15.03.2020 - 04:09 | Son Güncellenme:
SEYHAN AKINCI
Televizyonun üzerine örtülen dantel kadar hayatımızdan çıkmışken ellerinde koku sandıklarıyla sokaklarda “Kokucu geldii” diye nara atan satıcıları duysak garipsemeyeceğimiz kadar hayatımızda yeniden kolonya. Biz de tüm dünyanın baş etmeye çalıştığı koronavirüs ile mücadelede kullanımı tavsiye edilen kolonyanın hikayesine baktık bu vesileyle. 1882 yılında II. Abdülhamid döneminde Ahmet Faruki tarafından üretilen ilk yerel kolonyayla hayatımıza giren bu hoş kokunun tarihi 1600’lere kadar uzanıyor. Almanya’nın Köln şehrinde yaşayan temizlik işçisi Paolo de Feminis’in kötü kokulardan kurtulmak için çiçeklerden yola çıkarak geliştirdiği formül, şehrin adıyla dünyanın birçok yerine yayıldı. Kolonya anavatanında bile bizde olduğu kadar benimsenmedi desek abartmış olmayız. Öyle ki, ülkemizde hemen her bölgenin kendine özgü kolonyası bulunuyor. 50’ye yakın kolonya üreticisi bulunan İzmir’de “İzmir Geceleri”, “Gizli Çiçek” ve “Altın Damla”; Antalya’da “Turunç Çiçeği”, Isparta’da “Gül”, Amasya’da “Elma”, Rize’de “Çay”, Trabzon’da “Hamsi” ve “Fındık”; Düzce’de “Ceviz Yaprağı” yıllarca bayramların, misafir ağırlamaların, yolculukların vazgeçilmezi oldu. Bayramların şekerle birlikte muhteşem ikilisi olan kolonya, babaanne evlerinin vazgeçilmezi hâlâ. Adını saydığıımz kolonyaların birçoğu tarihe yenik düşse de Eyüp Sabri Tuncer, Selin, Boğaziçi gibi kolonya markaları geleneksel kokunun ayakta kalan örnekleri.
Koronavirüs nedeniyle önünde kuyruklar oluşan ve Twitter’da gündeme oturan Eyüp Sabri Tuncer’in hikayesi, Eyüp Sabri Tuncer’in savaş yıllarının ardından İnegöl’den ailesiyle birlikte Ankara’ya göç etmesiyle başlıyor. Ismarlama gömlekçilikle birlikte şapka, atkı, mendil, çorap, kösele, deri valiz, el çantası, şemsiye gibi tuhafiye ürünlerinin satış faaliyetlerini gerçekleştirdiği mağazasında bir ailenin ihtiyaç duyduğu ürünleri zengin bir yelpazede sunuyordu Eyüp Sabri Bey. Bir İstanbul seyahati sırasında bir esans satıcısından öğrendiği kolonya imalatı, kendisinin ve ailesinin yaşamını kökten değiştirdi. Eyüp Sabri Tuncer, bugün vegan ürünler dahil olmak üzere birçok kolonya çeşidi sunuyor.
Kolonya kelimesi, Almanya’nın Köln kentinden dünyaya yayıldığı için İngilizcede, “Köln” kelimesinin karşılığı olan “cologne” şeklindedir. Almanlar ise kolonyaya “Kölnisch wasser” adını verir. Türkçeye “kolonya” olarak geçmiştir.
Hayali kolonya müzesi açmak
Kolonyo koleksiyoneri olan ve aynı zamanda kolonya tarihi üzerine araştırmalar da yapan Ünal Çınar, uzun yıllardır dünyanın birçok yerinden kolonya şişeleri biriktiriyor. Koleksiyonundaki en eski kolonya 1891 tarihli. 1912 tarihli Osmanlı kolonyasının yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’nde 1930’da üretilmiş kolonya da Çınar’ın koleksiyonunda bulunan en eski tarihli şişeler arasında. Atatürk’ün kullandığı kolonyanın “Hassan” marka olduğunu belirten Ünal Çınar, bu markanın ve şişesinin de koleksiyonunda bulunduğunu söylüyor.
Koleksiyonunda toplam 2 bin 500 kolonya şişesi bulunan Ünal Çınar’ın hayali günün birinde bir kolonya müzesi açmak; “İzmir’de bir kolonya müzesi açmayı düşlüyorum. İstiyorum ki binbir emek ve zahmetle topladığım kolonya şişeleri, daha geniş kesimler tarafından görülsün. Anılar tazelensin.” Çınar, “Itriyat yapanlar kolonya da üretiyorlardı. Parfüm çıkınca kolonyaya ilgi azalsa da bizim ülke insanı olarak kolonya kültürümüz çok farklı ve özel ” diyor.
Ve denizden Müjde Ar çıkar
Bu güzel kokuların üreticileri arasında rekabet de eksik olmaz elbette. 1981 yılında Pereja Kolonyaları’na karşı dönemin sembol güzellerinden Müjde Ar’lı reklamlarıyla piyasaya giren Fuar Kolonyaları, iddiasını sürdüremese de reklam sayesinde hafızalardaki yerini aldı. Pereja Kolonyaları ise limon çiçeği kolonyası üretimine hâlâ devam ediyor. 1964’te İbrahim Göçer tarafından kurulan Ulusoy Kozmetik, ürettiği Bulvar Kolonyaları’yla en çok tercih edilenler arasında bulunuyor.
1895’ten günümüze...
Rebul Kolonyası, 1895’te Jean Cesar Reboul tarafından İstanbul Beyoğlu’da Grande Pharmacie Parisienne-Büyük Paris Eczanesi adıyla kurulan ve günümüzde Rebul Eczanesi adıyla Osmanlı’nın son dönemine tanıklık eden ve hâlâ kurulduğu yerde faaliyetini sürdüren tek eczanenin ürünü. Cumhuriyetin ilk eczacılarından Kemal Müderrisoğlu’nun 1920’de üniversitenin ikinci yılında staj yapmak için Rebul Eczanesi’ne başvurmasıyla başlayan hikaye, 1938 yılında Türk halkını lavanta kolonyasıyla tanıştırır. 1939’da Jean Cesar Reboul, ülkesine dönerken eczanesini Müderrisoğlu’na devreder. Rebul kolonyaları bir dönem Beyoğlu’nda dolaşan erkeklerin en çok tercih ettiği kokular arasına girer.
İzmir’in sembol kokusu
Kökleri 1900’lü yıllara uzanan Selin’in tarihçesi 1912’de Süleyman Ferit Eczacıbaşı tarafından İzmir’de Türkiye’nin ilk kolonyasının üretilmesiyle başlıyor. İzmir’in diplomalı ilk eczacılarından Süleyman Ferit Bey’in, Kemeraltı’daki tarihi Şifa Eczanesi’nde imal ettiği Altın Damlası Kolonyası, İzmir’in sembolü haline gelmiş; İzmir’i ziyarete gelen hemen herkesin dostlarına hediye olarak bir şişe Altın Damlası Kolonyası alması bir âdet olmuş. Marka her yıl İzmir’in kurtuluşu olan 9 Eylül’de bütün ürünlerde büyük indirimler yaparak bir gelenek başlatmış. Şu anda markanın lavanta, hanımeli, incir, bahçe gülü, ardıç ve sığla gibi kolonyaları mevcut.
60 yılı devirdi
Hafif ve rahlatıcı kokusuyla Kartepe’de üretilen Boğaziçi Kolonyaları, 60 yılı aşkın süredir Türk misafirperverliğinin bir parçası haline gelmiş durumda. Her geçen gün yenilenen üretim teknolojisi ve donanımlı uzman kadrosuyla ürünler sunan Boğaziçi Kolonyaları limonlu kolonyanın ilk akla gelen örneklerinden. Düğünden cenazeye, hasta ziyaretinden bayram tebriğine hayatımızın pek çok alanında kullandığımız bu “sihirli” kokunun bir örneği de Tariş Kolonyası. 1972 yılından bu yana üretilen Tariş Kolonyaları limon kolonyasının yanı sıra incir, yeşil çay, tütün, lavanta, mandalina ve zeytin çiçeği çeşitleri de var.