31.10.2021 - 03:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Uluyaka - Onlar, veganlığı etik yanıyla benimsemekle kalmayıp sağlık üzerindeki olumlu etkilerini birebir gözlemleyen doktorlar. Her biri kendi branşında karşılaştığı hastalıklara karşı vegan beslenmeyi tedavinin bir parçası olarak uyguluyor ve aldıkları olumlu sonuçlarla her geçen gün daha da emin oluyorlar: Vegan beslenmek çok sayıda hastalığın tedavisinde etkili olabiliyor. Sırada bunu bilimsel yollarla kanıtlamak üzere bir Vegan Akademi kurmak var. Gastroenteroloji uzmanı Dr. Koray Koçhan, kadın doğum uzmanı Dr. İlter Yenidede, ağız, diş ve çene cerrahisi uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Türker Yücesoy, endodonti uzmanı Doç. Dr. Asiye Nur Dinçer’le Vegan Akademi girişimlerinin perde arkasını konuştuk.
Vegan Akademi fikri nasıl doğdu?
Türker Yücesoy: Yaklaşık iki yıl önce, üniversite kantininde vegan beslenme hakkında bilimsel yayınlardan konuşurken ortaya çıktı. Daha sonra farklı branşlardan hekim arkadaşlarımız bize dahil oldu ve grubumuz gitgide büyüdü. Dahiliye uzmanı Dr. Oğuzcan Kınıkoğlu da kurucu kadro diyebileceğimiz bu ekip içinde. Amacımız vegan beslenmenin sağlık üzerindeki etkilerini araştırmak ve bilimsel kanıtlarla bunu ortaya koymak. Bu alana ilgi duyan herkese de açık çağrı yapıyoruz.
Koray Koçhan: Veganlığı etik boyutuyla zaten benimsiyoruz ama hepimiz hekim olduğumuz için bunu insan sağlığı açısından ele almak istedik. Örneğin ben gastroenteroloji uzmanıyım, çalıştığım hastalıklar inflamatuar bağırsak hastalıkları, ülseratif kolit, Crohn, çölyak gibi her biri beslenmeyle alakalı hastalıklar. Etkeni tam olarak bilinmeyen bir antijenik yapıya karşı bağışıklık sisteminin olağandışı bir reaksiyonu sonucu oluşuyor. Antijenik yapıların da yüzde 90’ı vücuda ağız yoluyla giriyor. Bu yüzden ben vbirçok hastama mevsimine uygun Akdeniz tipi, hatta mümkünse bitkisel beslenmelerini öneriyorum.
Hayvansal ürünler bu antijenik yapıları mı barındırıyor?
K.K.: Evet, önemli olan da bu antijenik uyarıyı azaltmak çünkü vegan beslenerek koruyucu duvarımız olan bağırsak mikrobiyatamızı güçlendiriyoruz, bu da daha az antijenik yapının içeri girmesini sağlıyor. Onu düzeltince diğerleri de rayına giriyor; diyabetiniz düzeliyor, alerjiniz azalıyor, tansiyonunuz düşüyor, şikayetleriniz azalıyor. Sadece vegan beslenmeye geçişte ilk etapta karbonhidarata yüklenmemek, dengeli ve çeşitli beslenmeye özen göstermek önemli.
İlter Yenidede: Örneğin benim kişisel olarak veganlıkla tanışmam bundan birkaç yıl önce Tip 2 diyabet hastası olmamla gerçekleşti. Etik veganlık kültürüm yoktu açıkçası. Proteinden zengin karbonhidrattan fakir beslenmeye başladım, baktım daha kötü oluyorum. Doktor arkadaşlarıma sordum, ilaç önerdiler. Araştırmalarım sonucu veganlığa geçiş yaptım ve şu an değerlerim normal.
“Bilimsel çalışma o kadar az ki”
Vegan beslenmenin faydalarına dair neler gözlemliyorsunuz?
T.Y.: Ben ağız yarasından muzdarip belli bir grup hastama önerdim. Hepsi birçok yol deneyip çözüm bulamamış hastalardı ve yaraları geçti. Vegan beslenme burada da ağız mikrobiyotasını güçlendiriyor. Fakat bu konuda bilimsel çalışma o kadar az ki.
Asiye Nur Dinçer: Benzer şekilde vegan beslenmenin diş sağlığına etkisiyle ilgili de çok fazla çalışma yok. Vegan Akademi kurma isteğimiz tam da bu tür çalışmaları yürütmek için.
İ.Y.: Diyabetik gebe hastalar geliyor bana, ki sayıları gitgide artıyor. Bitkisel diyetle diyabetleri düzeliyor. Adet göremeyen genç kızlarda, polikistik over vb hastalıklarda düşük yağlı bitkisel beslenmeyle bu şikayetler ortadan kalkıyor. Yakın zamanda da bir çalışma yapıldı örneğin, menapoz dönemindeki kadınları iki gruba ayırıp bir grubu standart Amerikan diyeti bir grubu da bitkisel beslemişler ve görülmüş ki menapoz semptomları belirgin olarak azalmış.
Hamilelikte vegan beslenmenin sağlık açısından olumsuz bir etkisi olabiliyor mu?
İ.Y.: Gebelik döneminde veganlık çocuğa zarar verme potansiyeli olan bir beslenme tarzı değil. En çok protein açısından kaygı duyulur ama gebelikte protein ihtiyacı minimal artıyor, bu da belki günde 2-3 kaşık daha fazla bakliyata denk geliyor.
K.K.: Bütün gastrointestinal rahatsızlıklarda mide ekşime yanmasından tutun da gaz, şişkinlik, kabızlık ben tüm hastalarıma vegan beslenmeyi öneriyorum. Ama bir ay böyle beslen, düzeleceksin demiyorum; ne kadar uygularsanız o kadar iyi diyorum. Veganlığı gerçekten dengeli şekilde uygulayabilirseniz, protein, yağ ya da vitamin hiçbir eksiklik yaşamazsınız. Üzerine bir de hayvansal gıdaların yarattığı tahribattan korunursunuz.
YÜZDE 49 İngiltere’de bin kişiyle yapılan bir araştırmaya göre, daha az et tüketme motivasyonunun arkasında yüzde 49 oranında kişisel sağlık gerekçesi var.
YÜZDE 39 Almanya’da geçen yıl bitki bazlı vegan et üretimi bir önceki yıla göre yüzde 39 oranında arttı.
79 MİLYON Dünyada veganlığı benimseyen tahmini kişi sayısı. Bu, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde biri.
“Hastalar sihirli değnek arıyor”
Veganlığı hastalara önerdiğinizde nasıl karşılanıyor peki?
İ.Y.: Bana genç bir hanımefendi gelmişti, kilo, tüylenme ve adet düzensizliği şikayetleri vardı. Ben de durumu anlattım ve vegan beslenmesini önerdim. “İlaç vermeyecek misiniz?” diye sordu. Bunları uygula, bir ay sonra tekrar bakalım dedim; çünkü ilaç çözüm değil. “Bunu yapacak olsam size neden geleyim ki?” dedi. Hastalar çoğunlukla sihirli değnek arıyor.
“Eşimi ikna edemedim”
Tıp camiasında veganlığa yaklaşım nasıl? Değişiyor mu sizce?
T.Y.: Eskiden daha radikal bulunuyordu. Bu yaklaşım biraz kırıldı ama hala “Onlar da kendilerince bir şeyler yapıyorlar” gibi yukarıdan bakan bir anlayış hakim.
K.K.: Tabii büyük bir direnç var, eski geleneklerden kopmak çok zor. Aslında toplumda olan da bu. En basitinden benim eşim. O kadar anlatmama rağmen ikna edemedim. Ama zamanla bunun değişeceğine inanıyorum, bunları bilimsel olarak kanıtlayarak değişmesini sağlayacağız. Vegan Akademi’yi kurma amacımız da bu zaten. Ancak şu aşamada maliyetleri karşılamak üzere desteğe ihtiyacımız var.
Kim ne yiyor?
Vejetaryen: Et ürünlerinin tüketilmeyip peynir, yumurta gibi hayvansal gıdaların tüketildiği beslenme biçimi.
Pesketaryen: Vejetaryen beslenme biçimini benimseyip ek olarak deniz ürünlerinin de tüketildiği beslenme tarzı.
Vegan: Hayvansal hiçbir gıdanın tüketilmediği, tamamen bitkisel temelli beslenme anlayışı.
Fleksitaryen: Et ve hayvansal gıdaların mümkün olduğunca az tüketildiği, esnek bir vejetaryenliği tanımlıyor.
Fotoğraf: Ozan Güzelce