PazarMert Fırat’ın gurme yüzü

Mert Fırat’ın gurme yüzü

27.10.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Katmer yapıyor, su böreği açıyor, aşura bayılıyor, kömbeyi çok özel buluyor. Gelin bu kez sevilen oyuncu Mert Fırat’ı bambaşka bir yüzüyle tanıyalım…

Mert Fırat’ın gurme yüzü

İyi oyuncu, yetenekli, popüler, tiyatro açacak kadar gözü kara. Ayrıca Birleşmiş Milletler’in iyi niyet elçisi, sosyal sorumluluk projelerinde başrolde. Hep iyilik peşinde. Bu camiada, olduğu gibi görünüp, göründüğü gibi olabilen ender insanlardan. Tüm bunların yanında damak tadı inanılmaz ve aslında alaylı bir aşçı. Mert Fırat’ı bir de gurme yüzüyle tanımak ister miydiniz?

Haberin Devamı
Mert Fırat’ın gurme yüzü



Seni Antakyalı olarak biliyoruz. Büyüdüğün yerin hayatına katkısı ne oldu?

Aslında Ankara’da doğdum ama baba tarafım Antakyalı. Yaz tatillerimin bir kısmı Antakya’da bir kısmı Alanya’da geçti. Yani Ankara, Alanya ve Antakya üçgeni içinde büyüdüm. Antakya çok önemli benim için. Hoşgörü ve birlikte yaşama kültürü açısından o kadar zengin ki! Açıkçası bu kültür maalesef bugünün dünyasında unutulmaya yüz tutmuş bir etmen. Daha bireysel bir yaşam sürmeye doğru ciddi bir evrilme söz konusu. Bu açıdan bakıldığında Antakya, farklı renklere izin vererek topluluk olabilmeyi de başarabilmiş bir şehir.

Yetiştiğimiz coğrafyaların damak tadımızı da şekillendirdiği muhakkak. Antakya’da büyüyen bir insanın damak tadı da küçüklükten gelişmiş oluyor aslında. Öyle değil mi?

Antakya o kadar geniş bir mutfağa sahip ki ciddi bir yemek kültürü söz konusu. Et yemeklerinden zeytinyağlısına ve mezesine kadar uçsuz bucaksız bir mutfaktan bahsedebiliriz Antakya için. Şimdi vegan mutfağı da çok popülerleşti. Baharat Yolu’nun geçiş noktalarından biri olduğu için pek çok kültürü birbirine bağlayan çok etkileyici bir kesişim noktası bu anlamda. Çok fethedilmiş, çok fazla işgal altında kalmış ve birçok kültürle bir arada yaşamış. Dolayısıyla mutfağında Selçuklu, Osmanlı, Ermeni, Rum, Arap gibi pek çok kültürün izlerini taşıyor.

Haberin Devamı
Mert Fırat’ın gurme yüzü


En özel bulduğun Antakya lezzetleri hangisi?

Mesela Kömbe’nin tarihiyle Antakya mutfağının tarihini anlatmak mümkün, çünkü baharatlarla yapılan ve çok eskiye dayanan bir tarif. Bir kurabiyenin içinde baharat olması fikri ne kadar ilginç değil mi? Antakya mutfağında her lezzetin içerisinde baharat var. Bir yemeğin lezzeti ve değer düzeyi baharatla ölçülüyor. Antakya’nın her lezzeti bence özel ama bu mutfağa ait en çok sevdiğim yemeği soracak olursanız humusu söyleyebilirim. Antakya usulü salçalı yapılan, oradaki adıyla aşur olan keşkek de gerçekten en sevdiğim ve de en özel lezzetlerin başında geliyor.

Mutfakla olan bağın sadece yemekle kalmıyor diye biliyorum…

13-14 yaşından beri mutfakla çok ilgiliyim. 17 yaşında da aşçı yamaklığıyla mutfaktan para kazanmaya başladım. Alanya’da çalıştığım restoranın personel yemeğini ben pişiriyordum ve restoranın ön hazırlığına yardım ediyordum. Domatesi, soğanı, patatesi, yeşilliklerin yıkanması ve temizliği her şeyi yapıyordum orada. Sonra babam bir restoran açtı Antakya’da. Orada alışverişinden temizliğine kadar her şeyi hazır ediyordum. İsveç’te de bir süre ızgarada çalıştım. Mutfakta vakit geçirmek ayrı bir disiplin ve de bence meditatif bir eylem. O nedenle yemek yapmayı, yeni lezzetler keşfetmeyi seviyorum.

Mert Fırat’ın gurme yüzü



Peki, en güzel hangi yemekleri yapıyorsun?

Hünkar beğendi, pizza, gnocchi yapmayı seviyorum. Çok meşakkatli olduğu için yapmayı en sevmediğim şey su böreği ama onu da yapıyorum. Fırın yemeklerini çok seviyorum. Bir de oldukça iyi katmer yapıyorum. Antep usulü katmer değil, İç Anadolu usulü olanından, tahinli tuzlu kahvaltıda yemek üzere.

Peki DasDas Mutfak’ın menüsüne müdahale ediyor musun ya da arada önerilerin oluyor mu?

Önerilerim oluyor ama mutfak zor ve de herkesin karışmaması gereken bir dünya. Müdahaleden çok şefimizle iki üç haftada bir menünün detaylarıyla ilgili fikirlerimizi paylaşıyoruz. Bir kere dayanamayıp rica etmem üzerine Kayseri yağlaması eklemiştik menüye.

Mert Fırat’ın gurme yüzü



Kaçış noktaların neresi?

Kaz Dağları’nda olmayı çok seviyorum. Onun yanı sıra şimdilerde Mardin’i, Midyat’ı çok seviyorum.Yine Antakya keza… Babamın vefatıyla birlikte -üçüncü senemiz olacak- bu sıralar Antakya’ya da gitmeye başladım. Köke bağlılık durumu söz konusu, aidiyeti etniklik üzerinden kurmayı seviyorum.

Aidiyet sana ne hissettiriyor?

Aidiyet kültüre bağlılık bence. Yaşam kültürü ve ortak yaşam değerleri. Ben burada bir memleketçilik değil de yaşamdan zevk ve keyif almayı önemsiyorum.

“DasDas Akademi’de dersler başlıyor”

Günümüzde genç kitleyi etkileyebilmek zorlaştı. DasDas’da bu kitleyi yakalayabiliyor musunuz?

Sadece genç kitleyi değil, 7’den 70’e, farklı sosyal statülerden herkesi yakalayabildiğimizi düşünüyorum. Salt genç kuşaktan bahsedecek olursak, dijital kültürle büyümüş olan Z kuşağı ve alfa kuşağı emeğe değer veriyor. Yeni neslin duygusal zekası çok yüksek ve o noktada fazlasıyla yakalıyor onları tiyatro.

2020’de beklentileriniz nasıl?

DasDas’ta iki yeni oyunumuz seyircilerle buluşuyor; ‘Westend / Batının Sonu’ ve ‘Vahşet Tanrısı’. Pek çok konuk tiyatroyu sahnemizde ağırlıyoruz. Bir de DasDas Akademi’de kıymetli eğitmenler eşliğinde derslerimiz başlayacak.

Fotoğraf:  HÜSEYİN ÖZDEMİR