26.03.2023 - 03:00 | Son Güncellenme:
"Sen mutfak masasında oturmuş radyo dinliyorsun”
Herhangi bir şarkıda, herhangi bir sesten, herhangi bir zaman dilimde işitebileceğimiz gayet sıradan bir dize. Bir giriş, bir hikayenin dekorunu oluşturacak ortamın kelimelere dökülmüş hali. Hemen gözümüzde canlanacak bir fotoğraf karesi. Devamı nasıl gelecek, radyoda ne çalıyor, kahve kokusu mu yemek kokusu mu sarmış mutfağı... Akla türlü senaryo, türlü türlü ihtimal geliyor. Farkı devamında gelecekler yaratacak. İyi bir romanın ilk cümlesi gibi.
Avustralyalı müzisyen, tam tekmil ‘afili abi’ Nick Cave içinse bu tek cümle bir başlangıç ifadesi, bir girizgah değil. Aksine, bu bir sonun ifadesi. 2015’te oğulları Arthur’un ölüm haberini aldıkları esnada, eşi Susie’nin ne yaptığını betimliyor. Telefon çalıyor. Arthur’un numarası. Açıyorlar. Telefonun diğer ucunda tanımadıkları bir ses var. Arthur’la ilgili kötü haberi veren bir ses. Çok geçmeden yine o mutfakta, o masada eve gelen polis memurları ile oğullarının ölümünü konuşacaklar. Radyoyu kapatmışlar muhtemelen. Belki de akıllarına bile gelmemiş radyonun açık olduğu.
Söyleşiler kötüdür
2020’nin Mart ayında gazeteci Sean O’Hagan ile Nick Cave telefonda sohbet etmeye başlar. Pandeminin resmen hayatlarımıza giriş yapıp, akışı durdurduğu günlerde. O sohbetlerle zamanla içerikler bir kitaba dönüşmek için adeta yalvarır hale gelince Sean O’Hagan, Cave’den izin ister. Zira Cave uzunca bir süredir röportaj vermekten kaçınmaktadır. “İnanç, Uyum ve Kıyım”ın hemen ilk sayfasında da söylediği gibi Sean O’Hagan’a, söyleşiler genellikle kötüdür Nick Cave için. “İnsanı tüketirler” der. Anlata anlata kendi hikayenden usanırsın.
Fakat Nick Cave gibi bir karakter de eğer anlatmak isterse anlatır. Anlattı mı da işte böyle bir kitaba taşınabilecek kadar dolu dolu anlatır. Kendi internet sitesi The Red Hand Files üzerinden dinleyicilerinin sorularına uzun uzun cevaplar verişi de buna örnek. Sean O’Hagan da o Nick Cave’i yakalamış. Düzenli sohbetler ederek Nick Cave’i şarkılarının ortaya çıkış sürecinden, konserlerde dinleyicisiyle kurduğu bağdan (ki bunu son iki İstanbul konseriyle bizler de bizzat deneyim-ledik), grup arkadaşlarından, inanç dünyasına yaklaşımından konuşturmuş.
Bunlar 2020 yılında yapılan sohbetler olsa da konu ölen oğlu Arthur’a gelip durmuş. Kaybetme hissini Nick Cave’in ağzından okuyoruz kitap boyu. Bu acıyı, yoksunluğu, çaresiz kalışı, gerçekle yüzleşmeyi Nick Cave usûlü okuyoruz. Sadece ölümden bahsetmiyorlar tabii. Aslına bakarsanız epey gülümseten anı da anlatılıyor bu sohbetlerde. Fakat önce Cave’in annesi Dawn Cave’in, ardından vaktinde gönlünü de kaptırdığı sanatçı dostu Anita Lane’in ölüm haberleri geliyor Sean O’Hagan’la yaptıkları düzenli sohbetler sürerken. Bunlar da ister istemez kitabın önemli bölümlerine dönüşmüş. Anita’yla yaptığı son telefon görüşmesi, annesine dair anlattıkları...
“Bazen bir an için annemin öldüğünü gerçekten unutuyorum. Yakın zamanda Kraliyet ailesinin fertlerinden biri bir Vampire’s Wife (eşi Susie’nin markası) giydi ve fotoğrafı e-postayla anneme göndermek üzereydim. Annem Kraliçe’yi çok severdi, tam olarak aynı yaştaydılar ve aniden şaşkınlıkla annemin artık hayatta olmadığını idrak ettim. Tam bir şoktu. ”
İrlandalı gazeteci Sean O’Hagan ile müzisyen Nick Cave’in telefon sohbetleri bir kitaba dönüştü. “İnanç, Umut ve Kıyım” adını taşıyan kitap, Sia Kitap’tan çıktı.
Esas vurucu kısmı
“İnanç, Umut ve Kıyım” bir söyleşi kitabı. Yani sorular ve cevaplar üzerine kurulu. Rahat okunan, alıntılar yapmak isteyeceğiniz cümlelerin sıkça geçtiği kitaplardan. Nick Cave’in müziğiyle biraz olsun alakadar olmuş herkese göre bir şeyler var. Ama esas vurucu kısmı bir birey olarak Cave’in sevdiklerini aniden kaybetmesiyle şekilleniyor. O kaybetme duygusuyla nasıl yüzleşip başa çıktığını anlattığı bölümler hemen öne çıkıyor kitapta.
Hayatın akışının ne kadar kırılgan olduğunu derinden hissedişini dinliyoruz Cave’den. Ve tüm anlattıkları, özellikle son iki ayda yaşadıklarımız da göz önüne alınca, fazlasıyla bağ kurabileceğimiz duygular içeriyor. Üstelik kitap yayına hazırlanırken Nick Cave’in bir diğer oğlu Jethro’nun (Cave’in toplam 4 oğlu vardı) da hayata veda ettiğini bilmek, tüm okuduklarımız bir kat daha manidar hale getiriyor.