16.06.2024 - 02:01 | Son Güncellenme:
SEYHAN AKINCI
SEYHAN AKINCI- Bugün Babalar Günü. Bu anlamlı günde konuğumuz, yıllar önce sayfalarımızda Türkiye’nin evlat edinen ilk bekar babası olarak ağırladığımız Serkan Özübek, herkesin onu tanıdığı adıyla Kalpten Baba. Oğlu Okan’ı 2 buçuk yaşındayken evlat edinen Özübek, altı yıllık deneyimini “Kalpten Baba” kitabında ebeveynler ve ebeveyn olmak isteyenlerle paylaşıyor. Biz de kitap vesilesiyle bir araya geldiğimiz Özübek ile aradan geçen zamanda yaşadıklarını konuştuk.
*Oğlunuz Okan’la ilişkiniz yaklaşık altı yıl önce başladı. Bu altı yıllık deneyimi şimdi “Kalpten Baba” kitabınızla ebeveynlerle paylaşıyorsunuz. Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı?
2024 başında Literatür Hayat’tan kitap yazma teklifi gelince çok mutlu oldum. Geleceğe bizden bir anı bırakmak, evlat edinmek isteyenlere ilham olmak ve cesaret vermek, kavuşma hikâyemizi merak edenlere bizi anlatmak ve üstelik diğer ebeveynlere fayda sağlayabilmek harika bir fikirdi. Bu arada, tecrübelerimi anlatırken elbette aldığım temel koçluk ve ebeveyn koçluğu eğitimlerimden, okuduğum kitaplardan, katıldığım seminerlerden de faydalandım. Kitabı yazarken tüm o süreci, zorlu prosedürleri, heyecanları, umutları, uykusuz geceleri tekrar yaşadım. Bazılarını hatırlamak iyi geldi. Diğer yandan ülkemizde bir babanın, ebeveynlik tecrübelerini anlattığı kitap sayısı çok az. Üstelik babaların, hele de ebeveynlik hakkında kitap okuma oranı da çok düşük. Bunu da biraz kırmak istedik.
*Okan’ın babası olduğunuzda oğlunuz 2 buçuk yaşındaydı şimdi 7 yaşında. Bu zaman diliminde en zorlandığınız, en unutamadığınız anı sorsam?
Elbette zorlandığım kısımlar var ama özellikle şu diyebileceğim bir olay yok. Ancak örnek vermem gerekirse, en zorlandığım kısımlar çok yorgun veya moralsiz eve geldiğimde, küçük bir çocuğun - üstelik erkek çocuğun - enerjisi ile baş etmek olabilir. O hâldeyken bile onunla oynamak, ihtiyaçlarını karşılamak, yemeğini yedirmek, uyku öncesi kitabını okumak bazen gerçekten zordu. Eve gelir gelmez, üstümü bile çıkarmadan hemen yatağa kendimi atıp sabaha kadar uyumak istediğimde, enerji topu minik bir çocukla uğraşmak zorlayıcı oldu bazı günler.
*Baba olmak şüphesiz dönüştürücü bir süreç. Kendinizde neler gözlemliyorsunuz?
Baba olduğumda, kendi babamı ve annemi daha iyi anladım. Her zaman karşımdakinin küçük bir çocuk olduğunu ve hayata yeni atıldığını, kişiliğini bulmaya çalıştığını ve hepimizin bu dönemlerden geçtiğini kendime hatırlattım. Bir çocuğun büyümesine tanık olmak ve üstelik onu hayata senin hazırladığını bilmek müthiş bir duygu. Bu duygu yoğunluğu eşliğinde daha çabuk gözlerimin dolduğunu, daha çabuk duygusallaştığımı fark ediyorum. Çocuklara karşı zaten hep duyarlıydım ama onlarla ilgili kötü haberleri okuduğumda daha fazla öfkelendiğimi fark ediyorum.
*Erken ergenlik dönemine doğru giderken çatışmalar artıyor mu?
Çatışma demeyelim de, tartışmalar veya karşı gelmeler artıyor elbette çünkü kişiliği yavaş yavaş oturuyor. Kendi istekleri oluşuyor, fikirleri olgunlaşıyor. Limitleri zorlamak istiyor. Oğluma her zaman diyorum ki “Sana kızsam da, seninle tartışsam da bunlar ayrı, sevmek ayrı. Ben seni her zaman çok seviyorum. Sen de bana kızabilirsin, bağırabilirsin ama ben senin beni sevdiğini hep biliyorum.” Amacım, ilişkimizin merkezine sevgiyi koymak. Gerisi zaten çözülüyor. Gerekirse, destek alırım elbette.
*Birlikte yapmayı en sevdiğiniz şeyler neler? Rutinleriniz oluştu mu?
Ailemden gelen bir gelenekle, oğlumla yapmayı en sevdiğimiz şeylerin başında hafta sonu kahvaltılarımız geliyor. Normalde, yemek yerken veya kahvaltı yaparken TV, tablet izlemek yok. Ancak hafta sonu TV karşısında en sevdiğimiz yiyecekler eşliğinde en sevdiğimiz çizgi filmi izleyerek, uzun bir kahvaltı keyfimiz oluyor. Bunun dışında, hemen her erkek çocuk gibi futbol oynamayı seviyor. Evde iki portatif kalemiz var. Onları salona taşıyıp çift kale maç yapıyoruz.
“Tarifini vereyim Serkan Bey”
*Okan sizin hayatınıza girdiğinde bir anlamda onun için tek ve biriciktiniz. Okulla birlikte öğretmen ve arkadaşları ile ilişkiniz nasıl evrildi?
Belli bir yaşa kadar ebeveynlerin önemi çok büyük ama özellikle 4-5 yaşlarından sonra, kendi yaşıtları ile oynaması, sosyalleşmesi çok önemli. O yüzden anaokulundan başlayarak, ilkokulda da devam edecek şekilde arkadaş ilişkilerine çok önem verdim. Çok sevdiği 2-3 arkadaşı ve ebeveynleri ile devamlı görüşüyoruz. Şansımıza oturduğumuz apartmanda da Okan yaşlarında çocuğu olan aileler var, ebeveynler olarak biz de anlaştık. Eski mahalle kültürü gibi, komşuculuk yapıyoruz. Çocuklar da oynuyor. Okulda bazı çocuklar beslenme saatinde annelerinin verdiği kurabiyeleri Okan’la da paylaşıyormuş ve Okan da çok seviyormuş. Anneler bana “Tarifini vereyim, evde siz de yapın Serkan Bey,” diyorlar.
“Problemler yolda çözülüyor”
Anne ya da baba olmak isteyen ama tereddütleri olan bekarlara neler tavsiye edersiniz? Nasıl emin olabilirler?
Akıllarına evlat edinme fikri girdiyse, zaten bir daha çıkması çok zor. Belki yakın gelecekte ya da bir zaman sonra mutlaka başvuracaklardır diye düşünüyorum. Söyleyeceğim şey, evlat edindiğiniz çocuğunuz artık sizin biyolojik çocuğunuzdan farklı olmuyor. Ben oğlum sanki doğduğundan beri benimleymiş gibi hissediyorum. Başvurmak isteyenler, çok fazla detaylara dalmasınlar. O zaman hep olumsuz fikirler akıllara geliyor. Bazı problemler yolunda çözülüyor ve bu problemler biyolojik çocuk sahibi olsanız da karşınıza çıkabiliyor. Çocuk yuvalarında yaklaşık 15 bin çocuk yuva bekliyor. Bu sebeple, yersiz korkulara ve endişelere kapılmasınlar. Ayrıca bugün Babalar Günü. Baba adaylarının, babaların, çocuklarına babalık da yapan tek ebeveyn annelerin babalar gününü tüm kalbimle kutlarım.