06.03.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
O gün ne giysek yakıştıramayız kendimize, saçlarımız bir türlü forma girmez, cildimiz renksiz, mattır. Her zaman giydiğimiz giysiler dar gelir. Canımız sürekli tatlı yemek ister. Herkesin her sözü özellikle kişisel algılanır ve zaman zaman öfke nöbetleri, zaman zaman da ağlama krizleriyle bu dönemi menstrel kanamamız başlayana kadar yaşarız.Kadınlarda adet öncesi başlayan ve ruhsal ya da fiziksel birtakım belirtilerle kendini belli eden bu duruma premenstrual sendrom (PMS) adı verilir. Bu belirtiler genellikle adetin başlamasından bir hafta öncesinde ortaya çıkar ve genellikle adetin görülmesiyle birlikte birkaç gün içinde kaybolur.PMSnin fizyolojik belirtileri arasında; karın bölgesinde şişlik, cilt bozukluğu, kilo alma, uyku sorunları, göğüslerde hassasiyet, iştahın artması, sık yeme ihtiyacı, tatlıya düşkünlük, kabızlık, baş ağrısı, bel ağrısı, çarpıntı yer alır. Psikolojik belirtiler arasında da duygusal dalgalanmalar, olumsuz düşünceler, ağlama nöbetleri, depresyon, yorgunluk, halsizlik, konsantrasyon güçlüğü, kendine güvenin azalması, unutkanlık, gerginlik, kızgınlık ve öfke hali, cinsel istekte değişiklik sayılabilir. Her ayın biz kadınları çileden çıkaran muhtelif günleri vardır. Bu günler aynı zamanda çevremizdekilere de bize verdiği kadar sıkıntı ve stres verir. Alınan kiloların büyük kısmı yağ değil, bu dönemde östrojen ve progesteron hormonlarının değişen dengeleri sonucunda vücutta biriken ödem yani sıvıdır. Bu dönemde yine, hormonal değişimler sonucu, bağırsakların normal düzeyde çalışamamasından dolayı görülen kabızlık da şişkinlik hissi vererek kilo aldığınızı düşündürür.Adet dönemi biter bitmez bağırsakların normal hıza dönmesi sonucu kabızlık sona erer. Hormonların normal dengeye ulaşmasıyla birlikte vücutta biriken sıvı atılır, kilonuz normale döner.Ancak regl döneminden birkaç gün önce vücudunuzun ihtiyacı olan kaloriden fazlasını alırsanız kilo alma ihtimaliniz de yükselir. Neden bu dönemde aldatıcı kilo alınır? Kan şekerini koruyabilme amaçlı, kompleks karbonhidrat içeren besinlere ağırlık verilmeli (Kurubaklagiller, kepekli ürünler, bulgur vb. ) Magnezyum içeren besinler tercih edilmeli, gerekirse magnezyum takviyesi alınmalı (Brokoli, kabak, et, süt, balık, yumurta, kurubaklagiller, tam tahıllar, çikolata, badem iyi birer magnezyum kaynağıdır) Alınan tuz miktarına dikkat edilmeli, vücutta ödem varsa azaltılmalı. Tuz içerikli hazır gıdalardan ve salamura besinlerden uzak durulmalı Kabızlığı önleme ve tokluk hissini artırma amaçlı, posalı besinlere ağırlık verilmeli (özellikle sebze ve meyveler) Kesinlikle öğün atlamadan, azar azar ve sık sık yemeye özen gösterilmeli B6 vitamini içeren besinler diyette mutlaka yer almalı. (Brokoli, ıspanak, buğday embriyosu, domateste bulunur) Çay, kahve, alkol tüketimi sınırlandırılmalı Hormonal dengeyi korumada önemli olduğu, için mutlaka egzersiz yapılmalı Stresten uzak durmak için birtakım aktivitelere yönelinmeli (yoga gibi) O günlerde nasıl beslenmeliyiz? Adet dönemi öncesi kadınların çikolata ve diğer tatlı, şekerli yiyecekleri yemek istemesinin nedeni, östrojen hormonunun vücutta dolaşımının azalmasıdır. Östrojen kadınlar için "uyarıcı" bir hormondur. Vücuttaki seratonin, noradrenalin ve endorfin hormonlarının üretimini artırır. Östrojenin azalmasıyla kan şekerindeki düşme eğilimi artar, dolayısıyla iştah metabolizması uyarılır. Sürekli tatlı yeme ihtiyacı hissedilir. Özellikle bu dönemde az ve sık aralıklarla beslenmeye ve glisemik indeksi (kan şekerini uyarıcı etkisi) düşük besinleri tercih etmelisiniz. Regl döneminde neden tatlıya eğilim artar? haftanın besini Nargiller familyasından; Akdeniz bölgesinden Japonyaya kadar yabani olarak yetişen canlı kırmızı çiçekli, dört köşe dallı, hafifçe dikenli bir ağaççıktır. Yaprak kenarı ve sapı kırmızımtraktır. Çiçekleri parlak kırmızıdır. Meyvesi portakal büyüklüğünde, esmer kırmızı renkli, çok tohumludur. Yenen kısmı, tohumlarının etli ve bol usareli kısmıdır. Ağacın gövde, kök ve dal kabukları; nişasta, mannit, reçineli maddeler, asitler, tanen, punicin ve olkoloidler taşır. Nar kabuğundan yapılan ilaçlar tenya düşürmek için kullanılır.Nar, şifalı bitkiler literatüründe yer alır. Genellikle besleyici ve tedavi edici ilaç ve panzehir olarak ağız yoluyla çeşitli karışımlarla birlikte yenilir ve içilir, haricen de merhem olarak kullanır. Onun sadece meyvesi değil, çiçeği, çekirdekleri, suyu ve kabukları da çeşitli karışımlar halinde tıbbi olarak kullanılır. Narın vücudu ve kalbi kuvvetlendirme, ishali kesme, şerit düşürme, burun poliplerine faydalı olma gibi yararları bulunmaktadır. Ancak içerdiği bazı kimyevi maddeler yüzünden mide ve bağırsak hastalığı olanların, küçük çocukların ve hamilelerin fazla kullanmamaları tavsiye edilir. Tatlı nar midede çabuk çözüldüğü için hazmı kolaydır. Ancak zaman zaman midede şişkinlik ve gaz meydana getirdiği için ateşli hastalığı olanlara iyi gelmeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca tatlı nar mideyi kuvvetlendirir, boğaza ve akciğerlere faydalıdır, öksürüğe iyi gelir. Ekşi nar ise mide yanmalarına karşı faydalıdır, diğer narlardan daha fazla idrar söktürür, ishali ve kusmayı keser, karaciğer hararetini söndürür, kabızlığı giderir, kalp ve mide ağzındaki ağrılara iyi gelir. Suyu zarıyla birlikte çıkarılıp bal ile merhem kıvamına gelinceye kadar pişirilip diş etlerine sürüldüğünde diş eti tahrişine iyi gelir. Dolama / tırnak iltihabı ve cerahatli yaraların tedavisinde nar çekirdeğinin balla birlikte karıştırılarak merhem halinde tatbik edilmesi tavsiye edilir. Nar çiçeği de yaralar için kullanılır. Her derde deva NAR 1- Domates yiyerek kalbi koruyunUzmanlar kalbi koruyan likopen adlı maddenin, kalp sağlığı için çok önemli olduğunu belirterek, bu maddenin domates suyunda hayli fazla olduğuna dikkat çekiyor. 2- Folik asit zengini besinler depresyonu önlüyorBilim adamları ıspanak, fındık ve yumurta gibi folik asit açısından zengin besinlerin, depresyon riskini azalttığı görüşünde. 3- Egzersiz bağışıklık sistemini güçlendiriyorYaşam tarzı faktörleri, bağışıklık sistemini güçlendirmek ya da zayıflatmak yönünden etkili olabilir. Diyet, stres ve fiziksel aktivite bu faktörleri oluşturur. Yetersiz beslenme ve uygun besinlerin eksikliği immün sistemi zayıflatabilir. Kanser gibi bağışıklık sistemi hastalıklarında diyet ve stres kontrolünün yanı sıra egzersizin de tedavinin bir parçası olduğu bulunmuştur. 4- Kafein unutkanlığa neden olabilirİtalyada üniversite öğrencileri arasında yapılan yeni bir araştırma, kahvenin içerdiği kafeinin unutkanlığa sebep olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre denekler, çok iyi bildikleri bazı kelimeleri hatırlamakta zorluk çekiyorlar. Yani kafein unutkanlığın daha sık yaşanmasına yol açıyor. 5- Az kalori alanlar uzun süre yaşıyorABDdeki Kaliforniya Üniversitesinde fareler üzerinde yapılan araştırma, ileri yaşlarda da sağlıklı beslenerek ve az kalori alarak ömrün aylarca, hatta yıllarca uzatılabileceğini gösterdi. haftanın püf noktaları