16.06.2024 - 02:01 | Son Güncellenme:
ALİ EYÜBOĞLU
ALİ EYÜBOĞLU- Her izleyenin beğendiği programıyla yeniden Kanal D seyircisiyle buluşan Ercan Saatçi’yle Beykoz’un Görele Mahallesi’ndeki yapım şirketi BBB Production’da buluştuk. Sanatçıyla müzik dünyasındaki 41 yıllık yolculuğunu, Çok Akustik’i, çocuklarıyla ilişkisini, Babalar Günü’nü ve dini bayramları ailece nasıl geçirdiklerini konuştuk. Saatçi, “Bu vesileyle Milliyet okurlarının Kurban Bayramı’nı kutluyorum. Her günün bayram tadında geçmesini diliyorum, babalar gibi babaların da gününü kutluyorum” diyor.
*Ercan Saatçi’nin müzik dünyasında kaçıncı yılı? Kaç yılı amatör, kaç yılı profesyonel?
1983 - 1988 arasında düğün salonları, çay bahçeleri, liseler arası müzik yarışmaları gibi farklı yerlerde bir grupla müzik yapan bir Ercan Saatçi vardı. Konservatuvara girmemle beraber daha profesyonelce müzik yapmaya başladım. Profesyonel olarak da paramı ilk 1988’de kazandım.
*Söz yazarlığı, bestecilik, solistlik, yapımcılık ve yöneticilik… Müzik dünyasında yapmadığınız ne kaldı?
Abi şeyi unuttun, rodi yaptım, enstrüman taşıma. Bas gitarcılık ve klavyecilik yaptım. Pavyonda, çay bahçesinde ve düğün salonunda çaldım. Dağıtım şirketinde çalıştım. Konserde backstage’de çalıştım. Bunların hepsini tercih ederek, bilinçli olarak istedim. Müzikle ilgili her yeri koklamak istedim. Stüdyoda çalıştım, yattım kalktım. Patron, dağıtım şirketi sahibi, prodüktör ve müzik şirketi genel müdürü oldum. Müzik sektörüne yön veren biri oldum.
*Her izleyenin çok beğendiği Çok Akustik nasıl doğdu? İlk kiminle çekim yaptınız?
Geceleri dışarı çıkmayı sevmediğim için evimin orta katını arkadaşlarla müzik yapıp, sohbet edeceğimiz sahnesi olan bir yer hâline getirdim. Sonra biz burada çalmalara, söylemelere başladık, çok keyif aldık. Sezen Aksu bile geldi. Evin içinde telefonların çekmediği, güzel sohbetlerin olduğu, doğum günlerinin kutlandığı bir yer hâline geldi.
*Hangi yıldan bahsediyoruz?
Pandemiden önce bu… Öyle bir ortamdı ki Emel Müftüoğlu’nun doğum günü oluyordu, “Erco, doğum günümde orayı kapatıyoruz, senin evdeyiz” diye arıyordu. Sonra dedim ki arkadaş ben bunu niye çekmiyorum? Niye bir format hâline getirmiyorum? Düşündüm ve ilk ismini koydum, ‘Çok Akustik’ çok hoşuma gitti. Kameraları, ışıkları yerleştirdik ve ilk çekimi Ata Demirer’le yaptık, sonrası geldi. Şimdiki gibi Türkiye’nin müziğe aç olduğu pandemi döneminde büyük ilgi gördü. İnsanlar izlerken kendini o masada oturuyor gibi hissetti. Kanal D’de başlamıştık, yine yuvaya geri döndük ve uzun soluklu bir çalışmaya başladık.
*Müzik yapımcısı olarak keşfedip yıldız yaptıklarınız oldu mu?
Çok var… Mesela Hande Yener. Emirkan var patlamıştı ve ilk röportajını da sen yapmıştın. Müziği bıraktı müteahhitlik yapıyor şimdi. Grup Düş ve Seferad grubu… “Osman Aga” ile yıkmışlardı ortalığı. İki grup da zamanla dağıldı. Ferhat Göçer… İlk ben albüm yaptım ona. Yıllarca çok uğraştık, o olmadı bir daha yapalım gibi…
Mesala Grup Gündoğarken’den ayrıldıktan sonra İlhan Şeşen’e solo albüm yaptım. “Amca hazır ol yarın Tarkan gibi olacaksın Türkiye’de” dedim, “Ne diyorsun sen, olur mu öyle şey” diye itiraz etti. “Neler Oluyor” albümü rekor kırdı. Amca 50 küsur yaşındaydı, hayatının baharını yaşadı o albümle.
“Keşkelere inanmam”
*Ercan Saatçi geriye dönüp baktığında iyi ki yapmışım dediği neler var?
Çok şey var be Ali Abi…
*Önemlilerini saysak yeter!
İyi ki konservatuvara girmişim. İyi ki baba olmuşum, iki evladım var. İyi ki FB’liyim. İyi ki Türküm, iyi ki Müslümanım. Bunlar benim seçimim değil ama iyi ki bu coğrafyada doğmuşum. İyi ki müzik yapıyorum. Prodüktörüm, iyi ki besteciyim. Allah’ın bir lütfu olarak görüyorum müziğin bu yaratıcı kısmını. İyi ki sahne arkasına da çok önem vermişim. Yapımcı olarak Türkiye’de müzik sektöründe çıtayı yükselttiğimi düşünüyorum, bu konuda hiç mütevazı olmayacağım. Müzik şirketi olarak Türkiye’ye ilk yabancı ortaklığı getirdim. Keşkelere inanmam, onun için keşke yapmasaydım dediğim bir şey yok. Karadenizlilikten olsa gerek hemen kanım kaynar, çabuk güvenirim. O yüzden çok aldatılmışımdır hem sanat dünyasında hem de müzik şirketi ortağıyken.
Kızı yanında çalışıyor oğlu yönetmen olacak
*Zeynep mi daha babacı yoksa Sinan Ali mi?
Zeynep daha bir babacı. Sinan Ali, yeni 18-19 olduğu için ergenlik döneminde. Zeynep’in iş hayatı bile benimle. Zeynep, Özyeğin Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Ben de ne güzel kızımız konsolos veya büyük elçi olur, havamız olur, ama o gitti anne ve baba mesleği olan yapımcılığı seçti. 3-4 yıl Medyapım’da çalıştıktan sonra transfer ettim onu. Kızım dedim, başka bir yerde çalışacağına gel babanın gölgesinde çalış. Benim ihtiyacım var senin gibi birine. Bizim TV ve sinemayla ilgili yapacağımız projelerin başında. Çok başarılı, çok çalışkan. Gece gündüz demeden işinin başında.
*Sinan Ali, bu yıl liseyi bitirdi, hedefi yurt dışı galiba?
Sinan Ali, ilkokuldan yönetmen olmak istediğini söyleyen bir çocuk, hayalindeki meslek hiç değişmedi. Şimdi İngiltere’de yönetmenlik okuyacak, okuldan kabulü de geldi. Ne annelerinin ne benim meslek konusunda hiçbir yönlendirmemiz olmadı. Ne istiyorsanız onu yapın, arkanızdayız dedik.
“Simge ve Derya’yı beğeniyorum”
*Yeni nesilden beğendiğiniz şarkıcılar var mı?
Yeni nesil mi bilmiyorum ama Simge Sağın’ı beğeniyorum. Derya Uluğ var bizim okuldanmış onu da beğeniyorum. Duruşlarını da beğeniyorum. İrem Derici’yi Çok Akustik’e konuk edince arkadaş olduk. Deli dolu ama şarkı söylemesini ve sahneye bakış açısını beğeniyorum. Semicenk var, bir gün merak edip dinledim, rap yapıyor zannettim ama arabeskçiymiş. Bence çok güzel söylüyor.
*Tuğçe Kandemir ona inanan iyi bir müzik yapımcısıyla çalışırsa önümüzdeki 10 yılın arabesk starı olur kanaatindeyim. Çok yumuşak bir ses ve başarılı bir yorumcu.
Tuğçe Kandemir’in sesini de çok beğeniyorum.
*Derya Bedavacı da onun gibi kadife sesli bir şarkıcı.
Derya’yı ilk keşfedenlerden biriyim, sonra Hakan Altun albüm yapmak için aldı himayesine. Derya çok yetenekli, başardı o artık, tamamdır. BBB Production olarak yaptığımız yeni ve güzel işler var. Biri perküsyon müzisyeni Mehmet Akatay’ın işi. Grubun adı Akatay’Fa. Oğlu ve kızlarından oluşan bir grup. İki single çıkardık, çok ses getirdi, dizilerde kullanıldı. Sibel Can’ın vokalisti Umut ve yine bizim konservatuvardan, dizi oyuncusu Gizem Coşkun var prodüksiyon yaptığımız yeni isimler…
“Müzik sektörü çok değişmiş”
*Ercan Saatçi’nin yazıp bestelediği kaç eser var?
Söz müzik karışık yayınlanmış eserim binin üzerinde. Artık en verimli dönemimdeyim. İstemeden müzisyen Ercan Saatçi’ye haksızlık ettiğim bir dönem oldu, 15 sene kadar. Doğan Music ortağı ve yöneticisi olduğum dönemde sahneyi ve üretmeyi bırakmıştım. DMC’yi bırakınca mecburen kendimi bir nadasa çektim. O kadar ara vermiş olmaktan olsa gerek şimdi büyük bir iştahla güzel projeler yapıyorum. Müzik sektörü çok değişmiş olsa da yeniden başladım. 90’ların sonunda sektörün bu hâle geleceğini söyleyenlerden biriyim. Dijitale yatırım yapmalıyız dediğimde inanmayanlar vardı, geldiğimiz nokta ortada.
*Ercan Saatçi için Babalar Günü nasıl geçer?
Bu Babalar Günü, babamsız geçen ilk yılım olacak. Çünkü geçen yıl kaybettim babamı. Bizde babalar günü çok özel bir gün olarak geçmez. Babamın evine gider elini öper, çayımızı kahvemizi içer dönerdik. Çocuklarım da bana babalar günü hediyesi olarak bir şeyler alırlar, en baba baba, benim babam diye… Babaların çok taca çıktığı bir dünyada yaşıyoruz, anneler daha mühim çünkü. Babalara yazık ya ama baba gibi babalardan bahsediyorum.
*İyi bir baba mısınız?
Öyle söyleniyor. Evlatlarına çok düşkün bir babayım.
Nerede eski bayramlar?
*Çocukluğunuzda nasıl geçiyordu dini bayramlar, baba olduktan sonra nasıl?
Çok farklı… Benim çocukluğumda dini bayramlar geleneklere, adetlere uygun geçerdi. Her bayram sabahı erkenden babam bizi kaldırır namaza götürürdü. Şayet Kurban Bayramı’ysa camiden çıkışta kurban kesilirdi. Börekler yapılırdı, el öpmeye gidilirdi. Sonra bize misafirler gelirdi. Bu ritüel hiç değişmezdi. Abim ve ben Karadeniz geleneklerine göre yaşardık bayramları. Ben baba oldum, benim çocuklarım dini bayramlarda nasıl? Maalesef hiç alakası yok. Bunların hepsini öğretmemize rağmen toplum çok değişiyor. “Nerede o eski bayramlar?” deniyor ya, aynen öyle… Her şey hızla değişiyor. Bu geleneklerin ve çocukların değişmemesi de eşyanın tabiatına aykırı.
“Yeni ve genç yeteneklere fırsat için formül arıyorum”
*Şimdiye kadar kaç sanatçıyı konuk ettiniz Çok Akustik programına?
Yayınlanmamış olanları dahil etmiyorum ama yayınlananlar 45 olmuştur. Yayınlanacak 13 sanatçı daha var.
*Programa davet ettiklerinizden gelmeyen sanatçı oldu mu?
Hayır… Hiç beni kıran olmadı.
*Peki “Ben gelmek istiyorum” diyen oldu mu?
Çok oldu… Yeni sanatçılar arasında şahsen tanışmadıklarım da var, menajerleri araya adam sokup çıkarmak istiyor onları. Fakat öyle bir imkânımız olmadı. Programda aslında reyting yapan sanatçıdan ziyade, sohbeti, meşki güzel ve yetenekli kişilerle çekim yapmak istiyorum. Çok şöhretli olmaları gerekmiyor. Gençler de dahil olmak üzere…
*Reyting kaygınız yoksa yeni yeteneklere fırsat tanımanız gerekmez mi?
Haklısın. Onunla ilgili bir formül arıyoruz. Kanalla istişare ediyoruz bu konuyu. Program artık YouTube’da da yürüdüğü için en azından o platformda ben o genç yetenekleri duyurmak istiyorum. Genç sanatçılar ya da sanatçı adaylarına üç beş şarkılık bir çekim yapıp YouTube’da yayınlamayı düşünüyorum. Kanal izin verirse ekranda da yayınlarım, olmazsa YouTube’da.