01.07.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
axpaz021.jpg Karşınızda Boğaz Köprüsü...Dört yanınız deniz. Elinizde taze meyvelerle yapılmış hafif ama etkili bir kokteyl, altınızda rahat şort ya da pareo, ayaklarınızda parmak arası bir terlik. Havuza giriyorsunuz, yemeğinizi yiyorsunuz, ayaklarınızı uzatıp sohbetinizi ediyorsunuz... Gece de kulübe geçiyorsunuz. Nişantaşından, Beyoğlundaki Markizden tanıdığımız Buzun ortakları Lal Dedeoğlu ve Ender Sanal, yazlık mekanlarını İstanbul Boğazının ortasındaki Galatasaray Adasında geçen hafta açtılar: buzADA Buraya adım attığınızda önce havuz bölümünü görüyorsunuz. Olimpik bir yüzme havuzu, etrafında bembeyaz şemsiyeler ve şezlonglar... Yine bembeyaz masalar, sandalyeler ve bir havuz bar. Kenarda 7-8 aşçı, döner kesiyorlar, salata, tost, pizza hazırlıyorlar; ortada barmen özel kokteyller, limonatalar ve ayranlar sunuyor. Fiyatlar mı? Eh pahalı, özellikle alkollü kokteyller; 18 milyon liradan başlıyorlar... Diğer tarafta ise Fishmekan ile yine Buzcuların işlettiği iki restoran ve bir kulüp var. Fishmekan adından anlaşıldığı gibi bir balık restoranı. Diğer iki restorandan biri İtalyan, biri İstanbul mutfağı sunuyor. Kulüp de restoranlar kısmında. İstanbul ışıklarıyla süslenen gecede, Boğaz sularının üzerinde sabah 4e kadar dans edebiliyorsunuz. Fazla içmemekte fayda var çünkü kulübün etrafı duvarlarla örülü olmadığı için denize düşme tehlikesi bulunuyor. Ben yetkililere, düşenlere sarkıtmak üzere birkaç ip merdiven ayarlamalarını önerdim bile. İstanbul Boğazının ortasındasınız... Bir yanınızda Avrupa, bir yanınızda Asya... Ya da bir yanınızda Kuruçeşme, bir yanınızda Kuleli... "Yüzme yarışları ve sutopu müsabakaları yapacağız" Lal Dedeoğlu: Biz burayı üç aylığına anlaşmalı olarak aldık. 15 Ekime kadar da açık kalmayı düşünüyoruz. Burayı ne kadarlığına kiraladınız? Lal D.: Esasında biz burada ciddi yüzme yarışmaları ve su topu müsabakası yapmayı düşünüyoruz; temmuz sonu ağustos başı civarında. O konuda Galatasaray Kulübünün çok büyük desteği olacaktır. Artık Galatasaray Kulübünün etkinlikleri devam etmiyor burada değil mi? Lal D: Evet. Hatta yüzdükten sonra canınız masaj ya da spor yapmak istiyorsa Hillsidea geçiyorsunuz. Şimdi ben burayı doğru mu anladım? Buraya öğlen geliyorum. Havuzuma giriyorum, güneşleniyorum, yemeğimi yiyorum, kulübe geçiyorum, dans ediyorum, motora atlayıp karaya dönüyorum. Lal D.: Yok ama tost, çay, kahve var. Sabahtan gelirsem... Kahvaltı var mı? Lal D.: Sanırım 24. Havuzun barında bile yedi-sekiz aşçı görüyorum. Toplamda kaç aşçı var burada? Ender S.: Nevzat Onay. Şefiniz kim? Ender S.: 100-120 civarında. Peki toplamda burada kaç kişi çalışıyor? Lal D.: Hayır. Bizim için daha çok niyeti, saygısı, terbiyesi önemli. Birtakım insanlar fiziksel özellikler yüzünden kadınları tercih ediyor ama biz hiç öyle bir şey yapmadık. Garsonlar şortlarla dolaşıyorlar. İşe alırken fiziklerine de dikkat ettiniz mi? "Gözümüzün önünde her şey var. Süslemeye gerek yok" Ender S.: Biz her açtığımız mekanı, beş dönüm de olsa, 250 metrekare de olsa evimiz gibi hissedip açıyoruz. Biz ev sahibiyiz, kapıdan giren herkes bizim konuğumuz. Ve her konuğua karşı da çok samimiyiz. Etraftaki herkesle sohbet ediyorsunuz, onları tanıyorsunuz. Lal D.: Vallahi buraya anne-çocuklar çok gelecektir havuz için. Gençler gelecek kulübe ve havuza. Orta yaş üstü zaten geliyor. Yani bir ayırım yok. Skalası geniş bir yer olacak. Konuklarınız kimler? Kimler gelecek buraya? Lal D.: Onlar daha biz kışlık Markizi açarken "Yazın ne yapıyorsunuz?", burayı açarken "Kışın ne yapıyorsunuz?" diye soruyorlar. Buz müdavimleri zaten gelir. Lal D.: Kışın Markizi açtığımız gün. Gerçekten bu fikir ne zaman ortaya çıktı? Ender S.: Adanın kimliğini yok etmemek, dört bir tarafın görünürlüğünü sağlamak lazımdı. Ayrıca beyaz ve ahşabı özellikle istedik. Lal D.: Etrafta da çiçekler, güller yerine çimler var. Her şey düz olsun dedik. Ender S.: Zaten gözümüzün önünde her şey var. Başka süslemelerin anlamı yok. Dekorasyon Mahmut Anların ama tabii sizin de katkılarınız olmuştur. "Kimlerin gireceği kara tarafında belli olacak" Lal D.: Bence burası turistler için çok önemli bir nokta. Dünyada İstanbul Boğazı gibi bir şey yok bana göre. Boğazın ortasında böyle mekan hiç yok. Yabancı konuklarınız da çok olacaktır. İstanbul turizmi açısından da önemli bir mekan olacak mı burası sizce? Ender S.: Zaten burası rahat bir mekan. İsterse sabahın 9undan gece 10a kadar pareosuyla dolaşsın. Biz de rahat insanlar olduğumuz için bu gelenlere de yansıyacaktır. Buraya gece öyle şıkır şıkır biraz zor gelinir. Motorlara biniliyor falan. Topuklu ayakkabı bir kere baştan siliniyor. Lal D.: Binmeden o seçimi yapıyoruz. Ender S.: Evet, o seçicilik kara tarafında. Kapıdan çevirmek var mı burada? İnsanlar deniz aşıp geliyorlar, motorla geri göndermek biraz zor olur. Lal D.: Yok, öyle tam bir geri çevirme değil. Bizim mekanlarımızın kapasiteleri bugüne kadar çok fazla değildi. Zaten mecbur kalıyorduk. Sonra Markizle, Anjelique ile kapasite arttı. Bu arada eilimizde guest listler (konuk listeleri) oluştu. Onlara da bakıyoruz. Ama düzgün, tatlı, genç insanlarda tanışıklığa bakmıyoruz. Bu geri çevirmeyi neye göre yapıyorsunuz? "Hafta sonu partileri, caz geceleri ve konserler olacak" Ender S.: Cumartesi partileri başlıyor. Pazar partilerimiz de devam edecek ama formatını değiştirdik; o bir süpriz.Lal F.: Şimdi isim belirtemiyorum ama büyük sanatçılar burada konser verecek. Eğlence kısmına geçelim... Lal D.: Bu sene Aksanatla bir ortaklığımız var. Onlar belki yine pazartesi günleri yemekte caz geceleri düzenleyecek. Bir de sizin pazartesi akşamları caz akşamınız vardı. O devam edecek mi? Ender S.: Geliyorlar. Burası fanatizmi unutturacak bir nokta. Sonuçta burası Galatasaray Adası. Fanatik Fenerbahçeliler geliyor mu? Lal D.: Başak burcuyla Boğa burcunun uyumu diyelim. Ben Başağım, o Boğa. Ender S.: Birbirimizi dinlemeyi o kadar iyi biliyoruz ki. Gece 3te de Lal beni arar mesela. Ya da atlar, birlikte tatile gideriz. Ortaklık nasıl bu kadar iyi yürüyor? Ender S.: Arada Lal beni azarlar, ben de dinlerim. Birbirinizi azarlamalarınız, kavgalarınız falan olmuyor mu? buzADAya Kuruçeşme Parkından deniz motoruyla ücretsiz geçiliyor. Dört motor bu iki-üç dakikalık yolculuk için sürekli git-gel yapıyor. Servis sabah 9da başlayıp ertesi sabah 4e kadar devam ediyor. İsteyenler kendi tekneleriyle adanın iskelesine yanaşabiliyorlar. Havuza giriş ücreti hafta içi 20, hafta sonu 30 milyon lira. Kulüp için giriş ücreti alınmıyor. Restoran-kulüp kısmı da, havuz kısmı da yaklaşık 1200-1300er kişi alıyor. Havuza giriş 30 milyon, kulübe giriş ücretsiz buz ayran (En sağda) Light yoğurt, buz, taze limon suyu, maydanoz, fesleğen ve nane blendırdan geçiriliyor. 7 milyon lira. vodka ada (Sağda, önde-Küçük bardak) Taze kivi, yeşil elma ve salatalık parçaları blendırda limon suyu ile çekiliyor. Bu karışım votkaya katılıyor. Üzerine birer dilim kivi, elma ve salatalık ile nane eklenip sunuluyor. 19 milyon lira. vodka mix (Sağda-Büyük bardak) Mevsim meyvelerini elinizle ezerek büyük bir bardağa dolduruyorsunuz. Votkayı ekliyorsunuz. İki kişi birlikte içiyorsunuz. 21 milyon lira. Özel soğuk içecekler "Palmiye görmek isteyen Fasa gider, Boğaza değil" Fikrin çıkmasıyla beraber tüm çalışma 65 gün içinde oldu. Adanın üzerine adeta bir örtü örtme mantığıyla çalıştık. Şu anda kulübün çatısındayız. Üzerini örttük ve üstüne yeni bir yer inşa ettik.Burayı inşa ederken ilk olarak Boğazda olduğumuzu göz önüne aldım. İstanbul Boğazındaki bazı işlere karşıyım. İstanbulda olduğumuzun bilincinde olmamız lazım. Palmiyelerle süslüyorlar Boğazdaki mekanlarını. Palmiye görmek isteyen Fasa gider.Dekorasyonda Galatasaray Adasının en popüler olduğu 60ları ve 70leri baz aldım. O zamanlar geometrik formlar çok kullanılırdı, ben de kullandım ama bugüne uyarlayarak. O dönemleri ayrıca seviyorum çünkü o zaman her şeyin, herkesin daha görgülü olduğunu düşünüyorum. Yine o dönemlerde İstanbul bir sayfiye yeriydi. O zamanki o mantığı buraya uygulamaya çalıştım ama günümüzün sahil konseptlerini dikkate alarak. Mahmut Anlar-buzADAnın mimarı buzITALIAda pizzalar, makarnalar ve carpacciolar, tiramisu, cheesecake gibi tatlılar var. Burası ortaklardan Ender Sanalın favorisi. Diğer ortak Lal Dedeoğlunun favorisi olan buzİSTANBULun mönüsü ise ikiye ayrılıyor. Alaturka ve alafranga. Alaturka mönü mezelerle açılıyor. Şakşuka da var, ezme de, patlıcan salatası da... Rakı ile tatlandırılmış karides güveci gibi ilginç başlangıçlar da bulabiliyorsunuz. Ana yemeklerde ise tahinli patlıcan salatası ile sunulan fıstıklı kebap, fırında kuzu kafesi, acılı kanat ızgara ve levrek buğulama gibi seçenekler bulunuyor. Alafranga kısmında ise ızgara tavuk göğsü, fırında somon balığı, ballı ve tarçınlı ördek göğsü, dana bonfile seçenekler arasında. Fiyatlar İtalyan restoranında 15 ile 26 milyon lira arasında. İstanbul mutfağında ise mezeler 17 ile 24 milyon lira arasında, yemekler 32 milyona kadar gidiyor.Havuz kenarındaki bar-restoranda da birçok yemek çeşidi var. Çıtır parmak tavuklar, salatalar, zeytinyağlı tabağı, tostlar, döner, balık, sosis, pizzalar, acılı makarna ve profiterol... Fiyatları tahmin edebilmeniz için birkaç örnek vermek gerekirse: Kaşarlı tost 5 milyon lira, Akdeniz salata 11 milyon lira, profiterol 8 milyon lira. İstanbul mutfağı ve İtalyan mutfağı bir arada