Pazar“İnsan hakları kışlada askıya alınamaz”

“İnsan hakları kışlada askıya alınamaz”

08.06.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Radikal muhabiri İsmail Saymaz’ın kışlalardaki kötü muamele ve şüpheli ölümleri konu alan kitabı “Esas Duruşta Cinayet” çıktı. Saymaz, “Bu kitabı askerlik müessesesinin demokratikleştirilmesine katkısı olsun diye yazdım” diyor

“İnsan hakları kışlada askıya alınamaz”

Son dönemin en başarılı, genç gazetecileri deyince akla ilk gelen isimlerden biri onunki. İnsan hakları alanında pek çok önemli habere imza atan Radikal muhabiri İsmail Geçtiğimiz günlerde Abdi İpekçi Yılın Gazetecilik Ödülü’nü alan Saymaz’la kışlalardaki kötü muamele ve şüpheli ölümleri konu alan yeni kitabı “Esas Duruşta Cinayet”i konuştuk.

Kitapta “Son 20 yılda bir alay askerin savaşa ya da çatışmaya girmeden can vermesinin tek nedeni; zorunlu askerlik” diyorsunuz. Türkiye bugün zorunlu askerliği kaldırmaya ne mesafede?

Türkiye çok önceden kabul ettiği uluslararası sözleşmelerde zorunlu askerliği kaldırmaya dair söz vermiş durumda. Fakat bu sözünü yerine getirmiyor. Avrupa Konseyi ülkeleri arasında söz verip yerine getirmeyen tek ülke Türkiye. Kucağında Kürt meselesi varken, Ortadoğu’da Osmanlı’nın mirasını sürdürme iddiası varken getirmeyecektir de... Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına göre insanlara zorunlu askerlik dışında bir seçenek bırakılmaması bir insan hakları ihlalidir. O yüzden vicdani ret hakkının derhal yürürlüğe konması, askeri yargının tartışmaya açılması gerekiyor.

Haberin Devamı

Bugün vicdani ret açıklayan birinin başına neler geliyor?

Kadınlar zorunlu askerliğe tabi olmadıkları için çok fazla problem yaşamıyor. En fazla Türk Ceza Kanunu’nun 318’inci maddesine göre “halkı askerlikten soğutma”dan dava açılabilir. Erkeklerin tamamı askeri cezaevinden geçiyor, çok ciddi şiddet görüyor. Ama Türkiye, AİHM’den çok ceza aldığı için, artık tahliye ettiği vicdani retçileri tekrar mahkum etmeme, yenilerini de görmezden gelme eğiliminde.

Kitapta anlatılan boyutlara varmasa da askerliğin başlı başına bir travma olan uygulamaları mevcut değil mi?

Tabii. Birçok birey askerden psikolojik olarak problemli şekilde dönüyor. Kadın cinayetleri, çocuk şiddeti gibi toplumdaki pek çok şiddetin nedenlerden biri bu. Dayak, hakaret, yoğun nöbet, angarya, kendi hizmetine koşturma, hakaret de suçtur. Temel insan hakları kışlanın kapısından girince askıya alınamaz.

Haberin Devamı

“Bedelli çıkmasaydı askere gidecektim”

Kendisi ya da bir yakını askerde kötü muameleyle karşılaşan biri nereye başvurmalı?

Bu işle ilgilenen tek sivil toplum kuruluşu var; Asker Hakları Platformu.

Nasıl tepkiler bekliyorsunuz kitaba?

“Halkı askerlikten soğutma”dan dava açılabilir. Zaten amacım o; halkı askerlikten soğutmak. Çünkü askerlik benim açımdan kutsal bir müessese değil. Gazetecilik, bahçıvanlık, çaycılık nasıl kutsal değilse askerlik de değil. Kimse maaş aldığı bir iş karşılığında kahraman ilan edilemez. Askerliğin sıradan bir iş
olarak görülmesi ve askerlik müessesesinin demokratikleştirilmesine katkısı olsun diye yazdım bu kitabı.

Siz askerlik yaptınız mı?

Bedelli askerlikten yararlandım. Üniversiteyi de sırf bu yüzden uzatmış, sırf bu yüzden yüksek lisans yapmıştım. Bedelli çıkmasaydı gidecektim.

“Haberin içeriği beni etkilemez, duygulanmam”

Çok dertli konular ele aldıklarınız. O ruh hali nasıl etkiliyor günlük hayatta sizi?

Ben buna çok profesyonel bakıyorum. Nasıl bir spor muhabiri, kültür-sanat muhabiri etkilenmiyorsa, insan hakları haberciliğiyle uğraşan biri de etkilenmemeli. Kişisel olarak zaten haberin içeriği beni çok etkilemez. Çok istisnai hallerde belki... Afyon patlamasında oğlunu kaybeden Zekine Taştan’ın röportajında kendimi zor tuttum. 1980’de Artvin’de öldürülen öğretmen Cengiz Aksakal’ın eşiyle konuşurken de... Ama bunlar dışında duygusallığa pek kapılmadım.

Haberin Devamı

Hep sahada mı olacaksınız? Köşe yazarlığı, yöneticilik planları var mı?

Teklifler geliyor ama istemiyorum. Muhabirlik benim için gazeteciliğin en üst seviyesi.

Emeklilik planınız neler?

Hiç düşünmedim. Bilmiyorum ki... Herhalde yine buralarda olurum, gene bu işlerle uğraşırım.

“Korkmak aklıma gelmiyor”

Hep insanın başına bela açabilecek konuları işliyorsunuz... Korkmuyor musunuz?

Bahçıvan nasıl ot yoluyorsa, çaycı nasıl bardak yıkıyorsa ben de gazeteciyim, haber yapıyorum. Bunun hedef haline gelmek, yargılanmak, hapse düşmek gibi bedelleri var, biliyorum. Ama ben sadece etik değerlere uyma arzusuyla hareket ediyorum. Korku aklıma gelmiyor. Aklıma gelse korkarım muhakkak. Kişisel hayatında korkan bir insanım.

Haberin Devamı

100 yılı aşkın hapis cezası istemiyle yargılandınız. Devam eden davanız var mı?

Hayır. Başbakan, oğluyla yaptığı görüşmeyi Twitter’da retweet yaptığım için hakkımda suç duyurusunda bulunmuştu, o var ama oradan da henüz bir şey çıkmadı. Bütün davalardan beraat ettim, soruşturmalardan takipsizlik çıktı. Gözaltına bile alınmadım.

“Dönemin Uğur Mumcu’su” diyorlar sizin için...

Biraz abartıyorlar. Onur duyarım ama onun konjonktürü başkaydı benimki başka. Ama tabii tarzım yakındır, ben de onun gibi dava dosyası çalışıyorum.

“Spor, sanat, ekonomi haberi okumam”

“Arkadaşlar Yalova’da seçim izlerken hem Ağrı seçimlerini izleyip hem Gazi Mahallesi’ndeki olayı nasıl takip edebilirim, biraz insaf” demişsiniz bir tweet’inizde. Sizden çok şey bekleniyor değil mi?

Evet. Ama benim de bir insani kapasitem var. Başka şeyler de bekliyorlar, slogan atmanı, taraf olmanı... “Çerkes soykırımı hakkında niye konuşmuyorsun?” diyor mesela. İçişleri Bakanı değilim ki o konuda konuşayım. Her konuda fikir beyan edemem. Bu kuşağın aradığı bir gazeteci rol modeli var. Galiba ben bazen ona denk düşüyorum. O yüzden çok şey bekliyorlar.

Haberin Devamı

Nasıl yetişiyorsunuz her şeye?

Spor, kültür-sanat, ekonomi, dış haberler okumam, bilmem. Sanatçıları tanımam. Benim de böyle zafiyetlerim var.

Yapmadığınız için üzüldüğünüz bir haber, röportaj var mı?

Oğlu hakkında kitap yazdığım halde Berfo Ana’yı ölmeden göremedim. Ona üzülürüm. Bir de şimdi Soma’ya gidemedim, ondan rahatsızım. Yurt dışındaydım. Oradan haber yaptım.

Kitaptan...
* 1 Ocak 2002-31 Aralık 2012 arasında 605 personel PKK ile girilen çatışmalarda şehit olurken, 965'i intihara itildi. Ocak 2014'te bu rakam 1.045'e çıktı.
* Askeri yargı kararlarına göre; "astına kötü muamele suçundan 908 subay ve 2.434 astsubay mahkum oldu.