. İlk defa söylüyorum burun ameliyatı olduğumu.

Estetik değilse deviasyon mu vardı burnunuzda?

Yamuluyordu sürekli. Çünkü Ankara Sıhhıye’de bir arkadaşımla şakalaşırken oldu. O zamanlar hem amatör top oynuyordum hem boksa gidiyordum, karate yapıyordum. Arkadaşım şaka yollu bir yumruk attı bana ve burnumdan kan geldi. 15 yaşında falandım. 35-40 yaşına geldiğimde burnum sağ tarafa doğru yamula yamula oradaki dokuları paramparça etti ve nefes almakta zorluk çekmeye başladım. Bir taraf hiç nefes almıyordu. Ameliyat oldum, kurtuldum Ali Abi. 

“Kutsal Damacana 5  Zombi” nasıl bir film?

Eğlencelik bir film… Komedi, anın tadını çıkarmaktır. İnsanlar bu filmi izlediğinde anın tadını çıkaracak. İnsanların 1.5 saat boyunca mutlu olup gidecekleri bir film “Kutsal Damacana 5  Zombi”… Bol bütçeli bir film.