14.03.2021 - 03:05 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya
Kadın-erkek ilişkileri, tüm zamanların gündemden düşmeyen konusu. Hepimizin bu konuda söyleyecek sözü olsa da en yakınımızdakine dahi tavsiye vermenin zor olduğu bir ilişki türü. Bu yüzden de spesifik olarak bu alanda uzmanlaşan ilişki koçları var. Kısa süre önce Milliyet Cumartesi’de “Adil’e Sor” adlı köşesiyle kadın-erkek ilişkilerine dair güncel soruları ele aldığı yazılarına başlayan Adil Yıldırım da onlardan biri. Yaklaşık 10 yıldır sürdürdüğü ilişki koçluğu boyunca 9 bin kadınla birebir seans yapan Yıldırım, “Ben erkek beynini açıp kadınların önüne koyuyorum” diyor. Aynı zamanda mobil uygulama üzerinden soru-cevap seansı yapan ve YouTube kanalı üzerinden tavsiyeler veren Yıldırım’la, kadın-erkek ilişkilerini masaya yatırdık.
Siz aslında Siyasal Bilgiler mezunusunuz, sonra Milano’da uluslararası pazarlama üzerine yüksek lisans yapıyorsunuz ve 10 yıl orada yaşıyorsunuz. İlişki koçluğu maceranız nasıl başlıyor?
Yüksek lisansım sırasında Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) eğitimlerine başladım, 60 ülkede geçerli bir eğitim bu. Fakat sonrasında Roma’da Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nde çalışmaya başladım, hatta kadına yönelik şiddeti engelleme komisyonunda da görev aldım. Daha sonra özel sektöre geçtim. Bir güzellik markasında ürün yöneticiliği yaptım. O dönem kadınlarla çok yakın çalıştığım ve onlardan çok şey öğrendiğim bir dönem oldu. Aynı zamanda yazmaya meraklı biriyim ve bir yandan yazıyordum. Fakat hâlâ koçluk yapmıyordum. Ne zaman ki Türkiye’ye dönme kararı aldım, aklımda iki şey vardı: İlişki koçluğu yapmak ve roman yazmak. Öyle de oldu.
Ne zaman döndünüz?
Yaklaşık 10 yıl önce döndüm ve 2012’de danışmanlığa başladım. Bugüne dek 9 bin kadınla birebir seans yapma imkanım oldu. 2017’de ilk romanım “Gecede Saklı Yalnız Aşklar”ı yayımlandı, hatta bu hafta İthaki’den yeni baskısı çıktı.
9 bin kadın danışanla çalıştım dediniz, erkek danışanların sayısı ne?
Benden erkekler pek seans almaz. Erkek oranı yüzde 1’dir. Maalesef Türkiye’de erkekler bu konulara açık değil, kendini geliştirme derdi yok. D&R istatistikleri bile 100 kitaptan 82’sini kadınların aldığını gösteriyor.
O zaman ilişkileri onarmaya, kurtarmaya çalışan da çoğunlukla kadınlar mı oluyor?
Yüzde yüz. Kadınlar onarmaya çalışmaktan ziyade tüm ömrünü adamak, sürekli enerji vermek, düzeltmek, erkeğin hatalarını görmezden gelmek, annelik yapmak vb sayısız görev üstleniyor. Bunu şuna benzetiyorum; örneğin kız arkadaşım evime geldiğinde evdeki dağınıklığı toparlamaya çalışır. Ben de yapma etme derim ama bu bir refleks: Erkeğin hayatına çekidüzen vermek, toparlamak.
Bu bir hata mı?
Büyük hata. Maalesef Türkiye’de kadınların erkek dünyasına bakışı bu. Avrupa’da böyle bir şey yok.
Kadınlar bunu nasıl kırabilir?
Burada birçok faktör etkili. En temelde eğitim, ailedeki rol modelleri, kadınlar üzerindeki evlilik baskısı... Erkekte baba figürü karakteri belirler, babanın anneye davranışı düzgünse onu öğrenir, bu anlamda babaya büyük sorumluluk düşüyor. Anne de bana sorarsanız erkeğin fren pedalıdır. Eğer anne fren yapmazsa, “Oğlum, paşam, sen en iyisisin” derse, fren yerine gaz yapmış olur, o adam da kaza yapar.
Kadınlar size en çok hangi konuda danışıyor?
Birinci sırada, eski sevgilimi nasıl geri getiririm konusu var. İkinci sırada iyi giden bir ilişkiyi nasıl evliliğe çeviririm. Üçüncü olarak da kültür farkı var ama sizce mutlu olabilir miyiz konusu. Bu sonuncusu biraz daha genç kadınlardan geliyor. Zaten şöyle söyleyeyim: Türkiye şartlarında bir kadının erkek profilini algılaması 30 yaşından önce olmuyor. Erkeklerin olgunlaşması, yani etrafındaki her kadınla şansını deneme çabası, sırtlandan alfaya dönüşmesi 40-45 yaş. Benim işim aslında erkek analizi. Erkek beynini açıp kadının önüne koyuyorum. O zaman da şununla karşılaşıyorum: Adil Bey siz ne anlatıyorsanız tersini yapmışım. Kadınların ilişki içinde en sık düştüğünü gördüğüm hata fevrileşmek; çünkü adamı haksızken haklı konuma getiriyor. Ben üslubu bu fevrilikten kurtarmaya ve kadınları yanlış kararlardan uzak tutmaya çalışıyorum.
Peki erkeklerin de değişmesi gerekmiyor mu?
Benim bu konuda naçizane bir önerim var, hatta bakanlıkla da görüşmeler yapıyorum. Ortaokul ve lise çağında, erkek çocuklara yetenekli olduğu bir sanat dalında zorunlu eğitim verilmesi. Neden? Sanatla uğraşan erkek sağ beynini kullanmaya başlar, normalde erkekler mantığı temsil eden sol beyni kullanır. Sağ beyin ise kadınların kullandığı yaratıcı taraf. Sanat bu tarafı devreye sokuyor, empati başlıyor. Bu eğitimi bir sene bile alsa davranış değişikliği olur.
Pandemi sürecinde ilişkilere dair gözlemleriniz neler oldu?
Ben pandeminin ilişkiler için önemli bir test olduğunu düşünüyorum, çünkü sakin bir denizde herkes kaptanlık yapabilir, önemli olan fırtınalı denizde kaptanlık yapabilmektir. Bu süreci kendi yöntemleriyle çözebilen çiftler oldu. Odaları ayırdılar, akşam yemeğinde buluştular. Çözüm üretmek isteyen üretir. Birlikte çok sıkıldık diyenlerin demek sağlıklı bir evliliği yoktu. Bizde maalesef sorunları halının altına süpürme alışkanlığı da var. Onlar da bir anda ortaya dökülüyor ve boşanma kararı alınıyor. O nedenle ben ufak bir tartışma dahi olsa o an konuşulmasını öneririm.
Adil Yıldırım’dan kadınlara tavsiyeler:
İlk 2-3 haftada “Hayatımın aşkısın” diyen erkeğe güvenmeyin.
Durup dururken ortadan kaybolan, sonra da birden ortaya çıkan erkeğin güvenilir olmadığını bilin.
Eski sevgili saplantısını bir kenara bırakın. Bir insanla denediniz olmadı, denediniz olmadı, kabul edin artık. Anlaşamıyoruz ama ayrılamıyoruz da derler genelde. Neden? Burada başka bir şey var.
“Gerçeği duymak istiyor musunuz?”
İnsanların ilişkileriyle ilgili kararlarına müdahil olmanın zor yanları da olsa gerek?
İlişki koçluğunda bütün mesele şu: Danışan özel hayatıyla ilgili gerçekleri duymak istiyor mu? Kabul etmek istiyor mu? Bazı insanlar sadece güzel şeyler duymak istiyor ama benim işim objektif gerçeği söylemek. Koçlukta ilk kural danışanı korumaktır. Aşk büyük bir inanç. Seven insan bir şeye inanıyor. O seviyede gerçeklikle ilişki kurmak zor oluyor. Gerçeği söylediğinizde kötü adam oluyorsunuz.
Adil Yıldırım, Milliyet Cumartesi’deki köşesiyle aynı adı taşıyan “Adil’e Sor” uygulaması üzerinden her akşam saat 20.00’den itibaren 4 saat boyunca kendisine gelen soruları yanıtlıyor. 600 bin üyeye sahip uygulama içinde, ilişki testleri, profil analizi ve itiraf köşesi gibi özellikler de var.