21.02.2021 - 03:03 | Son Güncellenme:
Özlem Ülkü
Sosyal medyanın hayatımızdaki yeri artık yadsınamaz durumda. Hem haber hem de eğlence kaynağı olarak neredeyse ilk başvurduğumuz yer. Ve tabii arkadaşlarımızı, merak ettiğimiz kişileri de yine YouTube, Twitter ve Instagram gibi uygulamalarla daha da yakından takip ediyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020 verilerine göre, nüfusun yüzde 79’unun internet kullandığı ülkemizde 54 milyondan fazla sosyal medya kullanıcısı bulunuyor. Öte yandan “takipçi sayısı” denilen kavram da özellikle oyunculuk sektörü açısından tartışılan konuların başında geliyor. Canan Ergüder geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda “İnsanlar artık sanal dünyada yaşıyor. Diyelim 5 milyon takipçin var, ilk etapta buna bakılıyor; haksızlık, kabul ediyorum ama dünyamız bu. Gerçeklerle yaşamalıyız” sözleriyle televizyon dünyasında takipçi sayısı kriterinin olduğunu söylemesinin ardından Murat Ünalmış da röportajında Instagram takipçilerine göre değerlendirmelerin yapıldığını, bu durumun o kişileri büyük bir imtihana sürüklediğini dile getirmişti. İpek Tuzcuoğlu ve Jessica May de, daha önce oyunculukta başarının sosyal medyayla ölçüldüğü bir sistemin olduğunu ancak bunun doğru olmadığını dile getiren isimlerdendi. Takipçi sayısına verilen önemle ilgili çıkan tartışmayı Demet Akbağ’ın başkanlığını yaptığı Oyuncular Sendikası’ndan yapımcılara, oyunculara kadar sektörün farklı ayaklarına sorduk. Sonuç, sosyal medya önemli ancak oyunculuk “performans” işi!
“Takipçi ancak 1-2 bölüm etkiler” Onur Güvenatam - OGM Pictures
OGM Pictures olarak cast seçimimizde birçok dinamik yer alıyor. İzleyiciye duyguyu aktarabilecek en doğru kişiyi seçmek, onu hayallerimize ortak etmek önceliğimiz. Bir oyuncunun sosyal medya hesaplarındaki takipçi sayısı tabii dizinin ilk bölümünün izlenmesini etkileyecektir. Ancak bu etki sadece bir ya da iki bölüm devam edecektir. Bir dizinin ekrandaki sürekliliğini sağlayan oyuncuların rolle uyuşması, senaryosunun ilgi çekiciliği ve anlattığı hikayenin farklılığıdır.
“Geçici olacağını düşündüğüm denemeler yapılıyor” Ayşenil Şamlıoğlu
Her zaman oyunculuğa yönelen manken, şarkıcı ya da güzellikleriyle seçilen kişiler olmuştur, dünyada da bizde de... Dünyada ki örneklere baktığımızda bir rolü oynayabilmek için minumum 6 ay genelde bir sene özel koçlar eşliğinde eğitim gördüklerine şahit oluruz. Hatta profesyonel oyuncular bu eğitimlere girer ve sonuç harika olur. Yani emek vermeden kalıcı bir başarı mümkün değildir. Televizyon ve sinemada nice isim, güzellik yarışması ya da mankenlikten ya da tamamen başka bir alandan gelip oyunculuğu kafasına koyup emek vermiş, iyi oyuncu koçlarıyla role hazırlanmış ve büyük başarı elde etti ülkemizde. Son yıllarda sosyal medyanın etkinleşmesiyle tek kriter takipçi sayısı olan gençlerle geçici olacağını düşündüğüm denemeler yapılıyor. Söz konusu alanlardan gelenler birebir çalışmayla en az bir yıl bir role hazırlanırsa yeteneği de varsa kalıcı bir başarı elde eder yoksa bize de bu oyuncu adaylarına da yazık oluyor.
“Özellikle TV’ler popüler olana açık”
Sercan Gidişoğlu /Oyuncular Sendikası Genel Sekreteri
Oyuncunun veya performans sanatçısının bir projede görev alması için sosyal medya takipçi sayısı, sosyal medyayı etkin kullanıp kullanmaması, popülerlik vb. gibi konular belirleyici olmamalıdır. Ancak sadece bizde değil dünyanın pek çok ülkesinde özellikle kapitalist üretim modelleri ve pazarlama stratejilerinin etkisiyle birçok projede “Sosyal Medyada Popüler-Ünlü” isimler seçilip önemli roller verilmektedir. Özellikle TV alanı genel anlamda “Show Business” olduğundan çoğunlukla “popüler” insanlara açık bir mecradır. Gelişmiş ülkelerdeki örneklere baktığımızda, bu profilde sektöre dahil olan çoğu kişinin eğitimler aldığını, meslek örgütlerine dahil olarak etik ve profesyonel kurallara uyarak çalıştıklarını görüyoruz. Ülkemizde maalesef bu yönün çok zayıf olduğunu söyleyebiliriz.
“Bizde böyle bir kriter yok” Timur Savcı /TİMS & B Productions
Ben bu durumu ancak kendi açımdan şu şekilde anlatabilirim. Biz şirketimizde takipçi sayısı gibi bir kritere göre oyuncu belirlemiyoruz. Biz oyuncuları karaktere uygunlukları ve yeteneklerine göre değerlendiriyoruz. Sinema-dizi sektöründe böyle bir kaidenin olduğunu da düşünmüyorum. En azından ciddi yapımcılar için durum böyle. Belki yan sektörlerde; reklam, youtuber, fenomenler, reality show
veya yarışma formatlarında bu durum farklı ele alınıyordur.
“Tanıtımlarda etkili ama sonuçları tartışılır” Bennu Yıldırımlar
Yaşadığımız bu dönemde sosyal medyanın hayatımıza etkisi yadsınamaz boyutta. Yapımcılardan ziyade izleyicilerin arayışları ve beklentileri hızla değişiyor. Haliyle bu durum, ortaya çıkarılan işlerin de dinamiklerini etkiliyor. Oyuncu seçimlerinde, sosyal medya hesap etkileşiminin yüzde yüz tercih sebebi olduğunu düşünmesem de takipçi sayılarının projenin tanıtımına etkisi olduğuna katılıyorum. Değişen dünya düzeninde, dijital platformların, dizi ve film sektörünü etkilememesi anlamsız olurdu. Ancak takipçisi yüksek diye bir oyuncunun tercih edilir olması, projenin devamlılığı, kalitesi ve beğenilirliği konusunda doğuracağı sonuçlar açısından tartışılır.
“Kolay yol olarak görüyorlar” Sina Koloğlu ( TV eleştirmeni)
Son dönemde sosyal medya takipçi oranına göre cast belirlemeye kolay bir yol olarak başvuruluyor. Takipçisi çok, izleniyor, sosyal medyayı çok kullanıyor, bunun bir geri dönüşü olur diyorlar. Ama bu yüzde 100 kazandıran bir mantık değil. Örneğin Tuba Büyüküstün, çok bilinen, sevilen bir oyuncu. Ama dahil olduğu dizi “Sefirin Kızı” toparlanamadı. Yüksek izlenirliği olan bir isim olduğu için alır götürür projeyi diye bakıldı. Olmadı. “Sen Çal Kapımı” ise bunun tam tersi. Hande Erçel de sosyal medyayı çok iyi kullanan biri ve istenen başarıyı verdi. Sonuçta bu yüzde 100 kanalı, yapımcıyı rahatlatacak bir yöntem değil. Nasıl olsa tutar diye düşünülmemeli.
“Hepimiz bir sistemin parçasıyız” Biran Damla Yılmaz
Hem kendimizi geliştirip hem de sisteme uyum sağlamak gerekir. Takipçi sayısının oyuncu seçimine karar verilmesinde bir kriter olduğu konusuna gelince burada hitap ettiğiniz kitle önemli. Şu anda dünyaca ünlü starlar bile nerdeyse yarı influencer. Teknoloji geliştikçe, bu durum daha da ilerleyecek gibi. Tabii ki sadece buna ağırlık vermemek lazım ama genele baktığımızda hepimiz bir sistemin parçasıyız. Sonuçta yapımcılar da bir projeye yatırım yapıyor. Dolayısıyla her şeyi göz önünde bulunduruyorlar. Fakat sadece kitlenin olması da bazen işe yaramayabiliyor.
“Markayken ekibin parçası olmak sorumluluk ister”
Taner Rumeli /Oyuncular Sendikası Genel Mali Sekreteri
Influencer olmak ya da sosyal medya fenomeni olmak, basit bir şekilde anlatmak gerekirse kişinin kendini bir marka haline getirmesidir. Ürün de kendi fotoğrafı veya videosudur. Bunlar tek başına yapılan ve sadece kişinin kendisini bağlayan işlerdir. Oysa oyuncu olunduğunda kişi artık büyük bir ekiple çalışır, total bir üretimin parçası olur, sektörün işleyişine, kuralına, hassasiyetlerine hakim bir şekilde çalışmaya özen gösterir. Büyük bir işin, büyük bir ekibin parçası olmak ciddi sorumluluklar ister. Gerekli donanıma sahip olmak her sektör için gerekli olduğu gibi, bu sektörde de oldukça önemli ve altı sürekli çizilmesi gereken bir mevzudur. Dolayısıyla bu konuya öncelikle yapımcıların özen göstermesi gerekir.