18.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:
Orta ve üst gelir grubundaki İstanbullu hanımlar alışveriş etmek veya mağaza mağaza gezmek için bu caddeden geçerken, bir yere uğrayıp, bir şeyler yiyip içmekten pek hoşlanıyor.Koleksiyon Mobilya, Ankaradan İstanbula göç ettiğinde yıllar önce bu caddede mağaza açmıştı. Bir süre bu caddeden uzaklaştıktan sonra geçen hafta yine dönüş yaptı. Üç katlı, büyük bir teşhir ve satış mağazası açtı. Koleksiyonun ofis ve ev mobilyalarının tüm çeşitlerini ihtiyaç sahiplerinin bir arada görme imkanı doğdu. İstanbul Nişantaşındaki Abdi İpekçi Caddesi "cıvıl cıvıl" bir cadde. Geniş kaldırımları, lüks eşya satan mağazaları, küçük lokantaları, kahveleri, barları ile gündüz-gece yaşıyor. Atmosfer Paris kafelerini andırıyor Daha önce görmüşlüğüm var ama gitmişliğim yok. Bu iskemleler yolun altında "Mavi" adını taşıyan kahvenin iskemleleri. Havanın müsait olduğu günlerde belediyenin izni ile kaldırıma masa diziyorlar. Müşteriler kaldırımda oturabiliyor."Ne olur ne olmaz, soğuk alırım" endişe ile ben camlı bölümde bir masaya iliştim. Bazı yerler vardır, insan daha iskemleye ilişir ilişmez huzur duyar, mutlu olur... Mavinin havası işte öyle bir hava. Masaların üzerinde küçük mavi desenli seramikler. Küçük kahvenin duvarlarında mavi seramik süslemeler... Her tarafta bir mavilik var.Bizi masaya oturtan, sipariş almak için masamıza gelen Yusuf Önayı daha önce Arifin Çiçek Barından tanıyorum. Şimdi Maviye şef olmuş. Elvan Çelebi ve Erhan Güney ile servis sorumluluğunu üstlenmiş.Müşterilerle ilgilenen zarif bir de hanım var. Sadece müşterilerle ilgilenmiyor, hesaba bakıyor, mutfağa bakıyor, servise bakıyor... Zaten bu tür müesseselerin başarısı "ilgi"ye bağlı. Zarif hanım ile tanıştım. İsmi Semrin Faga imiş. "Güzel pasta ve kek yapan arkadaşlarım var. Bunları satmak için bir imkan olsa diyerek konuşurken, yakın arkadaşım Reya Göksun, Bizim Nişantaşında küçücük bir yerimiz var. Orada bu pastaları satalım dedi. İkimiz kolları sıvayarak burayı açtık. Arkadaşlarımızın evlerinde yaptıkları pastaları satıyoruz. Küçük mutfağımızda da salata ve hafif yemekler yapıyoruz" dedi. Cumartesi günü Koleksiyonun yeni mağazasını gezdikten sonra kaldırımda yürürken Paris usulü bazı kahvelerin kaldırıma dizdikleri masalar ve iskemleler dikkatimi çekti. Bahar güneşini gören çok sayıda insan kaldırımlarda oturuyordu. Cafe-Innin önünden ilerledik. Abdi İpekçi heykelinin karşısındaki geniş kaldırım üzerine de masalar dizilmiş. Hemen hemen boş iskemle kalmamış. Pastaları ve kekleri ev kadınları yapıyor Mavi sabah saat 09.00da açılıyor, akşam 20.30da kapanıyor. Günün her saatinde çay, kahve, pasta servisi de var. Ev yapımı, cheseecake (peynirli kek), çikolatalı, bademli pasta, çilekli tart, elmalı pasta, frambuazlı milföy ile değişik kurabiyeleri pek lezzetli. Kahve 3 milyon lira. n Abdi İpekçi Caddesi, No: 20, Tel: (0212) 246 51 05 Mavinin "Sezar Salatası"nı tattım. Kocaman bir kase, bir kişinin bitiremeyeceği zenginlikte, üzerinde söğüş tavuk etleri, parmesan peyniri, kurotonu ile pek lezzetli... Özellikle "sosu" gerçek sos. "Bu sosu nereden buluyorsunuz?" diye sordum. "Aşçıbaşımız yapıyor" dediler. Küçücük mutfakta aşçıbaşı Erkan Çetin ile tanıştım. Erkan Çetin Mengenli, Sevda Coşkunun yardımı ile mutfakta harikalar yaratıyor. Geçen cumartesi, günün çorbası tavuk çorbası idi. (2 milyon 500 bin lira). Tavuklu, ton balıklı, somon balıklı salatalar 7-9 milyon lira. Omlet 6 milyon lira. Sıcak sandviçler 7-9 milyon lira.