PazarKim bu Telman İsmailov?

Kim bu Telman İsmailov?

31.05.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Tüm dünya basını şatafatlı açılışı, ünlü konukları, içeri alınanları ve alınmayanlarıyla Antalya’daki Mardan Palace’ı konuştu. Ve aynı soruyu sordu:

Kim bu Telman İsmailov

Geçen hafta pek çok haber ajansı Avrupa’nın en görkemli oteli olarak anılan Antalya’daki Mardan Palace’ın açılışındaki şatafatı yazdı. Sharon Stone, Richard Gere, Tom Jones, Monica Bellucci, Seal, Mariah Carey, Sharon Stone ve daha pek çok “sosyelit” ve ünlü Antalya’ya geldi, tanıtımına katkıda bulundukları oteli övdü.
Töreni izleyen İngiliz Daily Mail muhabiri, içinde gondolla ancak yarım saatte dolaşılabilen dev havuzu, havuzun ortasındaki 2 bin 400 balıklı (köpekbalıkları dahil) akvaryumu, sahildeki kişiye özel kumsallar için Mısır’dan getirtilen 9000 ton kumu, otelin spasında serinletme amacıyla yerlere serili gerçek karları,  kendini bu açılışa davet ettirmek için yetkililere ne kadar yalvardığını anlatıyordu yazısında; ama bunların hiçbirinin, İsmailov’un konuşması kadar etkileyici olmadığını da ekliyordu, memleketine özgü meşhur ironiyle.
Bu “etkileyici” konuşma toplam iki cümleden oluşuyor. Buraya gelmeleri için ünlü konuklara ne kadar ödediğini soran ve cevap için ısrar eden gazeteciye -uzun süren ve uzadıkça tedirgin edici olan bir sessizliğin ardından- şöyle diyor İsmailov: “Onlar benim dostum. Rica ettim geldiler.” İngiliz ironisine, Alman kesinliğine karşı Azeri mizahı diyelim...
İşin aslı şu; o geceden etkilenen de, burun kıvıran da, kıskanan da, eleştiren de merak ediyor: 3 milyar dolarlık servete sahip, 7 milyar cirolu, içinde 31 şirket bulunan dev bir yapının başındaki insanı kim? 

Babasının adına hem otel hem sinagog yaptırdı
Telman İsmailov 1956 yılında Yahudi bir ailenin 12 çocuğundan biri olarak Bakü’de doğdu. Annesi ev kadını, babası tekstilciydi. 1973-1976 arasında Azerbaycan Halk Ekonomi Enstitüsü’nü bitirdi. Askerliğini tamamladıktan sonra Moskova’daki Plehanov Akademisi’nde de eğitim gördü. Buradaki ilk senesinde ticarete atıldı. Atıldığı günden beri de mafyayla mücadele ettiğini söylüyor ama bunu neyle nasıl yaptığı pek bilinmiyor.  “Kazandığım her ruble için 3 ruble de mafyaya verdim” diyerek herhalde ipucunu veriyor.
İsmailov 80’li yıllarda Moskova’ya taşındı. Ticaret Bakanlığı’nda ekonomist olarak çalışmaya başladı. Perestroika yıllarını burada geçirdi. 1988’de “Ticari Hayır Firması” diyebileceğimiz adındaki ilk şirketini kurdu. Farklı alanlarda yatırımları olan pek çok şirket onu izledi ama İsmailov esas olarak turizm, otelcilik, restorancılık gibi hizmet sektöründe yoğunlaştı ve tanındı.
1989’da AST Şirketler Grubunun kurulmasıyla (Çocukların Alik ve Sarkhan ve kendi adı Telman) yatırım alanı genişledi.  Emlak işine girdi. Moskova’da 50’den fazla mağaza ve hayli değerli bir pazar (Çerkizov) alanı satın aldı.
İsmailov, “Dağ Yahudileri” olarak da anılan Kafkas Yahudileri cemaatine mensup. Bölgedeki Yahudi lobisinin önde gelen isimlerinden biri. Avrasya Yahudileri Konferansı’nın da başkan yardımcılığı görevini yürütüyor. Rus parlamenter Yevda Abramov’un söylediğine göre İsrail’de babası adına bir sinagog yaptırdı. Otele de adını veren babası Mardan İsmailov 2001’de, Telman İsmailov’un torunu Telman Jr.’ın doğduğu yıl öldü.
Bugün AST, yılda 7 milyar dolar ciro yapan bir şirket ve yatırımlarının çoğunun sanıldığının aksine Azerbaycan’da değil Moskova civarında ve Türkiye’de olduğu söyleniyor.  Artık tekstil, değerli taşlar, matbaacılık, inşaat gibi çok farklı alanlarda faaliyet gösteriyor. Hisselerinin bir bölümü önümüzdeki aylarda Londra’da satışa çıkarılacak. 

“Kâr etmediğim tek yer”
Antalya’daki Mardan Palace yanında Türkiye’de beş oteli daha var İsmailov ailesinin (Geçen hafta Türk vatandaşı olmak için başvurduğunu da açıkladı). Bulgaristan, Hırvatistan ve Karadağ’da Mardan Palace benzeri oteller inşa etmeyi planlıyorlar.
Batılı gazetecilerin “Dünya krizdeyken, tutumlu olma trendi ünlülere bile sade bir hayat yaşatırken bu kadar lüks otelde kim kalacak?” sorusuyla ortaya koyduğu tavra hiç katılmıyor.  Rus basınında çıkan yorumlarda zengin Rusların da ortam ne olursa olsun Türkiye’yi tercih etmediğini, oteldeki konfor ve lüksün de durumu değiştirmeyeceği belirtiliyor. Ama birileri buraya gelmeli. Çünkü neticede burası 1,4 milyar dolara mal olan, geceliği 25 milyar TL’lik odalara sahip, yapımında 23 bin metrekare İtalyan mermeri, 500 bin kristal ve neredeyse her yerde altın kullanılan, içinde 17 bar ve 11 restoran bulunan bir tesis.
İsmailov her ne kadar doğum gününde Jennifer Lopez’e 15 dakikası 2 milyon dolara şarkı söyletmeyi seviyorsa da basit zevkleri de var.  En sevdiği yerlerden biri 1990’ların ortalarında satın aldığı ve 30 milyon dolar masraf ederek restore ettirdiği restoranı Praga. Satıp satmayacağı sorulduğunda “Orası benim geçmişimin bir parçası” diyor Vedomosti gazetesine verdiği röportajda. “Akşam kapısından içeri girdiğimde arkadaşlarımı, uzun elbiseli kadınları görmek değişilmez bir mutluluk. Çok özel bir atmosferi var. Ve Praga aslında bana kâr getirmeyen tek yer.” 


Her dönemde Moskova’nın en ihtişamlı lokantası olan  Praga’nın da sahibi İsmailov
Moskova’nın en eski ve tarihi restoranlarından Praga’nın geçmişi 1870’lere uzanıyor. Ancak restoran bugün de kültürel önemini ve yüksek standartlarını korumayı başarıyor. Mekan 1917’deki Devrim’den sonra dahi önemini korumuş. İnsanlar komünist rejim altında bile buraya aynı ilgiyi göstermiş.
O günden bugüne hâlâ burada yemek yemek, şehirde yaşayan elitler arasında önemli bir statü göstergesi. Mermer merdivenler, Yunan heykelleri, dev avizeler ve aynalar mekanı görkemli kılıyor. Mekanda her kat farklı karakterlerde döşenmiş, Brezilya, Avrupa gibi farklı mutfaklardan örnekler sunan salonlar var. Praga hem atmosfer hem mutfak hem de servis bakımından Moskova’nın
en ihtişamlı restoranı olmaya devam ediyor.