08.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Umut Eroğlu / Teknoloji
Ödül almak, üretken insanlar için çabalarının toplum tarafından kabul görmesi anlamına geliyor ve bu anlamda çok değerli... Dünya çapında saygın bir ödüle sahip olmanın hazzı ise tarifsiz olmalı. Nobel bilim, edebiyat ve aktivizm alanlarında alınabilecek ödüllerin en büyüğü. Sinema, sanat, tasarım gibi alanlarda prestijli ödüllerin zamanı yaklaştığında tüm dünyada konuşulmaya başlanır ve ödülleri kimlerin alacağı az çok bilinir. Nobel ödüllerini farklı kılansa son ana kadar kimlerin alacağının bilinmiyor olması. Nobel’i bekleyen bir bilim insanı, yazar veya aktivistseniz, bir sabah ansızın İsveç’in Stockholm kentinden bir telefon gelir ve kendinizi dünya gündeminde buluverirsiniz. Nobelin kendi alanında en saygın ödül olmasında, bu sadık gizliliğin ve magazine hiçbir zaman bulaşmamış olmasının payı var elbette.
Nobel ödülleri bu yıl yine hiç yaygara koparmadan bir anda dünya gündemine geldi. Geçtiğimiz hafta boyunca sabahın ilk saatlerinde o muhteşem telefonu alan bilim insanları arasında bu kez ilgi çekici bir parallellik ortaya çıktı. Bilim dallarında verilen ödüllerin üçünde de teknoloji, başrolü kapmıştı...
Nobel Kimya Ödülü:
Biyolojide çığır açacak yüksek çözünürlüklü mikroskop
Jacques Dubochet, Joachim Frank ve Richard Henderson
Ödüllere ismini veren Alfred Nobel dinamitin mucidi olarak icadının nelere yol açabileceğini öngördüğü için ödüllerden birinin “Barış Ödülü” olmasına karar verdi. Dolayısıyla Nobel Kimya ödülününün özel bir anlamı var. Bu yılın kimya ödülü, hücrelerin inanılmaz bir detay seviyesinde, atomik düzeyde izlenebilmesini mümkün kılan Kryo-elektron mikroskobunu geliştiren üç bilim adamına verildi. Görüntüleri hem fotoğraf hem de video olarak kaydedebiliyor. Bu sayede özellikle ilaç üretiminde devrim gerçekleşeceği konuşuluyor. Bilim insanları bundan böyle ilaçların hücrelerde nasıl etki yarattığını adım adım izleyebilecekler.
Nobel Fizik Ödülü:
Evrenin sırrını araştıran LIGO Teleskopu ile “Yerçekimi Dalgaları”
Rainer Weiss, Barry C. Barish ve Kip S. Thorne
Yerçekimi dalgaları, geçtiğimiz yılın en çarpıcı keşiflerinden biriydi. İlk kez Einstein tarafından öngörülen bu dalgaların, evrende çok büyük olaylar olduğunda ortaya çıkabileceği düşünülüyordu. İki karadeliğin çarpışması, galaksilerin birbirine girmesi gibi... Yerçekimi dalgaları neredeyse 40 yıldır bilim dünyasının odağındaydı çünkü onların doğasını kavramak, tüm evrenin nasıl çalıştığını anlama yolunda büyük bir adım olacaktı. Keşif, uzaydaki yerçekimi dalgalarını “dinleyen” gelişmiş LIGO teleskopu sayesinde mümkün oldu. Yerçekimi dalgalarının şaşırtıcı bir özelliği de frekans yapısının müzik frekanslarına benziyor olması.
Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü:
Biyolojik saatin çalışma mekanizması
Jeffrey C. Hall, Michael Rosbash ve Michael W. Young
Sahip olduğumuz teknolojinin çok daha ötesinde bir teknoloji varsa o da doğanın teknolojisidir. Tüm canlıların yaşam ritmini düzenleyen biyolojik saat de bu teknolojinin araçlarından biri. Biyolojik saatin moleküler çalışma mekaniğini çözerek Nobel’e hak kazanan bilim insanlarının buluşu uzun uçuşlarda yaşanan jet-lag, vardiyalı işler gibi uyku düzensizlikleri giderilebilecek. Araştırma, fiziki aktivitelerin hangi saatlerde en verimli seviyeye ulaştığına dair veriler de sunuyor. Böylece spor karşılaşmalarının hangi saatlerde en yüksek performansla yapılabileceği gibi ilginç sonuçlara da ulaşılacak.