13.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
vmilorster@gmail.com Ama "kaçamağın" niteliği farklı. 30 sene önce lisenin demir korkuluklarından atlayıp, o zamanlar nispeten daha nezih olan Beyoğlu meyhane ve kıraathanelerine takılırdık. Sevgili hocalarımız durumu bilir ama biz kavgalara falan bulaşmadıkça, hoşgörülü davranıp görmezden gelirlerdi. Ne de olsa genç insanların içlerini dökmeye ihtiyacı var. Şimdilerde ise gerçek patronlarımızdan, yani eşlerimizden izin alıyoruz "erkek erkeğe" sohbet etmek için. En otoriter hocaya göre bile daha çetin ceviz olan yeni patronlarımız "akıllı" oldukları için biliyorlar ki biz orta yaşlı "delikanlıların" da ara sıra kurtlarını dökmesi gerek. İzin çıkıyor.Ayrıca kim demiş "Kadınlar dedikoducudur" diye. Herhalde biz erkekler! İşin aslı şu ki, hanımlar yanımızda olmayınca bizler bu "anlaşılması mümkün olmayan" yaratıklar hakkında ahkam kesmekten büyük haz duyarız. Üç "40 yıllık" arkadaş, leyli okuduğumuz Mekteb-i Sultani yıllarında yaptığımız gibi, "kaçamak" yapıp bir araya geliyoruz, felekten bir gece çalmak için. Sahrayıcedit'te bir ara sokakta, sessiz, sakin ve temiz bir kebapçı, bu tip bir "kurtlarını dökme" operasyonu için biçilmis kaftan tabii. Bir yandan rakınızı azar azar yudumlayıp diğer yandan sohbeti koyulaştırabilirsiniz.Bendeniz, arkadaşlarım Tacettin Neciboğlu ve Cengiz Yücel'den bir 45 dakika sonra varıyorum Çukurova Adana Kebapçısı adlı lokantaya. Kadıköy'den bindiğim minibüs tam bir saatte buraya geldiğinden epey gergin ve tedirginim. Ancak güzel donanmış masayı, buz gibi Yeşil Efe'yi ve en önemlisi de, ağaran saçları hariç hiçbir zaman hiçbir şeyi, yani ne giyimi (pikniğe gitse bile kravat takar), ne kilosu, ne prensipleri ve hayat felsefesi ne de inanılmaz hiciv gücü değişen Cengiz'i görür görmez tedirginliğim dağılıyor ve havaya giriyorum.Nasıl olsa Milliyet okumadığı için Cengiz'i biraz iğneleyeyim. Son derece "reaksiyoner" bir insan çünkü modern iktisat teorilerinin bir antitezi sanki. "Ağır" bir intikam Liberal iktisat bilimi insanların "rasyonel" olduğu, yani para ve iktidar gibi teşviklere cevap verdiği varsayımından yola çıkar. İyi bir dermatolog (cilt uzmanı) olan Cengiz'e ise ister milyon teklif et ister hastane başhekimi yap, Kadıköy yakasında çalıştığı ve yaşadığı daracık üçgenden çıkıp başka yere taşınmayı kabul etmez. Onun için yaşam kalitesi ve arkadaş çevresi önde gelir. Cengiz çağdaş dünyadaki "son romantik"lerden biri olarak tanımlanabilir. Peki iyi doktor olduğunu nasıl mı biliyorum? Cildimle ilgili bir sorunum olsa ve soru sorsam, önce "Ölmek üzeresin" diyor, sonra da "Bırak kendi haline, geçer" buyuruyor ve ilaçla falan uğraşmadan gerçekten her şey düzeliyor.Ben de intikam olsun diye, benden zayıf olan Cengiz'i biraz şişmanlatmak için ne var ne yoksa ısmarlıyorum. Dünyanın en ağır, yani zevkini çıkara çıkara yemek yiyen adamı olan ve Milliyet okuduğu için çok dalga geçemeyeceğim Taci, buna dünden razı.Vallahi mezeler için söyleyecek çok bir şey yok. Tahinli salata güzel. Kese yoğurdu, patlıcan salatası, tulumpeyniri, ezme (ceviz konulmuyor Adana'da), yediğimiz iki salata standart. İçliköfteleri yok. Çiğköfteleri uydurma değil. Yani acılı ve et, bulgur kıvamı yerinde. Belki salçası biraz fazla kaçmış. Sıcak olarak önümüze getirdikleri minik lahmacun standart üstü. Peynirli pide de. Yeni porsiyonlar geldikçe, kalite giderek yükseliyor. Çöp ve ciğer kebap konuyor önümüze. Yanında kıyılmış soğanla. Üçümüz de kuzu ciğerinin kalitesini beğeniyoruz. Bu meret öyle bir şeydir ki, kuzu gevrek olmazsa, nasıl pişirirsen pişir ve yanına ne koyarsan koy, çöpe atmak mideye indirmekten hayırlıdır. Ayrıca burada tam kıvamında ızgara edilmiş. Kurumamış.Ama bir Beethoven senfonisindeki kreşendo misali, asıl sürpriz sonda. Yani her birimizin önüne birer porsiyon Adana kebap geliyor. Bunun o kadar uydurma olanı var ki etrafta, gerçeğinin tadını unutuyoruz herhalde. Çukurova'da önünüze gelen neredeyse bir çocuk kolu kalınlığındaki kebap çok güzel. Et lezzetli ve dinlendirilmiş. Bıçak kıyması. Soğanı ince kıyılmış ve ne çok ne de az. Kullanılan yağ kıvamında. En önemlisi de, aşırı pişirilmemiş, içi sulu kalmış.Tatlı olarak önümüze irmik, meyve tabağı ve fıstıklı tel kadayıf geliyor. Zirveye ulaştıktan sonra ayaklarımız yere değiyor. Tatlılar normal.Şimdi bana bu lokantayı "Yahu sen de hep Anteplileri yazıyorsun, biraz da Adana'ya bak" diyerek tavsiye eden sevgili okuyucum Emin Özgür bey, aynı zamanda, "Adana'nın en iyisini istiyorsan Adana'ya gidip Cengiz Usta'da yemelisin" diyor. Ben de kararımı verdim. Hanımlardan izin çıkarsa üç kafadar Adana'ya doğru yola çıkıyoruz. n Tel: (0216) 355 05 09 Kalite giderek yükseliyor DEĞERLENDİRME: * * * * Değerlendirme yapılırken, sadece ve sadece yemeğin kalitesi notlanıyor. Mekanlar bir ile beş yıldız arası değerlendiriliyor. * Kötü** Vasat*** İyi**** Çok iyi***** Türünün en iyisi YILDIZLAR
2025 yılının ilk üç ayında, birçok ünlü isim aramızdan ayrıldı. Kendi alanlarında büyük başarılara imza atmış usta sanatçılar, müzisyenler ve diğer ünlü figürler hayatını kaybetti. İşte, 2025 yılının ilk üç ayında aramızdan ayrılan o değerli isimler...