17.04.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:
Milliyet Arkeoloji Dergisi Yayın Yönetmeni Menderes Özel “Arkeolojiye ilginin yüksek olduğunu biliyordum ama bu kadar kitlesel olduğunu tahmin edememiştim” diyor.
Milliyet gazetesi bünyesinde hazırlanan Arkeoloji dergisinin Türkiye’de bir örneği daha yok. Nasıl bir vizyonla yola çıkıldı?
Evet, bir arkeoloji dergisinin gazeteyle birlikte bedava verilmesi anlamında örneği yok. Ulaşamadığımız kentlerde Getir aracılığıyla gazete fiyatına, yine 2 TL’ye satılmasıyla da bir örneği yok. Türkiye’nin en yüksek tirajlı arkeoloji dergisi olmasıyla da bir örneği yok. Yoksa güzel arkeoloji dergileri var. Fikir, gazetenin derinliğini daha da artırmak isteyen Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı’nındı. Ben derginin -ilgi alanları dikkate alınarak- atanmış yayın yönetmeniyim. Amacımız pazar günleri daha hacimli, kültür-sanattan spora, dekorasyondan yaşam tarzına, her biri için ayrı gazetesi olan bir ürün ortaya koyabilmekti. Bu amacın bir ürünü olan Milliyet Arkeoloji’yi tasarlarken öncelikle arkeolojinin gazeteciliğini yapmayı, yine arkeolojiye ilgili muhabir arkadaşlarımla tarihi konuları bir gazeteci sorgusuna tabi tutmayı hedefledim. Dergimizin editörü Görkem Evci ve sayfalarımızı tasarlayan Deniz Özmen, yol arkadaşlarım oldu. Arkeoloji dünyasıyla aramızda köprü olan, çocuk sayfalarımızı hazırlayan, baskıdan önce her yazıyı satır satır okuyarak hatalarımızı avlayan Gülay Sert’i de anmalıyım burada. Derginin ilk sayısından itibaren desteğini esirgemeyen Müze Kart’a ve İş Sanat’a da teşekkür etmeliyim.
Başlangıçta okurların bu alana ilgisine dair soru işaretleriniz var mıydı?
Türkiye bir arkeoloji ülkesi. Her ne kadar sayısı fazla olan arkeoloji bölümlerinin mezunları iş bulmakta zorlansa da toplumda arkeolojiye ilgi her gün artıyor. Birbirinden çok farklı bu kadar medeniyete yurt olmuş başka bir coğrafya yok. Ama beklediğimizden çok daha büyük bir ilgiyle karşılaştığımızı söyleyebilirim. Beni şaşırtan Milliyet Arkeoloji’nin çok sadık bir okur kitlesi edinmesi. Ayrıca kazılar, müzeler ve üniversitelerden her gün artan sayıda bilim insanı yayımlatmak amacıyla yazılarını göndermeye başladı ki bu bizim popüler bir yayın olarak arkeoloji biliminde de saygı ve arzuyla karşılandığımızı gösteriyor.
Milliyet Arkeoloji bir yılı geride bıraktı.İlk sayıdan bugüne gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bugün 13’üncü sayımızı yayımladık. Geride bıraktığımız 12 sayıda arşiv değeri yüksek bir çalışma ortaya koyduğumuzu gördüm. Kaçırdıkları sayıları edinmek için bize ulaşan okurlarımızın çoğunun talebini yerine getirdik. Yerine getiremediklerimiz emin olsun ki nedeni baskının tamamen tükenmesi. Önümüzdeki dönem için Milliyet Arkeoloji’yi 12 sayılık setler halinde okuyucumuzun beğenisine sunmayı planlıyoruz. Ayrıca eski sayıları internetten kâr amacı gütmeden çok uygun fiyatla satışa sunacağımızı da müjdelerim. Daha önce de söylediğim gibi arkeolojiye ilginin yüksek olduğunu biliyordum ama bu kadar kitlesel olduğunu tahmin edememiştim. Gazetede asli görevim Türkiye gündemi; dergi benim tali işim ama her gün birkaç saatimi zevkle arkeoloji muhabbetlerine ayırıyorum. Bu, mesaimin en değerli anları oluyor. Ayrıca Milliyet gazetesiyle dergi arasında çapraz bir etkileşim kurmaya, arkeoloji haberlerini gazetenin birinci sayfasında da değerlendirmeye özen gösteriyoruz. Açıkçası arkeoloji o kadar derin bir alan ki profesör olsanız bile öğrenciliği sürüyor. Bu anlamda dergi, hem hazırlayanlar hem de okurlarımız için yaşam boyu öğrencilik vadediyor.
Bu bir yıl içinde en çok ilgi gören, ses getiren kapaklar hangileri oldu?
Sürekli evrim halinde olan bir dergiyiz. İlk sayımızda amatördük. Geride bıraktığımız 12 ayda sudan çıkmış balık gibi hissettiğim çok an oldu. Özellikle ilk sayıyı hazırladığımız bir hafta boyunca heyecandan uyuyamadım. Gün içinde otururken bile kalp atış hızım dakikada 120’nin altına inmedi. Saatim sürekli alarm veriyordu; oradan biliyorum. İlk sayı gerçekten büyük ses getirdi. Çünkü bir gazetenin arkeoloji dergisi vermesi Türk medyasında görüldük bir şey değildi. Birçok sayımıza çok olumlu tepkiler aldık. İvriz Kaya Anıtı’nı kapağa taşıdığımız 12’nci sayımız da eksiklerine rağmen güzel bir Hitit özel sayısı oldu. Anıtın bulunduğu Konya Ereğli’den müthiş tepkiler aldık.
Milliyet Arkeoloji okurları, sevilen sayıları sosyal medya hesapları üzerinden paylaşıyor.
Kulüp üyelerini neler bekliyor?
Kısa süre önce Milliyet Arkeoloji Kulübü oluşumu için de adımlar atıldı. Bu çağrı nasıl karşılık buldu? Kulübün ne tür faaliyetleri olacak?
Milliyet Arkeoloji Kulübü’nü ilan ettikten sonra gelen başvuruların sayısı da bizi şaşırttı. Başta Milliyet Arkeoloji Üniversite Temsilciliği adında bir oluşum kurgulamıştık ama 7’den 77’ye başvuru aldık. Üniversite öncesi çok öğrenci, işinde gücünde onlarca kişi bize başvurdu. En son bir ablamız başarılarla dolu mesleki geçmişini anlattıktan sonra, “82 yaşında olmam sizin için sorun değilse ailenizin bir parçası olmak istiyorum” diye yazınca oluşumu Milliyet Arkeoloji Kulübü’ne dönüştürmeye karar verdik. Kulübümüzün üyeleri belli periyotlarla düzenleyeceğimiz Kültürel Miras Buluşmaları’na ve diğer gezilere katılma şansı bulacak. Her Kültürel Miras Buluşması’na iki kulüp üyesini götüreceğiz. Ayrıca daha geniş katılımlı günübirlik geziler de düzenleyeceğiz. Yine kulübümüzün üyeleri içinde oldukları etkinlikleri dergimiz aracılığıyla okurlarımıza duyurma şansı bulacak.
“İkinci buluşma Stratonikeia’da”
Kültürel Miras Buluşmaları’nın ilk durağı Patara oldu. Bu buluşmaların devamı gelecek mi, önümüzdeki dönem için planlarınız neler?
Kültürel Miras Buluşmaları’nı dergimizi ilk sayıdan itibaren destekleyen İş Sanat’la birlikte düzenliyoruz. Yılda 4 kez yapacağımız buluşmalar İş Bankası’nın kazılarına sponsor olduğu antik kentlerde gerçekleşecek. Patara’daki ilk buluşmamız şahaneydi. Antik kenti, kazıların Kurucu Başkanı Prof. Dr. Fahri Işık ve Kazı Başkanı Havva İşkan eşliğinde gezip dinlemek sıra dışı bir deneyimdi. İkinci buluşmamızı 28-29 Mayıs’ta Stratonikeia’da gerçekleştireceğiz. Buluşmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.