“Elinin hamuruyla” elektronik müzik kraliçesi oldu!

DJ kabininin içinde genç bir kadın. Elektronik müzik yapıyor. Sadece bu da değil, kendi tasarladığı LED enstalasyonlarla işine
bir de şov boyutunu katıyor. Dünyanın en ünlü elektronik müzik dergisi
DJ Mag’in bile kapağına çıkmış. Bir de İzmirli bir Türk olduğunu söyleyelim de tam olsun. Baylar bayanlar, huzurlarınızda Deniz Kurtel.

Herkes peşinde koşmaya başlıyor
“Elektronik müzikle uğraşanların genelde erkek olduğu sanılır. Bu, çoğu meslek grubu için geçerli değil mi? Bizim meslekte de kadın DJ olayı halen garip geliyor insanlara. Bunu gerçekten komik buluyorum” diyor elektronik müziğin kraliçesi Deniz Kurtel. Neden hemen bir “kraliçe” yakıştırması yaptık kendisine? Çünkü geçtiğimiz yıllarda dünyaca ünlü İngiliz DJ Mag dergisine “House müziğin kraliçesiyle karanlıkta dans” başlığıyla kapak oldu. Bu kapak çalışması, ilk albümü “Crosstown Rebels” zamanında gerçekleşmiş.
LED enstalasyonlara olan ilgisi ve bilgisi de ilk albümünün konser çalışmaları zamanında şekilleniyor. İkinci albümü “The Way We Live”in turnesinde ise enstalasyonlarını Amerika turnesinin tamamına entegre ediyor. Böylece sadece müzik basınının değil, sanat ve güncel basın tarafından da yakın takibe alınıyor. Vice ve Nylon gibi yayınlar, Kurtel’in peşinde koşmaya başlıyor. “Yeah” isimli dans müzik çalışmasıyla “Beatport Top 100”de arz-ı endam eden biri haline geliyor kendisi.

George Town’dan elektronik müziğe...
Deniz Kurtel, şimdi üçüncü albümünün hazırlık sürecinde. İtalya’da gerçekleştirmek istediği büyük ölçekli LED enstalasyon projeleri var. Ayrıca 2013 yaz sezonunda İbiza’nın meşhur Pacha’sında bir şov sergileyecek. Bilenler, bilmeyenlere söylesin; Pacha, geçtiğimiz yıl DJ Mag tarafından “dünyanın en başarılı üçüncü house müzik kulübü” seçilmişti.
“Deniz Kurtel gözünü açmış, müzikle mi uğraşmaya başlamış?” diye soranlar için cevaplayalım.
Kendisi dünyanın en iyi üniversitelerinden Washington DC’de bulunan Georgetown Üniversitesi’nin ekonomi bölümünden mezun. Elektronik müzikle uğraşması tam da üniversite dönemine denk
geliyor. Ekonomiyi yalayıp yuttuktan sonra yüksek lisans yapmak üzere New York ve Columbia üniversitelerine baş vuruyor. Bu arada Brooklyn’deki
Marcy Hotel’de house müzik partileri düzenlemeye başlıyor arkadaşlarıyla. Derken iş iyice büyüyor. LED ışık enstalasyonu giriyor hayatına.
Kafayı buna iyice sarıyor. “Sanat enstelasyonları için genelde doğada gördüğüm ışık oyunları bana ilham verir. Hayalimde ansızın beliriveren bir atmosferi insalara da hissettirebilmek müthiş bir duygu” diyor.

“Berlin’in müzik hayatı New York’tan daha aktif”
İlk albümü çıktıktan sonra turne programı Avrupa semalarında yoğunlaşmaya başlıyor. LED şovları da dikkat çekiyor. Hatta Wolf+Lamb’in partilerinde bu şovları yapması için teklif geliyor. Özellikle yılın dört-beş ayını Berlin’de geçirmeye başlıyor ve sonunda da Berlin’e taşınıyor. Kurtel birkaç elektronik müzik türü dışında, Berlin’deki müzik hayatının hem üretim hem mekan hem de talep açısından New York’tan çok daha aktif olduğuna” inanıyor. Bu kararı vermesinin bir diğer sebebi de Berlin’in, memleketi İzmir’e yakın olması. Kurtel, İzmirli olmayı şöyle değerlendiriyor: “Deniz ve doğa ile bu kadar iç içe yaşamış olmanın verdiği ayrıcalığı her zaman hissediyorum. İzmir’in birçok şehre göre çok daha huzurlu olması, eminim ki kişiliğimi olumlu yönde etkilemiştir.”
İkinci albümü “The Way We Live”i, ilk albümüne kıyasla “ağır tempolu bir dinleme albümü” olarak tanımlayan Kurtel, ikinci albümünde, Marcy All Stars adı altında Gadi Mizrahi, Pillow Talk, Voices of Black, Soul Clap ve Tanner Ross gibi tanınmış isimlerle çalışmış. Bu isimlerinin çoğunun dünyaca ünlü müzik firması Wolf+Lamb ile ilişkisi var. Kendisine Türklerden kimleri dinlediğini sorduğumuz zaman Kaan Düzarat, Ali Şahinbaş / Fuchs ve Agentorange / Mete Tavukçuoğlu isimlerini veriyor.

Deniz Kurtel’le “Kulüpten Kulübe”

Dün gece İstiklal Caddesi’nin sekiz mekanını birden sabahın erken saatlerine kadar işgal eden Club to Club etkinliğinin son performansını Deniz Kurtel gerçekleştirdi. Kurtel, bu etkinliğin bir parçası olmaktan oldukça memnun: “Club to Club’a üçüncü kez katıldım. Daha önce de bir kere İstanbul, bir kere de Torino’da sahne almıştım. Diğer elektronik müzik etkinliklerine göre sanatsal yönü daha ön planda olan performanslara ağırlık verdiklerine inanıyorum. Benim için bu etkinliği en özel kılan sebep budur.”

Deniz Kurtel’in tasarladığı LED enstalasyon