PazarKadın sporcuların önlenemez yükselişi

Kadın sporcuların önlenemez yükselişi

29.05.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:

Geçtiğimiz hafta farklı branşlarda elde edilen galibiyet yağmurunda büyük paya sahip kadın sporcular, zirveye uzanan başarılarının sırrını anlatıyor

Kadın sporcuların önlenemez yükselişi

Özlem Ülkü - Ceyda Ulukaya / Türkiye son yıllarda sporda imza attığı uluslararası başarılarla konuşuluyor. Geçtiğimiz hafta, önce kadın boksörler, ardından Anadolu Efes Erkek Basketbol Takımı ve milli tekvandocularla başlayan madalya ve kupa yağmuru, Vakıfbank Kadın Voleybol Takımı’nın CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuyla taçlandı. Sıkı disiplin ve aralıksız antrenmanın eksik olmadığı spor alanında elde edilen bu tarihi başarılarda, kadın sporcuların payı ise oldukça büyük. 

Haberin Devamı

Boksta 5, tekvandoda 3 altın madalyanın yanı sıra kulüp olarak Avrupa şampiyonluğu sevinci yaşatan kadın sporcular, bu alandaki önyargıları yıkıyor, sporu daha eşitlikçi bir sahaya dönüştürüyor ve gelecek nesillere ilham veriyor. Geçen hafta farklı branşları temsilen zirveye çıkan kadın sporculara, galibiyetlerin yaşattığı heyecanı, sahadaki kadın mücadelesini, başarılarının sırrını ve bundan sonraki hedeflerini sorduk. 

“Başarı fotoğrafın arkasındaki hikayede”

Sezon başında, yönetimimiz ve koçumuz Guidetti, bize güvenerek, potansiyelimize inanarak 5 kupa hedefi koydu. Bu hedef doğrultusunda, kulübümüzün ilk dakikadan itibaren bu hedefe inanması, taraftarlarımızın her maç, geri düştüğümüz anlarda dahi desteklemesi, takım olarak birbirimizi iyi tanımamız ve tamamlamamız, bize sırasıyla kupaları getirdi. Bence hepimiz maçtan önce, maçın zor olacağını biliyorduk; ama şampiyon olacağımıza da aynı ölçüde sonuna kadar inanıyorduk.  

Haberin Devamı

Kadın sporcuların önlenemez yükselişi

Zehra Güneş, beşinci kez Avrupa Şampiyonu olan Vakıfbank Kadın Voleybol Takım’nda.

Şampiyon olduğumuz gün salona adım atarken, ülkemizi gururlandırma amacıyla oradaydık. Cuma akşamı kadın boksörlerimizden gelen şampiyonluğu ve cumartesi Anadolu Efes’in Avrupa şampiyonluğu haberlerinden sonra pazar günü sıra bizde diye düşünüyorduk. Ülke sporu için çok güzel bir hafta oldu. Ülkemize bu başarılar, bu zaferler çok yakışıyor. VakıfBank olarak, bunun bir parçası olduğumuz için çok mutluyuz.  

VakıfBank Spor Kulübü olarak bizi en özel kılan şeylerin başında başarıyı sürdürülebilir kılma anlayışı geliyor. Biz, sezonluk hedefler ve başarılar peşinde olan bir kulüp değiliz. Altyapıdan A takıma, yönetim kademesinden teknik ekibe kadar tüm yapılanmamız başarının sürekliliği üzerine kurulu. Sahada birçok değişken nedeniyle bazen istediğiniz sonucu alamayabilirsiniz ancak sezona başlarken tüm kulvarlarda zafere ulaşabilecek yapılanmayı sağlamış oluyoruz. Tüm kulüp ve takım arkadaşlarım buna yürekten inanıyor. Daha sonra bu hedefi gerçeğe dökebilmek için mücadele etmeye başlıyoruz.  

Haberin Devamı

Bireysel olarak baktığımda ise başarının en önemli bileşenleri takım oyuncusu olabilmek, inanmak ve çok çalışmak diyebilirim. Ben 22 yaşındayım, 10 yıldır voleybol oynuyorum, kariyerimden, takım ve bireysel başarılardan mutluluk duyuyorum. Ancak bu başarılarla yaşamıyorum veya yetinmiyorum; geleceğim için kendi adıma hem sportif hem zihinsel hem de sosyal anlamda yatırım yapmaya çalışıyorum. Kendimi iyi tanımam ve eksikliklerimi iyi analiz etmem gerektiğini biliyorum. Bunun için profesyonel destek almaktan da kaçınmıyorum. Bence başarı bir yolculuk; nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama şöyle deneyeceğim: Benim için başarı, kupayı kaldırdığımız o fotoğrafın arkasındaki hikaye, emek, organizasyondur. Anlık bir mutluluktan daha fazlası... 

Bundan sonra da kendi potansiyelimi zorlamaya devam edeceğim. Her anlamda daha donanımlı bir Zehra olmak için, hem sportif hem de sosyal anlamda kendime inanmaya ve bu yönde yatırım yapmaya devam edeceğim. VakıfBank’ta doğdum, büyüyorum, şu an için  bir yurtdışı planım olmadığını söyleyebilirim.  

Haberin Devamı

Dileğim kadın-erkek fark etmeden ülkemizi temsil ettiğimiz her dalda başarı yakalamamiz. Biz sporcular ön plana çıkıyor olsak da, arka planda çok büyük bir ekip çalışması var. Kadın sporcularla ilgili ise şunu ekleyebilirim, başarı bize çok yakışıyor ve inatla kimseye kulak asmadan başarmaya devam. 

“Efsane olarak anılmak istiyorum”

Milli takım olarak çok başarılı bir turnuva geçirdik. Tribünlerden gelen sesler, ringe çıkmadan adrenalin seviyemizi yükseltiyordu. Ringde ise adeta ayaklarım havada gibiydi. Boks yaparken ringde dans ettim. 8 ay boyunca bu turnuva için çok emek harcadım, kendime güvenim yüksekti. Ama bunun yanında istedim ki bizi izleyenler, salona gelenler, ekran başındakiler zevkli bir spor şöleni izlesin. Çok mutluyum çok gururluyum. 

Daha önce Rus seyircisi önünde Rusya’da Dünya Şampiyonu oldum. Bu kez Türk seyircisi önünde bir Türk sporcu olarak Dünya Şampiyonu oldum. Seyirci bu turnuvanın başrollerinden biri kesinlikle. Onların varlığı ile bu madalya çok daha anlamlı oldu. 

Haberin Devamı

Çocukluğumdan bu yana aldığım eğitim ve terbiye hayata ve spor kariyerime odaklanırken çok yardımcı oluyor. Bir hedefe kilitlendiğim zaman vazgeçirmeniz çok zordur. Olimpiyatta yarıştığım kilodan 4 kilo daha aşağıdayım. Bunun bir boksör için ne kadar zor olduğunu sporseverler bilirler. Kafaya koyduysam, çevremdeki profesyoneller bana ne yapmam gerektiğini söylüyorsa harfiyen uyarım. Tıpkı Cahit Hocamı her antrenman ve maç dinlediğim gibi. İşi ehline bırakmayı ve kendi işimi yapmayı başardığımı düşünüyorum. 

Maçlara çıkmadan önce genelde sakinleşmeyi, biraz daha sessiz zaman geçirmeyi tercih ederim. Tüm hocalarım ve takım arkadaşlarım da bunu bilir ve sağ olsunlar saygı gösterirler. Ringde esen fırtınayı biraz huzur ve sessizlik hazırlar yani. 

Kazandığım başarılarla yetinmeyen biriyim. Hep neden daha fazlası olmasın ki diye düşünürüm. Önümüzdeki en büyük hedef Paris 2024 Olimpiyatları. Yine altın madalya kazanmak için çok çalışacağım. 

Vasyl Lomachenko’yu çok izlerdim, beni etkileyen isimlerden biridir. Şu anda da özellikle profesyonel boks dünyasından izlediğim isimler var. Bu sadece fiziksel anlamda işime yaramıyor, zihinsel anlamda da kendime çok şey katıyorum gözlem yaparak. 

Yola çıkış amacım, başarılı sporcu denildiğinde adımın anılmasıydı. Doğru bir yönde gittiğim için çok mutluyum ve karşıma çıkan tüm iyi insanlar için tüm güzel fırsatlar için, Allah’ın bana verdiği bu azim ve karakter için çok şükrediyorum. Bir gün sporu bıraktığımda efsane olarak anılmak istiyorum. Umarım o sıfata layık olurum. 

Spora başlayan kadınlara ‘Yapamazsın, başaramazsın, senden olmaz, başka şeyler yap’ gibi şeyler söyleyenler çok olacaktır. Birincisi her şeyden önce kendinize inanın, ikincisi artık herkes her şeyi görüyor. Gazetelerden, sosyal medyadan, televizyondan… Yüzlerce Türk kadınının neler başardığını herkes görüyor. Size yapamazsın diyenlere cevap vermenize bile gerek yok. Yanıldıklarını çok iyi biliyorsunuz. Onlar da biliyor. 

Başarılı kadın sporcularla oluşan dalga çok büyük. Bu dalga tüm ülkenin boyunu aşacak ve daha çok çocuğu etkisi altına alacak. Bugünün etkisini gelecekte göreceğiz. Bu başarılar ailelere ve gençlere harika teşvik oluyor. Bizlerin başarılarını görüp, ben daha iyisini yapacağım diye hayaller kuran çocuklar var. O kadar hoşuma gidiyor ki. Kendi turnuvamızın bitişinden sonra sosyal medyadan basketbol, voleybol, tekvando haberlerini devamlı takip ettim. Arkadaşlarımla gurur duydum. Türk kadını dünyaya haykırıyor, en iyisi biziz diye demiştim. Bu devamlı perçinlenmiş oldu. 

“Beni yargılayanlar şimdi imrenerek bakıyor”

n Avrupa şampiyonası ülkemiz için çok önemli bir müsabaka; buraya hazır olmak adına üç turnuvaya katıldım ve hepsinde de şampiyon oldum. Performansımı en yüksek noktaya taşımak zorundaydım, bunu da ailemin, hocamın ve nişanlımın desteğiyle başardım. Bu yüzden hazır olduğumu hissederek katıldığım ve beklediğim bir şampiyonluk oldu.  

Kadın sporcuların önlenemez yükselişi

Avrupa Tekvando Şampiyonası’nda 49 kiloda mücadele eden Merve Dinçel altın madalyanın sahibi oldu.

19 Mayıs gibi özel bir günde tüm Avrupa’ya İstiklal Marşımızı dinletmek, tüylerimi diken diken eden bir duygu. Kürsüye adım attığınızda birçok hissi birden yaşıyorsunuz. Gurur, mutluluk, başarmışlık hissi... Turnuvadan önce yaşadığım zorlukların hepsi marşımız okunurken gözlerimin önünden geçti, bitti bir film şeridi gibi.  

Hocam bana hep, ‘İnanmış bir insanı kimse yenemez aslanım biz sana inanıyoruz sen de kendine inan’ der; sevip güvendiğiniz insanlar size ne derse içinizde bir yerde kalıyor. Benim başarımın sırrı inanmak, başarabileceğime şampiyon olabileceğime inanmak.  

Servet Tazegül benim rol modelim. Servet Abi Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu, böyle bir insanı nasıl örnek almazsınız. Ben de kendimden bahsedilirken öyle olana kadar duracağımı hiç sanmıyorum.  

Ben biraz soğuk bir insanım; maçlardan önce kimseyle konuşmam; kulaklığım, hocam ve nişanlım benim harika üçlüm. Çok fazla müzik dinlerim, kazandığım andaki sevincimi düşünürüm.  

Kız çocuklarının kendi ayaklarının üzerinde durması gerektiğine inanıyorum. Dışarıdan bakıldığında yargılanabiliyoruz kız olduğumuz için ama beni yargılayan herkes şu an başarıma imrenerek bakıyor, bunu biliyorum. Kız çocuklarına naçizane tavsiyem yüreğinize koyduğunuz hedef aklınıza da yatıyorsa o yolu gözünüz kapalı yürüyün. Unutmayın ki biz Türküz ve bir Türk hele ki bir Türk kadını dünyaya bedeldir.   

Yaptığınız sporun en güzel yanı ne diye sorsalar kazandıktan sonra kürsüde veya madalya töreni sırasında okutulan İstiklal marşını dinlemek derim. Sadece siz değilsiniz kazanan, Türkiye kazandı. Bir kadın olarak madalya alan sporcu kadınlarımızla da gurur duyuyorum; sanki ben yarışıyorum videoları izlerken hissettiğim duygu gurur oluyor mutluluk oluyor çünkü onların kazanması Türkiye’nin kazanması. Buse Naz Çakıroğlu ve Busenaz Sürmeneli’nin şampiyonluk maçlarına denk geldim; mükemmel bir his. Sevinç çığlıkları, spikerin anlatım tarzı tüylerimi diken diken etti. Türk kadının gücünü gösteren bizimle birlikte emek veren her kadını canı gönülden tebrik ediyorum.  

İyi ki çocuk yaşta tekvandoya başladım. Özellikle kız çocuğu olarak kendimi çok şanslı görüyorum. Yaşadığımız bu devirde kız çocuklarının kendilerini korumayı bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sporun en büyük katkısı bana kattığı özgüven, kendi ayaklarımın üstünde durabilmem.  

Nişanlım Ferhat Can Kavurat’la yapmayı en çok sevdiğim şey antrenman ama nefret ettiğim şey de antrenman. O, ben mükemmel olayım istiyor, baş başa antrenman yaptığımız da iki saatlik idman üç saate uzuyor çünkü bir saat Ferhat’ın düzeltmesiyle geçiyor. En keyifli yanları yaşadığım her şeyde yanımda olması, bir maçta sıkıştığımda bir derdim olduğunda bir adım ötemde Ferhat’ın olduğunu bilmek.