05.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Akşam 20.00'de bir saat görünür ekranda. Tık tık tık, saat 20.00. Şimdi Haberler... "TRT Haber Merkezi'nin hazırladığı haber bültenini sunuyoruz. Önce özetler."Haberlerden önce miydi, sonra mı; "İcraatın İçinden" vardı; Öğleden sonra "Köyümüz Köylümüz", "Bu Toprağın Sesi" nevi şeyler olurdu. Ekranın karşısına oturur, tarımla ilgili pek kıymetli bilgiler edinirdik. Hakikaten gözümüzü kırpmadan izlerdik. Başka ne izleyecektik? "Oyun Treni" diye bir çocuk programı vardı. "Bizler Ali, Veli, makinist / Bunlar vagonlarımız..." Başlarında şapkaları olurdu: "Ali, Veli, kırk dokuz, elli..."TRT Çocuk Korosu, hepimizi daha o günlerde şarkıcılığa özendirirdi. Hâlâ aklımda şarkıları: "İyilik yap / İyilik bul / Kim kazanmış kötülükten?" Çok öğreticiydi tabii: "Sağ elimde beş parmak / Sol elimde beş parmak / Say bak / Say bak / Saaay baaak..." Birlikte sayardık: 1, 2, 3, 4, 5!Hafta sonları daha erken açılırdı televizyon. Hafta sonu "İşitme Engelliler İçin Haber Bülteni"nde, alttan geçen yazıyı okuyarak söktük okumayı galiba. "Uçan Kaz"ı bekliyorduk biz o sırada. Hani küçülüp parmak kadar olan Nils, kazlarla takılırdı, hatırlar mısınız? Benim siyah-beyaz anılarım var, sonra renklendiler. Televizyonun açılmasını beklediğimizi hatırlıyorum mesela. Akşama doğru bir vakitte, önce rap rap askerler yürür, İstiklal Marşı söylenir ve dıdıdınnn... Yayın başlar. "Pazar 88", "Pazar 89" falan diye her yıl adı değişen bir program vardı. "Telekutu" onun içinde miydi? Cenk Koray "Kutunuzu açıyorum" derdi. O zaman tabii telefonla katılmak falan yok, stüdyodakiler yarışırdı. "Yanında törpü olan..." derdi Cenk Koray, herkes çantasında törpü arardı.Erkan Yolaç'ın "Evet-Hayır"ıyla eğlenirdik. "İzmir Marşı'yla geleceksiniz..." Şimdi yeni bir reklam var böyle. Ama eski tadı yok. İnsan kendi kendini bile taklit etse, nihayetinde taklit oluyor işte.Adile Naşit'i de animasyonla canlandırmaya kalkıştılar ama hiç olur mu? Adile teyze "İyi geceler kuzucuklarım" derdi. İyi geceler Adile Teyze, iyi geceler anneciğim, iyi geceler babacığım..."Küçük Ev" de herkesin birbirine "İyi geceler" dilemesiyle biterdi. Ben çok üzülürdüm bitti diye. Ne acayip bir dünyaydı; at arabası, kilise ziyaretleri, ille de o büzgülü şapkalar... Tekerlemesi vardı: "Lora ingıls meri ingıls / Karolin karolin / Çarls çarls çarls." "Yanında törpü olan..." "Doğru Ahmet ve Bay Yanlış" vardı. Geçenlerde "Kim 500 Bin İster"de Bay Yanlış'ı canlandıran oyuncu soruldu: Erol Günaydın. İlk yerli çizgi filmlerden biri "Can ile Tomtini"ydi: "Sağdan git hep sağdan / Kaldırımın sağından." O günlerde her şey mesaj kaygılı, eğitim maksatlıydı sanki. Ali-Ayşegül Atik'in "Bir alışveriş bir fiş"i ile de alışverişten sonra fiş almamız... Ayşegül Atik bir şey satın alır, sonra koşup elektrik fişi alırdı. Biz de buna gülerdik!Müzik programları da vardı. Bir Sezen Cumhur Önal klasiği "Müzik Yelpazesi"... Sonra Ömer Karacan'ın programı. Cumartesi akşamı eğlenceleri sonra... "Bizden size / Şarkılarla türkülerle... / Bizden size hey."Hâlâ da benzerleri yapılıyor TRT'de. "Safalar Getirdiniz"in mesela, nostaljik bir lezzeti var. Tıpkı eski günlerdeki gibi sunucu bir o kolunu, bir diğer kolunu, hatta bazen ikisini birden böyle kocaman açarak takdim ediyor konukları...Salı günü TRT, 38'inci yaşını "Safalar Getirdiniz"de kutladı. Nalan Altınörs sunuyordu. Siyah-beyaz görüntülerle başlayıp, canlı yayında devam eden hoş bir şey yapmışlar. Mesela Ahmet Özhan eski görüntülerde şarkıya başlıyor, sonra canlı yayında stüdyoya girip şarkısına devam ediyor. Samime Sanay, İzzet Altınmeşe, Şakir Öner Günhan falan vardı. TRT, tek kanallı dönemi yaşayanlar için "televizyon" ile eşanlamlı bir kelime. O yüzden çok hüzünlü geldi bana bu eğlence. * * *Sahi, sonra yine rap rap askerler gelir, yine İstiklal Marşı ile yayın biterdi. Ekranda "Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız" yazardı. Unutursak çok kötü bir şey gelecek başımıza zannederdim ben. Zaten bu yazıdan sonra, ekranda bir logo çıkardı ve televizyon tiz bir sesle ötmeye başlardı. Siren gibi. İiiiiiiiiii!40'ıncı yılını daha geniş bir katılımla, daha büyük coşkuyla kutlar umarım TRT. Bir de daha fazla arşivden görüntü göstersinler n'olur. O tiz sesi, televizyon kapandı diye yaşadığımız üzüntüyü bile özlemişiz. Tek kanalın özlenecek yanı yok esasında. Biz galiba çocukluğumuzu çok özlemişiz... "Can ile Tomtini" Biz delirdik burada hep birlikte. Filiz (Aygündüz), "Küçük Ev"de anne ile babanın yatakta mısır yediklerini hatırladı. Biz bu mısır meselesini hiç hatırlamadık.Melis (Alphan) "Clementine" diye tutturdu. Tabii ya, "Cumartesi'den Cumartesi'ye"de çıkardı o sanki. Sabun köpüğü içinde kötülüklerden korunan küçük kız vardı ya. İndirdik internetten, hep birlikte müziğini dinledik: "Nını nının Clementine..."Yaprak (Aras) çocukken "Kaynanalar"da oynamış. Güldük. Deniz hanım (Alphan) "Köle Isura"yla ilgili, aslında "Köle Isaura"yla hiç ilgisi olmayan acıklı bir hatıra anlattı, üzüldük.İlke (Gürsoy) "Bir Kelime Bir İşlem"i severmiş, hâlâ her yakaladığında seyredermiş. "Haberini de yaptım" dedi, gururlanarak. "Bir de tabii 'Kara Şimşek' vardı" diye hatırladı. Aslı (Çakır) oradan "Basketbolcular... Hah 'Beyaz Gölge' vardı" diye bağırdı."Tatlı Cadı", "Aşk Gemisi", "Dallas", "Uzay Yolu", "Muhteşem İkili"... Son yıllarda artan "ağa"lı dizilerin ağası: "Küçük Ağa"."Voltran" vardı. Ay aklıma Ersen ve Dadaşlar geldi şimdi. Rıza Silahlıpoda. Hımm, "Muppet Show". İlle de Hikmet Şimşek yönetiminde "Pazar Konseri"... Ayşe Egesoy vardı, sunucu, şiir okurdu; nasıl hatırlamazsınız?Aylin (Sayek), msn'den mevzuya daldı, "Hadi biraz biberleyelim" diye yazdı. Herkes heyecanlandı. Hani bir beyzbol topu, başından geçenleri anlatıyordu. Sürekli aynı şey yayınlanırdı. Ve sürekli "Hadi biraz biberleyelim" denirdi. Okullarda, "Hadi biraz biberleyelim" diye, herkes birbirinin üstüne saldırmaya başlamıştı.Elif (Berköz) ve kardeşi Ceylin, Dalin reklamını beklerlermiş hep. Şu sarışın kızlı reklam, cıngılı bilirsiniz: "Anneciğim, anneciğim baksana / Şampuanım bitmiş alsana..." Çocuklar bu cıngıla yeni sözler yazmıştı: "Git kızım git kızım çarparım / Baban para vermiyor n'apalım?"Komik zamanlardı.... "Hadi biraz biberleyelim"