PazarHalı sahada basket

Halı sahada basket

04.08.2024 - 02:01 | Son Güncellenme:

ABD’den Kamboçya’ya spor alanlarında tasarımcı iş birliklerinin örnekleri giderek artıyor.

Halı sahada basket

Hırvatistan’daki asırlık duvarlar arasında yer alan kortlardan Kamboçya’daki yüzen kortlara bu alanlar basketbolu yeni boyutlara taşıyor. Manhattan’daki 23 dönümlük St. Nicholas Park, ressam Faith Ringgold tarafından tasarlanan geometrik bir basketbol sahasına ev sahipliği yapıyor. Kadıköy Caddebostan Sahili’nde yer alan basketbol sahası yenileme projesinde ise, Les Benjamins markasının kurucusu ve kreatif direktörü Bünyamin Aydın’ın etnik tasarımları basketbolun dinamik enerjisiyle harmanlanıyor. Anadolu Efes’in basketbolcusu Shane Larkin ve Bünyamin Aydın iş birliğinde gerçekleştirilen “Carpet Court” basketbol sahası projesi, İstanbul’da basketbol kültürünün gelişimine katkı sağlamayı ve uluslararası bir konsept alanı yaratmayı hedefliyor.

Haberin Devamı

Halı ve kilim motifleri

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Anadolu Yakası Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün destekleriyle gerçekleşen proje ile ilgili Bünyamin Aydın, bir basketbol sahası tasarlamanın her zaman hayali olduğunu söylüyor. Aydın “Bünyamin Aydın olarak, kurduğum Les Benjamins markasında da kullandığım tasarım imzam olan halı ve kilim motiflerinden yola çıkarak özgün bir hikâye anlatan halı desenleri kullandım. Her halı bir hikâye anlatır; Shane ile birlikte açtığımız bu özel “Carpet Court” bizim dostluğumuzu anlatıyor. Geleneksel ile modernizmi bir arada barındıran bu tasarım, dünyada eşi benzeri olmayan çok özgün bir hikâye anlatıyor. Ayrıca “Carpet Court” by Shane and Benji, dünyanın ilk halı ve kilim motifine sahip basketbol sahası ve ilk İstanbul’da yapıldı” diyor. 

Haberin Devamı

“Bağımı güçlendirdi” 

“Birçok güzel sahada oynadım ama bu benim için tamamen yeni bir deneyimdi” diyen Shane Larkin  etnik motiflerle tasarlanmış bir sahada basketbol oynamanın farkını anlatıyor: “Etnik motiflerle tasarlanmış bir sahada oynamak gerçekten benzersiz bir deneyim. Bu tür tasarımlar sadece estetik olarak çekici değil, aynı zamanda oynadığımız ortamın kültürel bir derinliğe sahip olmasını sağlıyor. Türkiye’de geçirdiğim zaman, buradaki kültüre ve insanlara olan bağımı güçlendirdi. Carpet Court’a katkım, bu bağın bir yansımasıydı. Tasarım sürecinde, Türk kültürünün özgün motiflerini ve renklerini sahaya dahil ederek ziyaretçilerin kendilerini bu projeye ait hissetmelerini sağlamayı hedefledik. Bu proje, Türkiye’ye olan sevgimi ve buradaki insanlar için bir şeyler yapma isteğimi simgeliyor. Bu yüzden, Carpet Court’ta oynamak benim için sadece bir spor faaliyeti değil, aynı zamanda bir kültürel deneyim ve bir teşekkür ifadesi oldu. Bu tür projeler, sporu ve sanatı bir araya getirerek gençleri daha fazla motive edebilir ve ilham verebilir.”