11.01.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
BURCU KARAKAŞ - bkarakas@milliyet.com.tr
Ayşe Erdem geçtiğimiz hafta Cesim Soylu ile beraber HDP İstanbul İl Örgütü eşbaşkanlığına seçildi. Notre Dame De Sion Lisesi’nin ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitim gören ve Fransa’da tarih okuyan Erdem, kamuoyunun yakından tanıdığı araştırmacı ve yazar Tarhan Erdem’in kızı. Söyleşimiz sırasında arabesk hayranlığından söz açılınca, gözlerini öne eğerek mahcup gülüyor. “Hayranlığın ne demek olduğunu onunla öğrendim” dediği Özcan Deniz’le bir kez tanışma fırsatı yakalamış ancak heyecandan eli ayağına dolaşmış. Fotoğrafları çekilirken Orhan Gencebay’ın “Batsın Bu Dünya” şarkısındaki girişin ne kadar devrimci olduğundan bahsettiği sırada gözleri ışıl ışıl parlarken kucağında birleştirdiği iki elini yumruk yapıp sıkıyor. Huzurunuzda, parti çevresinde “güzel saçlı eşbaşkan” olarak da anılan Ayşe Erdem...
Editörlük, çevirmenlik, mihmandarlık... Siyasete geçişiniz nasıl oldu?
Özellikle Kürt meselesinde adalet duygum incindi. Bu mutsuzluk ve acıyla baş edemedim. Hakikaten çok fazla üzüldüm. Üzüntüm daha sonra bunu öğrenmeye dönüştü. Evde oturup dışarıdan seyredemeyeceğim bir noktaya geldi. Yavaş yavaş oldu yani, bir günde partiye girmedim.
Bu hikayede bir kırılma noktası var mı?
Boğazkesen’de bir gün aşağı mahalleden davul zurna sesi geliyordu. Halay çekiliyor, kadınlar camlarda. Düğün sandım. O mahalleden bir arkadaşım “Bayramımız var” dedi. Meğer Habur’dan gelenler içinmiş. O kadar etkilendim ki... Habur’dan giriliyor ve İstanbul’un orta yerinde insanlar düğün bayram yapıyorlar. Aslında Kürdistan’la burası arasında farklılık yok, beraber yaşıyoruz. Habur’dan gelenler tutuklanınca, o bayram yapanların hayal kırıklığı nasıl bir şeydir diye düşündüm. Bu meselenin dışında değilim, benim mahallemde bu mesele. 2000’lerin başında Cumartesi Anneleri Tophane’ye kaçarken karşımdaki binadan bir adam kiremit attı kafalarına. Evde hüngür hüngür ağladım. Bir annenin, kadının kafasına sen nasıl kiremit atarsın? Komşum bunu yapabiliyorsa, bu mesele benim evimin içindeki meseledir.
Yakın çevrenizi “beyaz Türk” olarak tanımlar mısınız? HDP’den aday olunca tepki verenlerle karşılaştınız mı?
Fransız Lisesi’nde, Boğaziçi’nde okudum. Dolayısıyla evet, böyle bir çevrem var. Geçen yerel seçimlerde HDP’nin Muğla başkan adayıydım. O dönem kuzenim komşusuna “Ayşe büyükşehir adayı” deyince “Hayırlı olsun” dedi. Kuzenim “Ama HDP’den” deyince, “Neyse canım seçimlerden sonra parti değiştirirsiniz” dedi. Haksızlık etmek istemem, çok vicdanlı dostlarımın olduğunu öğrenmiş oldum. Küçük yerde yaşarken ilişkilerim değişti.
Sohbeti kesen oldu mu?
Evet. Aday olunca, selam vermemek değil ama çok arayan soran arkadaşlarımın bazıları biraz elini eteğini çekti. Benim için önemli olan şu anda yeni dostluklardı. Eski gerçek dostlarım da yanımda kalıp beni dinlemeyi tercih ettiler.
“Tarhan Erdem’in de Gülsevin Erdem’in de kızıyım diyorum!”
Çocukluğunuzdan beri evde siyaset konuşulur mu?
Doğduğumdan beri konuşuluyor. Annem babam partide tanışıp evlenmiş. Demokrasi fikri benim için çok içselleştirilmiş bir şey, sonradan öğrenilmiş bir şey değil. Evimizde kararlar ortak alınır. Demokrasiyi kitaplardan öğrenmem gerekmedi. Bir kararın partide bütün üyelerle alınması gerektiğini çocukluğumdan beri biliyorum. Masamızda, akşam yemeğimizde güncel siyasi konular her zaman gündem maddesiydi.
Babanızla siyasi konularda anlaşamadığınız oluyor mu?
Siyaseten aynı yerde durduğumuzu düşünüyorum. Bana çok destek oldu. Hem tecrübelerinden faydalanmak açısından hem de “Türkiye’de Kürt meselesi vardır”ı ilk diyen ve yazanlardan. Yaptığım siyasetin arkasında duran bir insan. Kafamın netliği biraz ondan da kaynaklı.
İsminizin önüne devamlı “Tarhan Erdem’in kızı” tamlaması eklenmesinden rahatsız oluyor musunuz?
Olmuyorum. Bu yaşta bu kadar iş yaptıktan sonra sadece onur duyabilirim. Bir tek “Tarhan Erdem’in kızıyım, Gülsevin Erdem’inde kızıyım” diye ısrarla söylüyorum! Annem, bu görüşlere sahip olmamda çok katkısı olan bir kadın. Babam kamuoyunda tanınıyor, beni tanımak için ilk söylenen şeyin o olmasını da çok tuhaf bulmuyorum.
“Ahmet Kaya’nın neredeyse bütün albümleri var bende”
Arabesk hayranısınız. Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu duruma en uygun arabesk şarkı hangisi?
Şimdi Mehmet Erdem de söylüyor, Ahmet Kaya’nın parçası “Kum Gibi”. “Şehirlere bombalar yağardı / Biz durmadan sevişirdik.” Hakikaten öyle oluyor biraz. Hem bir neşe içindeyiz; fazla tüketim, fazla eğlence ama bir yandan da bombalar yağmasa da çocuklar öldürülüyor.
Ahmet Kaya dinler misiniz?
Dinlerim, neredeyse bütün albümleri var bende.
Arabesk kategorisine mi koyarsınız?
Koyarım. Arabesk dediğim illa Hakkı Bulut, Orhan Gencebay değil. Sezen Aksu’nun da arabesk şarkıları var. Bütün popçuların albümünde bir-iki arabeski var. Serdar Ortaç da söyledi.
“Seçimde risk alınmalı”
Seçim barajı tartışması sürüyor. Selahattin Demirtaş “Bize akıl vermeyin, oy verin” dedi. Anayasa Mahkemesi barajın kaldırılmasına yönelik başvuruyu reddetti. HDP barajı geçer mi?
Barajın aşılmaması için hiçbir sebep görmüyorum. Seçime parti olarak girilmesinin çok doğru olduğunu düşünüyorum. Bu kadar oyu olan bir partinin seçmenine güvenmesi gerekiyor. Aşamazsak da siyaset yapmanın binbir yolu var. Parlamenter sistem çok önemli ama bu riskin alınması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de HDP’den başka yol görmüyorum. “Bu resme göre Meclis’e giremezsiniz” diyorlar ama bizim bu resmi değiştirmemiz gerekiyor.