16.08.2020 - 03:02 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya
Bu hafta, moda editörü Ceylan Atınç’ın geçirdiği göğüs estetiği operasyonuyla ilişkili olarak lenfomaya yakalandığı haberlerini okuduk. Atınç, sağlığının yerinde olduğunu ve konuyla ilgili yargı sürecini başlattığını açıklasa da, tam adı “Meme Protezi ile İlişkili Anaplastik Büyük Hücreli Lenfoma” (BIA-ALCL) olan bu hastalıkla ilgili bilmemiz gereken birçok şey var. Özellikle de dünya üzerinde silikon protez kullanılmış 20 milyondan fazla kadın olduğunu ve Türkiye’nin göğüs estetiği ameliyatının en fazla yapıldığı ülkelerden biri olduğunu düşünürsek. Hastalığın sebebi, belirtileri ve tedavisiyle ilgili sorularımızı Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Sühan Ayhan’a sorduk.
Göğüs estetiği kaynaklı lenfoma ne tür bir hastalık?
Tam adı ‘Meme Protezi ile İlişkili Anaplastik Büyük Hücreli Lenfoma’ (BIA-ALCL) olan bu hastalık, estetik meme ameliyatlarında ya da meme kanseri hastalarında yeni meme yapımı için kullanılan silikon protezlerin çevresinde oluşan kapsülden kaynaklanan ve vücudun savunma hücrelerinin bir yabancı cisim olan silikon protez ile uzun süren savaşımından doğan bir sağlık sorunu. Çok büyük oranda T hücreli lenfoma olarak kendini gösterir. B hücreli lenfoma son derece nadirdir. Protezin çevresinde geç dönemde oluşan sıvı birikimi veya kapsüle yapışık bir kitle ile kendini gösterir. Kapsülle sınırlı olduğu sürece ve kapsülün sınırlarını aşıp lenf bezlerine ya da uzak organlara yayılmadıkça büyük oranda iyi seyirlidir. Klinik araştırmalara göre, bu hastalık için risk faktörü kaba pürtüklü protezlerin kullanımı. Bu durumun oluşmasında ameliyat sırasında ya da sonrasında protez yüzeyine bakterilerin yerleşerek antibiyotiklere dirençli bir biyofilm tabakası oluşturması önemli bir etken. Bildirilen olgularda, bazı gen mutasyonlarının varlığı yani lenfomaya genetik yatkınlığı olan hastaların varlığı da dikkat çekiyor. Dolayısıyla hastalığın, birden fazla sebebin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
Hastalığın gelişiminde belli bir markanın ürünü mü rol oynuyor yoksa genel olarak tüm protezler için geçerli bir riskten mi bahsediyoruz?
Dünya çapında bildirilen hastaların büyük çoğunluğunda, Allergan firması tarafından üretilen Natrelle markasının Biocell pürtüklü silikon protezlerin kullanılmış olduğu dikkat çekiyor. Son olarak, geçtiğimiz yıl Fransa, Kanada, Avustralya gibi ülkelerde kaba pürtüklü protezlerin kullanımının durdurulması, ABD’de Allergan firmasına ait Biocell teknolojisi ile üretilmiş Natrelle marka pürtüklü protezlerin ve doku genişleticilerin piyasadan çekilmesi ve bu protezlerin kullanıldığı hastaların çağrılıp bilgilendirilmesi önerildi. Öte yandan, ALCL tanısı konan hastaların çoğunda kaba pürtüklü protezlerin kullanılmış olmasına rağmen, bu hastalığın daha ince pürtüklü ve poliüretan yüzeyli protezlerde; hatta kalça protezi, kalp pili gibi meme protezleri dışında da görülebileceği biliniyor.
Bu protezler hâlâ yaygın olarak uygulanıyor mu?
Natrelle Biocell pürtüklü protezler tüm dünyada piyasadan çekildi ve kullanımı durduruldu. Diğer pürtüklü protezler hâlâ kullanılıyor, ama dünyada ve ülkemizde düz yüzeyli ve ince pürüzlü protezlere doğru bir kayma var. Ancak bu hastalık çok nadir görüldüğünden ve yasaklama kararı için yeterli bilimsel veri olmadığından, henüz pürtüklü protezlerin tamamen yasaklanması söz konusu değil. Ayrıca düz yüzeyli protezlerin de kapsül sertleşmesinin çok daha sık görülmesi gibi başka türlü sorunları var. Burada mutlaka üzerinde durulması gereken konu, hastaların vücutlarındaki yabancı cisme karşı oluşabilecek tepkinin farkında olması ve herhangi bir sorun fark ettiğinde erkenden doktoruna başvurmasıdır.
Bu protezler FDA ve diğer ilgili sağlık otoritelerinin onayına sahip mi? Hastalar bu riskler konusunda bilgilendiriliyor mu?
ABD’de üretilen silikon meme protezlerinin büyük çoğunluğunun FDA onayı var. Avrupa’da üretilenler ise CE belgeli. Meme protezleriyle ilişkili ALCL’nin FDA onaylı protezlerde dahi görüldüğü doğru… Ameliyat öncesinde tüm hastalarımıza ameliyatla ilgili bilgilendirme ve onay formları veriliyor. Bu formlarda BIA-ALCL ile ilgili bilgilendirme yapılıyor. Hekimlerin sözel olarak da hastalarını mutlaka aydınlatmasını öneriyoruz.
Hastalığın belirtileri neler? Tedavi mümkün mü?
Öncelikle bu hastalık, bir tür meme kanseri değil; lenf hücrelerinden kaynaklanan bir kanser türü… Protez ameliyatından ortalama 4-8 yıl sonra ortaya çıkan, hastaların yüzde 80’inde, memede genellikle tek tarafta şişlik, ağrı, nadiren de memede kitle, sertlik, asimetri ve kızarıklık gibi yakınmalarla kendini gösteren bir hastalık... Tedavisi erken fark edildiğinde çok kolay. Protezler çevresindeki kapsülle birlikte tamamen çıkarıldığında tam iyileşme sağlanıyor. Eğer hastalık kapsülü aşmış ise o zaman kemoterapi ya da radyoterapi gerekebiliyor.
Hastalığın görülme sıklığına dair bir çalışma var mı? Türkiye’de bugüne dek kaç vaka tespit edildi?
Son raporlara göre, dünya üzerindeki hasta sayısı 800’ün altında, bu hastalık nedeniyle hayatını kaybeden hasta sayısı ise 33. Yani tanı almakta gecikilirse hastanın kaybedilebileceğini bilmek gerekiyor. Türkiye’de bugüne dek ikisi meme kanseri, ikisi meme estetiği nedeniyle protez kullanılan 4 hastada ALCL tanısı konulduğu bildirildi. Hastaların tümü, meme protezleri kapsülleriyle birlikte çıkartılarak tedavi edildi ve sağlığına kavuştu. Dünya üzerinde silikon protez kullanılmış 20 milyondan fazla kadının var olduğu düşünüldüğünde, bu hastalığın çok nadir görüldüğü bir gerçek. Yine de mutlaka ciddiye alınması ve silikon protez kullanılan tüm hastaların aydınlatılması gereken bir sağlık sorunu.
Nelere dikkat edilmeli?
Herhangi bir yakınma yoksa silikon protezlerin çıkarılması önerilmiyor. Ancak protez ameliyatından bir süre sonra memede sürekli bir şişlik ve ağrı varsa hastalarımızın mutlaka plastik cerrahlarına başvurmasını öneriyoruz.
Vücuda yerleştirilen her protezde olduğu gibi, meme protezlerinin üretici firma, marka, model gibi bilgileri içeren kimlik kartlarının sağlık kayıtlarında bulunması gerekir. Eğer yoksa, hastalarımızın plastik cerrahlarıyla temas kurup hangi marka ve model protez kullanıldığını öğrenmesi iyi olur.
Meme protezleri vücutta durduğu sürece muayene, meme ultrasonu ve meme MR gibi görüntüleme yöntemleriyle takip edilmesi gerekir. Hastalarımıza en önemli tavsiyemiz, aylık kendi kendine muayene ve yıllık doktor kontrollerini ihmal etmemeleri.