23.06.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
ŞEBNEM BURCUOĞLU / sebnem.burcuoglu@milliyet.com.tr
Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması”, geçtiğimiz hafta dünyanın değişik ülkelerinden gelen sanatçıların karikatürlerinin en iyilerini seçmek üzere Bodrum’da, otuzuncu kez düzenlendi. Birincilik ödülünü Polonyalı sanatçı Krzysztof Grzondziel’in kazandığı Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’na 77 ülkeden, 842 sanatçı, 2 bin 544 karikatür ile katıldı.
Piyale Madra, Latif Demirci gibi ünlü Türk karikatüristlerinin de bulunduğu jüri kurulunun dikkat çeken uluslararası ismi de, The New Yorker dergisinin çizeri ve karikatür editörü Bob Mankoff’tu.
The New Yorker’ın 1997’den bu yana karikatür editörlüğünü yapan Mankoff’un Türkiye’ye ilk gelişi, tesadüf bu ya, Gezi Parkı direnişinin tam da son günlerine denk geldi. Direniş esnasında Türk halkından çıkan kucaklar dolusu mizahın, yaşanılan sürece bambaşka bir boyut kattığını söylediğimizde kendisinden şu cevabı aldık: “Üzerinize uygulanan baskı artınca, mizahın dozu da artmaya başlar. Bu okulda da, iş yerinizde de, devletinizde de böyledir.” Bob Mankoff, Amerikan iş, politika ve sosyal hayatının mizahi yansımasında ciddi
bir güce sahip. Eşi ve iki çocuğuyla birlikte New York’ta yaşayan Mankoff’la Gezi Parkı Direnişi çerçevesinde, mizahın dünyayı nasıl etkilediğinin odak noktası olduğu bir sohbet gerçekleştirdik.
“Mizah yapmak için sezgiler de işin içine girer”
Kızı, 31 Mayıs 2013 tarihinden yıllar sonra annesine soruyor: “Niçin devrim yapamadınız?” Anne cevaplıyor: “Gülmekten!”. Devrimler ve direnişlerle mizah arasında nasıl bir bağ var sizce?
Doğru orantı var. Okulunuzu ve işinizi düşünün, hocanız ya da patronunuz sizin üzerinizde baskısını artırdıkça, mizahın dozu da artar. Mizah, aslında demokrasinin sesidir. Etrafınızda olup bitenlerin hepsine an be an hâkim olmanıza gerek yoktur. Mizah yapmak için gözlemlemek yeterlidir. Sezgileriniz
işin içindedir.
Gezi Parkı direnişi esnasında ortaya çıkan mizah dağı, olacak bazı şeyleri de öngördü mü diyorsunuz?
İngilizcede “funny” diye bir laf vardır.
Bu laf, hem komik hem de tuhaf anlamına gelir. Yani, sezgilerimiz bize bir şeyler söylemeye çalıştığı zaman “It smells funny” (tuhaf kokuyor) deriz.
“Gençler, isteklerini netleştirmeli”
Gençler de bu noktada isyan etti diyorsunuz…
Gençler özgür olmak istiyor. İstediği kadar çocuk doğurmak ve içki içmek konusunda tepelerinde bir otoritenin onlara bir şey söylememesini istiyorlar. Yalnız, bir noktada gençler de uzlaşma sağlanması gerektiğinin farkına varmalı. Diyaloğa ve uzlaşmaya açık olmalı. Gençler, neye isyan ettiklerini ve ne istediklerini netleştirmeli. Ortaya çıkan sonuçtan birileri mutsuz olabilir, demokrasilerin kaderi budur.
“Hayır, perşembe olmaz. Hiçbir zaman olmaz-senin için iyi mi?”
Mankoff’un 2014’te çıkacak olan “How About Never?” isimli kitabından bir karikatür.
"Sanatçısız ülkenin gözleri yoktur"
Tam da bu dönemde, uluslararası bir mizah yarışmasında jüri üyeliği yapmak için Türkiye’ye geldiniz…
Aydın Doğan ile sohbetimiz esnasında kendisi şöyle bir cümle kurdu: “Sanatçısız ülkenin gözleri yok demektir”. Ne kadar doğru bir tespit... Biz sanatçıların toplumun anteni olduğumuzu düşünüyorum.
Yarışmada önünüze gelen karikatürlerle ilgili gözlemleriniz neydi?
Karikatürlerde komiklik ön planda değildi. Her bir çizim, bir kitap gibi anlatıyordu anlatmak istediğini. Gerçekten çok kaliteli çizimler vardı.
Birinciliğe Polonyalı sanatçı Krzysztof Grzondziel, ikinciliğe Türkiye’den Asuman Küçükkantarcılar, üçüncülüğe ise Lüksemburg’tan Pol Leurs’ü değer görüldü.
“Karikatür, bilinçaltımıza seslenir”
Akademik eğitiminiz ne alandaydı?
Sanat okudum ve sonrasında deneysel psikoloji alanında doktora programına başladım. Psikoloji, benim için hep bir çekim noktası olmuştu. Gelin görün ki o doktora programını tamamlayacağıma kendimi bir karikatürist olarak buldum.
Karikatürlerinizde neler daha baskındır?
Karikatürlerim psikolojik, ekonomik ve sosyolojik etkiler taşıyor çünkü bunlar hayatın ta kendisi. Etrafınızda olan bitenle ilgili bir telaş duyuyorsunuz ve bu, sizi çizim yapmaya teşvik ediyor. Karikatür, aslında direkt olarak bilinçaltımıza seslenen bir şey.
Bunu takiben sizi güldürüyor ve düşündürüyor. Düşün ki küçücük bir kare, ne kadar büyük bir etkiye sahip.