30.09.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Pelin Çinipelin.cini@milliyet.com.tr
Beluga haziran ayında açıldı. Burada klasik mezeler yok. Yani beyaz peynir, kavun, haydari, patlıcan salatası, kalamar ve paçangadan oluşan tanıdık bir menüye sahip değiller. Onun yerine kuşkonmazlı somon sarma, otlu levrek sarması, balık pastırma ve levrek külbastı gibi değişik lezzetler var. Menüdeki toplam meze sayısı 45’e yakın.
Beluga ismini dünyanın en ünlü siyah havyarından alıyor. O nedenle dışarıdan bakıp da “Burası cep yakıyordur” diyenlerin sayısı epey fazla. Mekanın sahibi Murat Dağseven bu konuda: “Beluga havyar ve votka markası. İkisi de kendi kategorilerinde en pahalı olanlar. Bir müşteri arayıp ‘İki kişi 500 TL’ye çıkar mıyız?’ demişti. Bu algıyı kırmak istiyoruz zira burada içki dâhil kişi başı ortalama 90 TL’ye doymak mümkün” diyor.
Şef mutfakta balıklarla ‘oynuyor’
Beluga’nın mutfağındaki isim Angel Balıkçıları’nın kurucularından Hamit Ay. Ay, balığın hep aynı şekillerde servis edildiğinden ve bundan sıkıldığından bahsediyor: “Mutfağa girerim ve o gün hangi malzemeler varsa onlarla oynamaya başlarım. İllâ bir tarife sadık kalmam gerekmiyor. Kafadan atarak yeni şeyler icat ediyorum. Yemeklerimi de ilk kendim tadarım. Gurme değilim ama gurmeye yakın bir damak tadım var.”
Beluga’nın dikkat çeken özelliklerinden biri de şaşaalı dekorasyonu. Üç katlı bir binada yer alan, 250 kişilik mekanın dış görünümüyle iç görünümü epey farklı. Kapıdan içeri girdiğinizde kendinizi bir balo salonunda ya da çok şık bir evde hissediyorsunuz. Kadife koltuklar, taşlı lambalar, varaklı, elektrik düğmeleri ve içinde bir oturma grubu dâhi bulunan tuvaletleri ile enteresan bir mekan burası. Masalar da diğer balık restoranlarına göre epey büyük. Büyük olmasının nedeni belli, tabaklar birbirine değmesin, sıkışıklık yaşanmasın. Mimar Burcu Karakuş’un imzasını taşıyan dekorasyona mekanın sahipleri Murat Dağveren ve Nancy İpekoğlu da katkıda bulunmuşlar. İpekoğlu “Amacımız insanlar evlerinde hissetirmekti.
Üst katta çocuklar için bir oyun odamız var. Çocuklar başlarında eğitmenlerle oynarken anne-babalar dostlarıyla rahat rahat sohbet ediyor” diyor.
Beluga’nın servis politikası da farklı. Normalde mezelerinizi seçersiniz ve tabaklar masanıza gelir. Burada ‘kaşık sistemi’ var. Mezeniz tabağınıza servis ediliyor. Yani hiç sevmediğiniz, bir çatal olsa bile tadına bakmadığınız bir mezenin yarısını ödemek zorunda kalmıyorsunuz. Bence mantıklı.
Son olarak belirtelim; henüz haziran ayında açılmasına rağmen oldukça rağbet gören mekanda yemek yemek için bir hafta önceden rezervasyon yaptırmakta fayda var.
Müşterilerin seçtikleri
* Beluga’nın müşteriler tarafından en çok tercih edilen mezelerinden biri ‘Beluga lezzet topu’. Bu kuru meyveli bir meze. Levrek fileto fıstıklı pilav ve ince kıyılmış kayısı doldurulup kızartılıyor. Servis edilirken üzerine kremalı bir sos ekleniyor. Topun tanesi 7 TL. İçli köfteyi andıran bir lezzeti var.
* Müşterilerin diğer favorisi ise sebze garnitürü ile birlikte sunulan baklava yufkasına sarılı levrek. Ara sıcak olarak geçiyor ama ana yemek kadar doyurucu. Fiyatı 20 TL.
Mekanın sahibi Nancy İpekoğlu, Yeditepe Üniversitesi’nde gastronomi okumuş. Fırsat buldukça o da mutfağa giriyor. İpekoğlu’nun hayali Bodrum’da ve Boğaz’da Beluga’nın diğer şubelerini açmak.