05.08.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Özge Tabak
Geçtiğimiz günlerde şarkıcı Güliz Ayla, Sony Music Türkiye etiketiyle yayınlanan “Parla” albümünün son klibi “Gelsin Öpsün Kalbimi”yi çıkardı. “Olmazsan Olmaz” ve “İlk Öpücük Benden Olsun”un aralarında olduğu kıpır kıpır, pozitif şarkılarıyla tanıdığımız şarkıcı, bu kez gri saçları ve yeni tarzıyla başka bir rengini gösteriyor. Yeni kliplerin devam edeceğini söyleyen şarkıcı yeni sezonda bir düet ve dizi müziği projesiyle gelebileceğini paylaşıyor...
- “Parla” nasıl bir albüm oldu?
Daha kişisel bir albüm oldu. Bütün söz ve müzikler bana ait. Kendi kararlarımı daha çok uyguladım bu albümde, daha özgürdüm. “Bu albüm daha sensin” diyorlar. Kariyerimde ulaşmaya çalıştığım da zaten bu. Bir de ilk albüm 2015’teydi, üç yılda, hele de bu yaşlarda çok şey değişiyor, 30 yaşıma geldim. Daha olgun bir albüm oldu o yüzden.
- “Gelsin Öpsün Kalbimi” klibiniz yayınlandı geçtiğimiz günlerde...
Albümü yaparken de hep göz kırpan bir şarkıydı. “Olmazsan olmaz” şarkısının ve oradaki pozitif etkinin bayrağını devralacak bir şarkı. “Güliz’i böyle görmeyi özledik” diyor insanlar da. Günün sonunda, böyle şeyler üzerime yapışacak gibi hissediyorum. Pozitif, daha akustik sound’lu, hareketli...
- Var mı böyle bir çekinceniz, bu tarz üzerime yapışacak diye...
Kendi şarkılarını yazan bir şarkıcıyım. Hayatımın sonuna kadar bunu yapıyor olacağım. Yeni şeyler denemeyi de çok seviyorum. O yüzden bir korkum yok.
- İmajınız da farklı, gri saç, parlak makyaj...
Daha süslü bir albüm “Parla”. Gri saç radikal bir değişim oldu ama çok değişmedi aslında, sarıydım. Ama benim yaptığım küçük değişiklikler dışarıdan çok değişmiş algısı yaratmıştır hep. Makyajsa işimizin çok eğlenceli bir oyuncağı...
- Şarkıların hepsi aşk şarkıları değil.
Bu sefer öyle oldu. Okan Bayülgen bana “Genel olarak pop müzik şarkıcıları hep aşk şarkısı mı yapıyorsunuz?” demişti. O bir ampul yaktı kafamda. “Cidden ya, ne kadar çok aşk şarkısı yayınlıyoruz” dedim. Tamam, şarkılara en güzel konu olabilecek, en çok malzeme veren şey o; ama “Ben başka şeyler de yazabiliyorum, hadi biraz onlara da bakayım” dedirtti bana. Artık elime kağıt kalemi aldığımda sadece aşk, ayrılık gelmiyor.
“İç huzurun varsa başarılısın”
- Şarkı sözü yazma süreci nasıl gelişiyor?
Bir yere gittiğimde, seyahatin günlüğünü tutuyorum. Onlardan besleniyorum. Moda sahilinde kendi kendime piknik yapıyor, orada da yazıyorum. Ya önce söz gelir bende ya da sözle birlikte melodi. Bulmaca gibi oluyor genelde benim şarkı sözü yazmam.
- Sizin için başarı, başarılı olmak ne?
İç huzuruma çok önem veriyorum. Kendinizle de hayatla da kavganız olur ama büyük problemleriniz yoksa, insanların üzerine basacak kadar büyük hırslarla yaşamıyorsanız bence zaten başarılısınızdır. Başarı ne çok ünlü olmak ne çok para kazanmak… Ben başımı her gece yastığa koyduğumda hayatımın özetini yapıyorum. Hiçbir zaman “Tüh ya, burada çok büyük hata yaptım, şu insana çok büyük haksızlık yaptım” demedim. Tabii ki var hırslarım ama “Bu şarkı nasıl 100 milyonu geçmedi?” diye dünyayı yıkmam. Kendime güveniyorum, şarkı yazmaya da devam edeceğim. O yüzden bir sonrakine saklarım hedeflediğim şeyi...
- Hedefleriniz müzik üzerine o halde...
16 yaşımdan beri müzikten para kazanıyorum. Başka bir şey yapmadım, yapmayı da bilmiyorum. Sanırım bu yüzden kaygım yok. Müziği ne ünlü olmak için seçtim ne de çok paralar kazanayım diye… Tabii hayat başka kapılar açar, başka şeyler deneyebilirim. Mesela bir yerimin olması hep hayalimdir, ileride bunu gerçekleştirebilirim.
- Restoran, cafe gibi bir mekan mı?
Yemek işine aşırı meraklıyım. Çok yemek yaparım, güzel de yaparım. Pasta börekten dünya mutfağına ve tencere yemeklerine kadar... Fransız soğan çorbası ve lazanya isterler benden. Mekan açarsam direkt mutfağa gireceğim, aşçı başı ben...
“Yaşadığım duygusal acı, yardım olarak dönsün”
- Doğayla, engellilerle ilgili farklı projelerde yer aldınız. Başka projeleriniz de olacak mı?
Annem uzun yıllardır kanser hastası, hâlâ tedavi sürecindeyiz. Babamı da kanserden kaybettim. Şimdi annemin doktoru vasıtasıyla bir dernekle görüşüyoruz, birbirimiz için ne yapabiliriz üzerine. Benim hayatımın bir gerçeği, hem de bugüne dek bu hastalıkla ilgili bir çalışmada olmamıştım, sadece hasta yakınıydım. Artık bir doktor kadar da bilgilendim neredeyse. Elimden geldiğimce faydalı olmaya çalışacağım.
- Çok kişisel bir konu sizin için...
Aile başka bir şey. Babasını da bu hastalıktan kaybetmiş biri olarak, sinir oluyorum kansere. Keşke yeryüzünden silinebilse... Benim için duygusal olarak biraz daha ağır geçiyor tabii ki. Annenizin her halini görüyorsunuz. Hastalıkla mücadelesini, vazgeçişini, tutunmasını... Tüm bu duygu değişimleri sanki ben yaşamışçasına geliyor bana. Annemin bir yeri ağrıyınca benim de ağrıyor gibi geliyor. Çok fazla empati yaparak yaşıyorum, bu da biraz beni yoruyor. Ama başta kendi annem için, ama başkaları için de yaşadığım bu stresin, duygusal acının yardım olarak dönmesi, faydaya dönüşmesi beni en mutlu eden şey olur.
“Erkekler bizim kadar cesur değil”
- Siz dinlenmek için neler yapıyorsunuz?
Bisikletimi alıyorum, başımı alıp gidiyorum. Spor yapıyorum. Sosyal çevresi geniş biriyim. Evim yol geçen hanı gibidir. Yemek geceleri, canlı müzik geceleri yaparız.
-“Sizden cesaret aldık, aşkımızı itiraf ettik” yorumları geliyor mu bu şarkıdan sonra da?
Bu şarkının da öyle bir gücü oldu, evet. Bir radyocuyla da bunu konuştuk. “İlk Öpücük Benden Olsun” dan sonra, bu da böyle kızlara cesaret veren bir şarkı gibi. “Evet ya, bütün işi erkeklerden beklemeyelim. Zaten onlar bizim kadar cesaretli değiller gerçek hayatta” dedim hatta ben de...