13.04.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:
Didem Seymen - Financial Times’ın (FT) haberine göre, son yıllarda insanların akıl yürütme ve problem çözme yeteneklerinde belirgin bir düşüş yaşanıyor. PISA testleri ve bilişsel değerlendirmelere dayandırılan araştırmalar, insan zekâsının 2010’ların başında zirveye ulaştığını ancak o tarihten itibaren gerilemeye başladığını ortaya koyuyor.
Bu düşüş, görsel medyaya aşırı maruz kalma, okuma alışkanlıklarının azalması ve sosyal medyanın dikkat süresi ile hafıza üzerindeki olumsuz etkileriyle ilişkilendiriliyor. ABD’de okuma oranlarının düşmesiyle birlikte, aritmetik ve problem çözme becerilerinde de gerileme gözlemleniyor.
Microsoft ve Carnegie Mellon Üniversitesi’nin araştırmasına göre, insanlar karar verme süreçlerinde yapay zekâya daha fazla güveniyor ve bu durum eleştirel düşünme yetisinin körelmesine neden oluyor. Öte yandan, Google, Microsoft ve OpenAI gibi dev şirketler yapay zekâya büyük yatırımlar yaparak, ChatGPT ve Gemini gibi gelişmiş modelleri piyasaya sürmeye devam ediyor.
Uzmanlar, yapay zekânın yükselişi karşısında insan bilişsel yetilerinin korunması için bilinçli bilgi tüketimi ve eleştirel düşünmenin geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
İşte Türkiye’den görüşünü aldığımız uzmanların zekâ savaşları hakkındaki düşünceleri:
“Hayata karşı merak içerisinde olun”
Türkiye Zekâ Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı: “Her teknolojik gelişme, hem bazı fırsatlar, hem de dezavantajlar sunar. Yapay zekâ kullanımından önce de yazılım, bilgisayar için ya da televizyon kullanımı için bile uzun süre izlemenin zararları ortaya atılmıştı. Bunların içinde haklı olan eleştiriler de var, olmayanlar da var. Yapay zekâ ile binlerce danışman ile yan yana gibisiniz. Hiçbir şeyi olduğu gibi alıp kullanmak doğru değil. Bir danışmandan da bilgi almasanız bunu sizin muhakeme etmeniz ve yorumlamanız gerekir. Bu bilgilerden de yeni bilgi üretecek olan sizsiniz, yani insan. Gereğinden fazla kuşku yaratılmasını doğru bulmuyoruz. Hem yazılımları, hem teknolojik gelişmeleri kullanmalıyız. Ama kendi bedenimize ve beynimize önem vermeliyiz. Kişi sürekli oturuyorsa, sürekli asansör kullanıyorsa, beynini çalıştırmayıp her şeyi başkasından beklerse -ki bu bir yapay zekâ, bir bilgisayar da olmayabilir- körelir. Yapay zekâ büyük imkânlar sunuyor. İnsan beyninin tembelleşmesini engellemek insanların elinde. Hayata karşı merak içinde olarak, merak duyarak, sorular sorarak, o soruları geliştirerek beyninizi dinç tutarsınız. Arkadaşınız kadarsınızdır. Sizin de yanınızda yaratıcı, yetenekli, zeki bir arkadaşınız, arkadaş grubunuz var. Bundan yararlanmak lazım. Yine başrolde sizsiniz, bir arkadaşınıza bir şey sordunuz onu bir süzgeçten geçirirsiniz. Yapay zekâ size yardımcı oluyor ama işin içerisine yorum katmak ve o bilgiyi amaç için kullanmak insanın özellikleridir. Yapay zekâ, sadık ve zekâsı her geçen gün gelişen bir yardımcıdır.”
“Çok fazla insanla iletişim kurun”
İnsan zekâsının yapay zekânın ilham kaynağı ve yapay zekânın gelişimi için kritik bir model olduğunu söyleyen Beyin Sinir Cerrahisi Uzmanı ve yapay zekâ üzerine çalışmalar yapan Doç. Dr. Tolga Dündar, şunları söyledi: “20 sene evvelki beynimizle düşünürsek, yapay zekâ insan zekâsını olumsuz etkiler yanıtını verirdik. Çünkü telefon numaraları, adresler aklımızda değil. Ama hayat 20 sene evvelki kadar yavaş akmıyor. Şu dönemde bilgiye çok hızlı ulaşılması gerekmektedir. Bu bilgiyi hızlıca değerlendirip, harekete geçmek gerekmektedir. Şu andaki şartlara göre beyni negatif etkilediği söylenemez. Çünkü bizim çok daha fazla veriyi işleyip, hızlı yol almamız önemlidir. Yapay zekâ, kararınca kullanılırsa insan zekâsına ve işine katkı sağlamaktadır. Ancak aşırı düzeyde kullanılırsa yapılan işlere engel olabilir. Beyni aktif kullanmak için insanlarla iletişimi kesmemek, onlarla etkileşimde kalmak önemlidir. Ne kadar çok insan ile irtibat kurarsak bizler için o kadar iyidir. Bir de kişinin beyninin hangi tarafını kullanmak istediği önemlidir. Matematik tarafını mı, görsel hafızayı mı yoksa, sosyal tarafı mı kullanmak istediğimiz çok önemlidir. Neyle alakalı beynimizi, zekâmızı geliştirmek istiyorsak o yöne yönelmek gerekir. İnsan beyninin içinde de bir savaş vardır. Kullanılmayan beyin alanlarındaki nöronlar azalırken, aktif alanlardakiler de onları kaplamaya çalışıyor. Günümüzün koşullarıyla zeki miyiz değil miyiz kısmını karşılaştırırsak, hem zekiyiz hem değiliz. Ortalama bir zekâdayız. Ama geçmişle şu anı karşılaştırırsak, geçmişe göre zeki olduğumuzu söylemek mümkün. Çünkü daha hızlı ve aktif bir şekilde sonuca gitmemiz gerekiyor.”
YAPAY ZEKÂ NE SÖYLEDİ?
İnsan zekâsı mı, yapay zekâ mı? Bu kıyaslama yapay zekâya sorulduğunda; “Her ikisinin de kendine özgü güçlü ve zayıf yönleri var. İnsan zekâsında, duygusal zekâ ve empati; yaratıcılık ve inovasyon; bilinç ve öz farkındalık ön plana çıkarken; yapay zekâ işleyişinde veri işleme ve analizi; hız ve doğruluk; büyük veriler ile çalışabilmesi ön plana çıkmaktadır. Yapay zekâ, insanın yapamadığı veya yapmakta zorlandığı birçok görevi üstlenerek insanlara zaman kazandırır ve daha karmaşık sorunların çözülmesine yardımcı olur. İnsan zekâsı ve yapay zekâ, birbirine zıt değildir, birbirini tamamlayan iki farklı yetenektir. İkisinin de güçlü ve zayıf yönlerini anlamak, gelecekteki teknolojik gelişmelere daha iyi hazırlanmamızı sağlayacaktır,” dedi.
'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakterini canlandıran oyuncu Sibel Taşçıoğlu'na veda paylaşımı yapmayan Evrim Alasya'dan sert açıklama geldi.