16.01.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya - İstanbul’da yaşamak birçoğumuz için belli semtler arasında bir trafikten ibaret. Şehrin kültürel, tarihi dokusuyla temas etmeyi, ayak basmadığımız bir semtin sokaklarında kaybolmayı ya da şehrin yeni manzaralarıyla tanışmayı çoğunlukla ve fark etmeden günlük rutinlere feda ediyoruz. Oysa İstanbul, tüm zenginliğiyle her an keşfedilmeye hazır ve nazır. Üstelik havaların iyiden iyiye soğuduğu bugünlerde şehri keşfe çıkmanın en güzel yolunu da sunuyor. Nasıl mı? Şehrin 10 noktasında, yalnızca İstanbul odaklı yayınlarıyla değil, farklı güzergahlarda yarattığı kitap-kafe konseptli buluşma ortamlarıyla hizmet veren İstanbul Kitapçılarıyla.
Bunlardan biri ve belki en güzeli olan Kadıköy’deki Eminönü-Karaköy vapur iskelesi şubesinde İBB Kültür AŞ Genel Müdürü Murat Abbas’la buluşuyoruz. Haydarpaşa manzaralı devasa terasında yaz aylarında mini konserlere ev sahipliği yapan, imza günlerinden atölye ve söyleşilere pek çok ücretsiz etkinlikte İstanbulluları buluşturan bu kitap kafe, kuşkusuz bir kitap kafenin ötesinde işlev görüyor. “Biz kitapçı 3.0 diyoruz. İstanbul Kitapçısı şubelerini, kitap okunan ya da kahve içilen mekanlar olmanın ötesinde yaşayan alanlar haline getirmeye çalışıyoruz. Buna tek bir isim verilir mi bilmiyorum ama yurtdışı örneklerinde de bu tür hibrit yapıların hemen her yere yerleştiğini görüyoruz” diyor Abbas: “Etkinlik çeşitliliğimiz daha da artacak. Bu yıl sonuna kadar kitapçı ve kitap-kafe sayımızı 28’e çıkarmayı planlıyoruz. Yeni şubelerde de bu tür etkinlikler sürecek.”
Karaköy vapurunu beklerken şimdiden zengin bir külliyatı oluşan İstanbul odaklı Kültür AŞ yayınlarını inceliyoruz. Abbas’ın seçtiği kitap, sıkı bir plak ve kitap koleksiyoneri olmanın yanında gastronomiye düşkünlüğünü ele veriyor: “Geçmişten Günümüze İstanbul Lezzetleri”. Abbas, “Yüzyıllar boyu farklı kültüre ev sahipliği yapan İstanbulumuzun mutfağı nasıl şekillendi, hangi unsurlardan etkilendi gibi soruları merak eden herkesin edinmesi gereken iştah artırıcı bir kitap” diyor. Benim gözümse şehrin sembolü vapurları konu alan “Vapurlarıyla İstanbul”a kayıyor. Yıllar içinde vapurlarla birlikte şehrin de nasıl dönüşüme uğradığını anlatan kitap Şehir Hatları’nın 170. yıldönümünde yayınlanmıştı.
Öncelik periferi
Karaköy’e geçtiğimizde ise bu kez daha küçük bir kitap kafe karşılıyor bizi. Terasta, neredeyse elinizi uzatsanız vapurlara dokunacak kadar yakınsınız. İçeride, kitapların yanı sıra İstanbul temalı tasarım ürünler de var. “Karaköy, Eminönü ve Tünel şubelerimiz turist kitapseverlerin özellikle rağbet gösterdiği noktalar” diyor Abbas, “Tabii profil farklılaşabiliyor ama başta gezi ve tarih olmak üzere İstanbul odaklı yayınlara ilgileri yoğun” diye anlatıyor. İstanbul Kitapçısı için planlarından biri de, bazı şubelerin bulunduğu semtin özelliklerine göre ihtisaslaşması ya da belli bir türün adresi konumuna gelmesi: “Daha da önemlisi, bundan sonrası için önceliğimiz şehrin periferisinde kitapçı varlığını çoğaltmak. Buna Bağcılar’la başladık. Sırada Büyükçekmece, Küçükçekmece, Sultanbeyli var.” Rotamızı bir başka İstanbul Kitapçısı’na çevirmek üzere Fatih’teki Şerefiye Sarnıcı’nın yolunu tutuyoruz. İstanbul’un en eski su yapılarından biri olan tarihi sarnıcın mistik atmosferinde, 10 dakikalık özel bir mapping şovu da deneyimleme fırsatı buluyoruz. Mekanın tarihinin tavan ve sütunlara yansıtıldığı gösteri, her saat başı 10 dakikalık seanslar şeklinde gerçekleşiyor. Sarnıcın üst katındaki İstanbul Kitapçısı ise mini bir kitap-kafe olarak hizmet veriyor. Abbas’ın burada uzandığı kitap, bu kez bizi şehrin bir başka noktasına ışınlıyor: Harbiye’deki Kenter Tiyatrosu’nun ve tabii Kent Oyuncuları’nın hikayesini Deniz Yüce Başarır’ın kaleminden aktaran “Perde Kapanmasa Görecektiniz”. Kitap sayfalarında ya da sokaklarında, İstanbul’da göreceğimiz daha çok şey var!