04.02.2024 - 02:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı - seyhan.akinci@milliyet.com.tr / Bundan bir yıl önce yaşadığımız deprem felaketi sonrası ortaya çıkan en büyük ihtiyaçlardan biri de psikolojik destekti. Depremin ilk günlerinden itibaren sahada olan Türk Psikologlar Derneği depremden etkilenen 40 binden fazla kişiye bu süreçte psikolojik destek ulaştırdı. Biz de Türk Psikologlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi aynı zamanda Deprem Koordinasyon Kurulu Başkanı psikolog Caner Çakır ile konuştuk. İslahiye ve Nurdağı (Gaziantep), Antakya ve Samandağ (Hatay), Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta sahada olan Çakır, “Uzun bir süre daha gönüllü binlerce psikolog meslektaşlarımızın özverisiyle, onlarla birlikte olmayı sürdüreceğiz,” diyor.
Depremin ardından bir yıllık çalışmalarınızdan söz edebilir misiniz?
Yaptığımız bireysel/grup görüşmelerinden ve kendi deneyimimden yola çıkarak insanların deprem anında ve depremden hemen sonra kurtarma çalışmaları sürerken en çok hissettikleri ortak duyguların çaresizlik, umutsuzluk, acı ve korku olduğunu söyleyebilirim. Fakat bazıları travma sonrası stres belirtileri gösterirken; bazıları depresyon, anksiyete, psikotik belirtiler gibi afetin tetiklediği ikincil psikolojik bozukluklarla karşımıza çıkabiliyor. Üstelik bunlarla da sınırlı değil; afet sonrası farklılaşan hayata uyum, çadır/konteyner kent yönetimine duyulan öfke, yardımların adaletsiz dağıtıldığının düşünülmesi ve belki de en önemlisi binlerce insanın dip dibe yaşamak zorunda kalması çok farklı psikolojik problemleri beraberinde getirdi. Dernek olarak yapmaya çalıştığımız temel şey, bulunduğumuz konteyner kentlerdeki insanların psikolojik ihtiyaçlarının neler olduğunu anlamaya çalışmak oldu. Gerekli durumlarda medikal tedaviye ve sosyal hizmetlere yönlendirmeler yaptık. Bu ihtiyaçlar süreç içinde evriliyor, bizim yaklaşımımız ve çalışma yöntemimiz de. Uzun bir süre daha gönüllü binlerce psikolog meslektaşlarımızın özverisiyle, onlarla birlikte olmayı sürdüreceğiz.
Psikolojik yardım başvurularında nasıl bir tablo çıkıyor karşımıza?
TPD olarak bugüne kadar bine yakın meslektaşımızla birlikte sahada yer aldık. 16 binden fazla çocuk/genç, 19 binden fazla kadın ve yaklaşık 5 bin erkek olmak üzere 40 binin üzerinde depremden etkilenen vatandaşımıza psikolojik destek ulaştırdık. Yemek sırasında, ekmek kuyruğunda, parkta çocuklarla oyun oynarken depremden etkilenen her bireyin yanında olduğumuz daha birçok istatistik oluşmuştur. Açıkçası herkese ulaşabilmemiz mümkün değildi. Ama istatistik de hiçbir zaman umurumuzda olmadı. Olabilecek en nitelikli psikolojik desteği, ulaşabildiğimiz her bireye götürmeye çalıştık ve bizim için başarı kriteri, onların güzel sözleri ve dilekleriydi. Burada erkeklere belki bir parantez açmak gerekebilir. Yaş ve cinsiyet fark etmeksizin bütün bireyler depremden bir şekilde etkilendi, depremi yaşamayıp uzaktan takip eden bazı yurttaşlarımız bile. Kültürel yargıların ve kalıp düşüncelerin farkındayız; psikolojik destek almanın zayıflık olarak algılandığını ya da psikoloğa gitmenin utanılacak/alay konusu olacak bir şey gibi düşünüldüğünü biliyoruz. Fakat bu ne ayıp ne de komik; hepimiz psikolojik desteğe ihtiyaç duyarız.
Depremin etkilerini yeni yeni hissetmeye başlayanlara neler tavsiye edersiniz?
Verebileceğim en önemli tavsiye psikolojik destek almayı bir zayıflık olarak görmemeleri, bu türden zorlantıları ciddiye almaları ve olumsuz psikolojik etkilerle tek başlarına mücadele etmek yerine bir psikoloğa başvurmalarının onlar için en iyisi olduğudur. Deprem gibi afetlerden sonra psikolojik ve somatik tepkiler göstermemiz çok olağandır. Olağan olmayan şey afetin kendisidir. Özellikle afetlerden sonra kaygı, depresif duygu durum, aile içinde öfkenin artmış olması, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, eskiden keyif veren aktivitelerden zevk almama en çok dinlediğimiz yakınmalar oluyor. Bu gibi durumlarda psikolog yardımı birçok büyük problemi başlamadan sonlandırabilir.
8 binin üzerinde başvuru
Daha verimli olabilmek adına kurumsal olarak nasıl bir yol belirlediniz?
Aslında ülke gibi bazı konularda bizler de hazırlıksız olduğumuzu fark ettik. Her ne kadar hızlı aksiyon almış olsak da materyallerimizi revize etmek gibi daha önce yapmamız gereken işlere enerjimizi harcamak zorunda kaldık. Deprem sonrası psikolojik destek çalışmalarını koordine edecek bir kurul kurduk. Depremin ertesi günü sekiz binin üzerinde psikolog ve psikoloji öğrencisi derneğimize başvuru yaptı. Uluslararası Psikolojik Bilimler Birliği (IUPsyS) başkanı Germán Gutiérrez ve Avrupa Psikologlar Dernekleri Federasyonu (EFPA) heyetini Ankara’da ağırlayarak çalışmalarımızdan bahsedip, destek istedik. Derneğimize üye yüzlerce psikoloğa verecekleri hizmetin kalitesini artırmak için gönüllülükleri boyunca faydalanabilecekleri çok sayıda eğitimi ücretsiz sunduk. En önemlisi de tekrarını hiçbirimiz görmek istemeyiz ama sonraki afetlerde görev alacak çok sayıda tecrübeli ve eğitimli meslektaşlarımız oldu.
“Karavanla ulaşmak istiyoruz”
Depremden etkilenen bireylere psikolojik yardım konusunda devam eden özel bir projeniz var mı?
Mevcut projemiz belirli illerdeki, belirli konteyner kentlerde sabit merkezler oluşturmak ve buralardaki etkilenen kişilere nitelikli psikolojik desteği sunmak. Yanı sıra konteyner kentlerde yaşamayan, depremden sonra periferde, kırsalda yaşamaya başlayan kişiler var. Bazı proje başvuruları yapıyoruz çeşitli fon sağlayıcılara. Eğer finans desteği sağlayabilirsek; karavanlar alarak nitelikli, etik ve profesyonel psikolojik desteğimizi oralara da ulaştırmak istiyoruz.