09.10.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
Miraç Zeynep Özkartal / zeynep.ozkartal@milliyet.com.tr
Her insan ayrı bir deneyimle, kendinden verdiği örnekler cevaplıyor bu soruyu. Kimi “tamamen entegreyim” diyor, kimi “örfümü, adetimi bırakmam” diye diretiyor. Bir Almanya’nın bir türlü baş edemediği Türkler var, bir de her iki ülkenin de “medarıiftiharı” olanlar. Türkiye-Almanya arasında 31 Ekim 1961’de imzalanan işçi göçü anlaşmasının arifesinde konumuz, ikinci listedekiler.
Dünyanın en iyi futbolcularından
Mesut Özil
World Soccer dergisi tarafından dünya futboluna yön verebilecek 50 genç yetenek arasında gösterilen Mesut Özil, 1988 Gelsenkirchen doğumlu. Zonguldaklı bir ailenin dört çocuğundan biri olan Özil, futbola doğduğu şehrin takımında başladı. Yeteneği görülmeyecek gibi değildi, 17 yaşında FC Schalke’de forma giymeye başladı. Artık Bundesliga’daydı. Schalke’den sonraki durağı Werder Bremen oldu; ki bu hayatının dönüm noktasıydı. Ligin en başarılı futbolcularından biriydi artık. Hem Alman hem de Türk milli takımlarından davet aldı, “Bu ülkede doğup büyüdüm, Türküm ama kendimi burada iyi hissediyorum” deyip Almanya’yı tercih etti. Dünya Kupası’ndaki performansı, ona Real Madrid’n kapılarını açtı. Mesut Özil, milli takımı seçmese de Real Madrid’de oynayan ilk Türk asıllı futbolcu unvanını aldı.
Almanca yazdı ama Türkçeleştirerek
Emine Sevgi Özdamar
Emine Sevgi Özdamar yola tiyatrocu olmak için çıktı. İlk kez 12 yaşında Bursa’da çıktığı sahnenin peşinden koştu. 1965-1967 yılları arasında Berlin’de bir fabrikada işçi olarak çalıştı. İstanbul’a dönüp tiyatro okudu. 30 yaşındayken Doğu Berlin’e taşındı. Aklında Brecht’in öğrencisi Benno Besson’la çalışmak vardı. Başardı da; Volksbühne’de hem Besson hem de Heiner Müller’in asistanlığını yaptı. Almanya’nın çeşitli kentlerinde sahneye çıktı;
ilk oyununu ise 1982’de yazdı. Bir yazar olarak dikkati asıl 1990’da kaleme aldığı “Ana Dil” adlı öykü kitabıyla çekti. Kaybettiği anadilinin peşindeki bir kadının öyküsüydü anlattığı... Özdamar Almanca yazıyordu ama Almancayı Türkçeleştirerek! “Türkçe düşünüp Almanca yazıyorum” cümlesiyle anlatacaktı üslubunu. Yarattığı bu özgün yol ile, Ingeborg Bachmann ve Heinrich Kleist gibi Avrupa’nın en saygıdeğer ödüllerine değer görüldü. Bugün Berlin’de yaşayan ve kitapları 15 dile çevrilen Emine Sevgi Özdamar, Almanya’nın en saygın yazarlarından biri.
Defalarca yılın işadamı oldu
Kemal Şahin
Konya Beyşehirli Kemal Şahin 1973’te Almanya’ya ayak bastığında 18 yaşındaydı. Önce Almanca öğrendi, ardından Aachen Teknik Üniversitesi’nde Metalurji Yüksek Mühendisliği okudu. Okulu bitince Almanya’yı terk etmeye zorlandı ama vazgeçmedi. Biriktirdiği 5 bin markla bir hediyelik eşya dükkanı açtı. Bu dükkan, şu anda 11 bin 500 çalışanı olan ve dünyanın en büyük tekstil şirketleri arasında sayılan Şahinler Holding’in ilk adımıydı.
Kemal Şahin birçok kez Almanya’da yılın işadamı seçildi. ABD merkezli Yılın Girişimcisi Enstitüsü’ne kabul edilen ilk Türk üye oldu.
1998’de Avrupa Kulübü tarafından “Avrupa Onur Girişimcisi” ödülüne değer görüldü. Aynı yıl Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği’nin Dış İlişkiler Komisyonu üyeliğine getirildi. Şahin, Türk-Alman ilişkilerinin güçlenmesi ve entegrasyon için de çalışmalar yapıyor.
Liyakat nişanı aldı
Vural Öger
1942 doğumlu Öger; ilkokulu Ankara’da, ortaokul ve liseyi ise İstanbul’da okudu. Tam da misafir işçi sözleşmesinin yapıldığı yılda, 1961’de Berlin Teknik Üniversitesi’ne girdi. O, “okumuş” Türklerdendi; Madencilik ve Metalurji Bölümü’nü bitirdi. Üniversite yıllarında girdi turizm sektörüne. Üniversitenin seyahat hizmetleri bölümünde çalıştı. Okuldan sonra ise kendi işini kurdu.
Zekası ve öngörüsüyle, Almanların Türkiye’ye gitgide ilgi duyduklarını fark etti ve Türkiye’ye yönelik tur operatörlüğü yaptı. 1982’de kurduğu Öger Tours; Avrupa’nın en gözde seyahat firmalarından birine dönüşünce alanını genişletti. Mısır, Tunus ve Fas gibi ülkelere de turlar düzenlemeye başladı. Yalnızca işindeki başarısıyla değil, Türk-Alman ilişkileri için gösterdiği çabayla da Almanya’nın gözde isimlerinden biri oldu Öger. Hatta ilişkilere gösterdiği katkı nedeniyle, Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau tarafından Federal Almanya Liyakat Nişanı’na değer görüldü. Öger, 2004 yılında AB Parlamentosu’na Almanya’dan milletvekili seçildi.
İlk kez bir göçmen çocuğu Alman parlamentosuna girdi
Cem Özdemir
Cem Özdemir göçmen bir Türk ailesinin oğlu. Ailenin henüz Almanya’ya alışmaya çalıştığı dönemlerde, 1965’te Urbach’ta doğdu. O tarihteki bir göçmen çocuğu olarak zoru başardı, Reutlingen’de üniversiteye giderek sosyal pedagoji okudu.
16 yaşındayken Alman vatandaşlığına geçti. Hedefinde siyaset vardı. Yeşiller Partisi’ne girdiğinde henüz 20’lerinin başındaydı. Kısa sürede siyasi bir pozisyon edindi, 1995’e kadar Baden-Wüttenberg Eyaleti Bölge Kurulu üyesi olarak görev yaptı.
1994 yılında bir ilki başardı. Onunla Almanya tarihinde ilk kez Almanya’da doğup büyüyen bir göçmen çocuğu, Alman halkını temsilen meclise girdi; üç dönem milletvekilliği yaptı. 2004 yılında partisi Yeşiller adına Avrupa Parlamentosu’na girdi, hâlâ AP’nin Dış İlişkiler Komisyonu üyesi. Özdemir yazdığı üç kitapta da Türkiye-Almanya ilişkilerini, Türk göçmenlerin Almanya’ya uyum sürecini anlattı. 1996 yılında Almanya’da uyum konusunda yaptığı çalışmalardan dolayı Civis Ödülü’nü ve Theodor-Heuss Madalyası’nı aldı.
İlk Türk kökenli bakan oldu
Aygül Özkan
Aygül Özkan’ın babası 1960’ların başında Ankara’dan Hamburg’a giderken, ileride bir gün kızının Alman siyasetinin içinde olacağını tahmin edemezdi herhalde. 1971 doğumlu Aygül Özkan, 2004 yılında bu yana Hıristiyan Demokrat Parti üyesi. Ve Almanya’nın ilk Türkiye kökenli bakanı.
Aşağı Saksonya Eyaleti’nin Sosyal İşlerden Sorumlu Bakanı Özkan’ın çalışma konuları kadın, aile, sağlık ve entegrasyon. Uzun yıllardır Almanya’daki Türk topluluğunun uyumu için çaba harcıyor. Alman gazeteleri ondan “Politika füzesi” olarak söz ediyor. Cumhurbaşkanı Wulff “Büyük potansiyeli var” diyor.
18 yaşından beri Alman vatandaşı olan Özkan, Hamburg Üniversitesi Hukuk Bölümü mezunu.
Alman TV’sinin en popüler yüzlerinden
Nazan Eckes
RTL’de ana haber bültenlerini ve farklı programları sunan Nazan Eckes, Köln doğumlu. Eskişehir’den Almanya’ya 1960’lı yıllarda göçen bir ailenin çocuğu... Televizyon kariyerine Köln’deki Viva TV’de stajyer olarak başladı. Sonra RTL’e hava durumu sunucusu olarak transfer oldu. Daha sonra ana haberlere terfi etti, 2000’lerin sonlarında ise kendi programlarını yaptı.
2010 yılında kendi ailesinin hikayesini anlattığı “Günaydın Batı Avrupa” adında bir kitap yazan Nazan Eckes, Almanya’nın popüler yüzlerinden biri.
Sinemasını yalnız Almanlar değil dünya izliyor
Fatih Akın
Kuşkusuz “Almanya’da başarılı olan Türkler” listesinin en tepedeki isimlerinden biri Fatih Akın. Onu ilk filmleri “Kısa ve Acısız” ve “Temmuzda” ile tanıdık ama esas ününü “Duvara Karşı” ile kazandı. Başrollerinde Meltem Cumbul, Güven Kıraç, Sibel Kekilli ve Birol Ünel’in oynadığı “Duvara Karşı”, Metin Erksan’ın “Susuz Yaz”ından 40 yıl sonra Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünün sahibi oldu. Bir sonraki yıl ise İstanbul’un çokkültürlülüğüne bir güzelleme olan “İstanbul Hatırası”nı çekti.
2005 yılında onu Cannes Film Festivali’nin jüri koltuğunda gördük. 2007 tarihli “Yaşamın Kıyısında” filmi ise ona aynı festivalde En İyi Senaryo ödülünü getirdi.
Hamburg Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Görsel İletişim Bölümü mezunu, 1973 doğumlu Fatih Akın, bugün yalnızca Almanya’nın değil, dünyanın dikkatini üzerine çeken bir sinemacı.
“En önemli 100 genç Alman” listesinde yer alıyorlar
Faruk, Avni ve Cevat Yerli
Crytek, Almanya’nın önde gelen bilgisayar oyunu markalarından biri. 1999’da kurulan Crytek’in sahipleri ise Türkiye kökenli üç kardeş: Faruk, Avni ve Cevat Yerli. Henüz üniversitedeyken kurdukları şirketin bugün 600 çalışanı var.
2004’te çıkardıkları “X-Isle” oyununun şöhreti Almanya’yı aştı, dünya oyun listelerine girdi. Dünya çapında tam 2,6 milyon adet “X-Isle” satıldı. En büyük başarıyı ise “Crysis” adlı oyunlarıyla kazandılar. Hatta şirket, kendi oyun konsolu CryEngine’i üretti. Üç kardeş, 2006 yılında Neon dergisinin anketinde “En önemli 100 genç Alman” arasında gösterildiler.
Merkezi Frankfurt’ta olan Crytek’in Kiev, Budapeşte, Seul ve Nottingham’da stüdyoları var.
Temizlik işçiliğinden sektör kraliçeliğine
Aynur Boldaz
Aynur Boldaz’ın Almanya macerası 25 yıl önce başladı. Tek kelime Almanca bilmeden geldiği bu ülkenin en başarılı
işkadınlarından biri bugün. Boldaz Tuncelili. 18 yaşında evlendiği eşi Almanya’da çalışıyordu, o da ister istemez yerleşti Berlin’e. Önce bir reklam şirketinden işçi olarak çalıştı, arkasından da ünlü bir hastanede temizlik elemanı olarak... Çalışkanlığı kısa sürede dikkat çekti, 150 temizlik personelinin başına getirildi.
Hayalinde kendi şirketini kurmak vardı ama engellerle karşılaştı. Ona hep “Sen Türksün, batırırsın o şirketi” dediler. Ama yılmadı, temizlik sektöründen de uzaklaşmadı, şirketinin adını Forever Clean koydu. Ona inanmayanlar yanıldılar. Aynur Boldaz iki kez Yılın En Başarılı İş Kadını seçildi; Alman Esnaf ve Sanatkârlar Odası’nın yönetim kurulu üyeliğine seçtiği ilk Türk ve Müslüman oldu. Boldaz, 10 yıldır Hıristiyan Demokrat Parti’nin üyesi...