06.12.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
ELİF İPEK TÜRER - ipek.turer@milliyet.com.tr
Bana “Çocuk oyuncular içinde en çok kimi beğeniyorsun?” deseniz, hiç düşünmeden Ata Berk Mutlu derim. 42. Altın Kelebek Ödülleri’nde En İyi Çocuk Oyuncu Ödülü’nü alan Ata Berk, törendeki ağlamasıyla haftaya damgasını vurdu. Ata Berk’i birçoğunuz “Poyraz Karayel”den, bazılarınız “Karadayı”dan tanıyor olsa da ben onu “Cuma’ya Kalsa” dizisinde keşfettiğimde 4 yaşındaydı. Ata Berk gerçekten çok özel bir çocuk. Sorularıma verdiği cevaplardan bunu anlayacaksınız zaten. Küçük yaşta gelen şöhrete rağmen
o çocuk ruhunu ve saflığını hiç kaybetmemiş. Bunda ailesinin etkisini de göz ardı edemem. Biz de o ruhu kaybetmeyelim dedik ve
11 yaşındaki Ata Berk’le Avrupa’nın en büyük kapalı eğlence alanı Moi Park’ta buluştuk.
-Zaten konuşulan bir çocuktun ama ödül törenindeki o doğal halinle bir anda gündeme oturdun. Herkesi ağlattın... Ne oldu orada?
O anda çok heyecanlıydım, kim kazanacak diye bekliyordum. Annemle babamı arayıp söylemişler ama onlar heyecanı kaçmasın diye bana söylememiş. Çok mutlu oldum.
-Şimdi ödülün nerede duruyor?
Evde odamda duruyor.
-Sen farkında mısın gerçekten çok güzel rol yaptığının? İzliyor musun kendini?
İzliyorum ama hiçbir zaman kendim için iyi oynuyorum diye düşünmüyorum. Ne kadar iyi oynadığını düşünürsen o kadar kötü oynarsın diye biliyorum, herkes öyle diyor bana.
“Etkilendiğim sahne pek yok”
-Biz en çok neyi merak ediyoruz biliyor musun? Üzücü sahnelerde nasıl ağladığını...
Oyuncu koçumla birbirimize odaklıyoruz gözlerimizi uzun süre... Bir de esneme taktiği var. Esnediğinde insanın gözleri dolar ya, işte öyle gözleri doldurup ışığa ya da birine odakladığında ağlama hissi geliyor.
-Hiç etkilendiğin sahneler oluyor mu?
Etkilendiğim pek fazla sahne olmuyor doğrusu. Ama “Poyraz Karayel”de bir sahne vardı, dedemden kaçıp odama kilitliyordum kendimi, dedem de beni azarlıyordu. Orada biraz etkilenmiştim. Onun dışında hep okuduğum kitaplardan etkilendim.
“Küçük Prens öldüğünde haftalarca ağladım”
-Nasıl etkilendin mesela?
Hani “Küçük Prens”in sonunda Küçük Prens ölüyor ya, ben ilk başta okuduğumda onu çok sevmiştim, o yüzden öldü diye çok üzülmüştüm, haftalarca ağlamıştım. “Şeker Portakalı”nda da Zeze sokak şarkıcısından bir şarkı duyup söylüyordu, babası da kemerle dövüyordu onu, orada da çok üzülmüştüm.
-Çok kitap okuyor musun?
O kadar da okumuyorum. Toplamda 150 kitap falan okumuşumdur. En son “Nutuk”u bitirdim. Şimdi de “Tanrılar Geçidi” diye bir kitaba başlayacağım.
“Cem abi çok komik”
-Çok şanslısın aslında, herkesin birlikte oynamak istediği insanlarla çalıştın hep. Çetin Tekindor, Kenan İmirzalıoğlu, İlker Kaleli, Mustafa Alabora, Haluk Bilginer, Cem Yılmaz...
Ne öğrendin onlardan?
Hepsinden çaycısından yönetmenine kadar herkese saygılı olmayı öğrendim. İnsanlara iyi davranmayı öğrendim. Güzel oynamayı öğrendim.
-Senden onlar hakkında bir cümle söylemeni istesem...
Kenan abi çok iyi biri, çok iyi bir oyuncu, aynı zamanda herkese çok saygılı biri. Cem abi çok komik, esprili, o da çok iyi biri. Mustafa Alabora da çok saygılı, aynı zamanda çok iyi bir aşçı. Sette sucuklu yumurta, sucuklu tost yapıyordu. İlker abi de çok iyi, çok saygılı.
“Annemin gözlerini iyileştirmek için göz doktoru olmak istiyorum”
-Bir de kardeşin var; Can. Nasıl, aranız iyi mi?
İyi anlaşıyoruz. Seviyor beni, ben de onu seviyorum ama o sevgisini göstermeyi pek bilmiyor. Saçımı çekiyor, yaramazlık yapıyor. Öyle yaptığında uyarıyorum, “Abicim yapma. Burada oyuncakların var, onlarla oyna” diyorum.
-Oyunculuk dışında neler yapmaktan hoşlanıyorsun?
Futbol oynamayı seviyorum. Yüzme kursuna gidiyorum.
-Büyüyünce ne olacaksın?
Ben küçükken annem bir gün eve gözlükle geldi. Ben de “Bu ne? Neden takıyorsun?” dedim. O da “Gözlerim bozulmuş, bunları takmam gerekiyormuş” dedi. İşte ben de o günden beri annemin gözlerini iyileştirebilmek için göz doktoru olmak istiyorum.
-Oyunculuğa devam etmeyi düşünüyor musun?
Şu anki gibi devam ederse düşünüyorum. Yani herkesin sevdiği biri olursam.
“Acaba ben de öyle miyim?”
Erhan Mutlu (babası):İlker beyle aralarında çok başka bir bağ var. Hatta samimiyetle söylüyorum, bazen eşime soruyorum “Ben Ata Berk’le yeteri kadar ilgileniyor muyum?” diye. Çünkü İlker beyin sette Ataberk’le ilişkisini gözlemlediğimde soru işareti oluyor kafamda, “Acaba ben de böyle bir baba mıyım?” diye. İlk tanıştıkları günden beri çok başkalar. O gecede o gözlerinin dolması... Hadi ben tamam ama İlker beyin Ata Berk’i böyle sahiplenmesi çok başka.