17.04.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Özge Tabak - ozge.tabak@milliyet.com.tr
Allen Hulsey, Berklee College of Music mezunu başarılı bir müzisyen. Onu “Elin Oğlu” programında gördük bir süre, sonra da Kerem Bürsin ve Serenay Sarıkaya ile birlikte yer aldığı Mavi reklamında... Hulsey bu ay başında ilk solo albümü “Whiskey and Blues”u çıkardı. Bu vesileyle buluştuk, müziği, Türkiye’deki hayatını ve projelerini konuştuk.
- Türkiye’yle yolunuz çocukken de kesişmiş. Sonra tekrar gelip kalıyorsunuz. Nasıl oldu?
Türkiye’ye 7 yaşında gelip Ankara’da çok az kalmıştım, oradan Konya’ya geçtik, iki yıla yakın kaldık. Hatta Konya’da yaşarken biraz Sufi düşüncelere merakım başlamıştı. 2013’te geldim tekrar, tatil için. Birkaç haftalığına diyordum ama uzadı. Bu kadar kalacağımı hiç düşünmüyordum. Şu an buradayım, ne olacağı belli olmaz ama bu kadar yaşadıktan sonra içimin bir parçası oldu artık Türkiye.
- Müzik nasıl girdi hayatınıza?
Bir haftada televizyonda üst üste şunlara denk geldim: İlk olarak bir akustik gitar programında bir gitarcı gitarıyla artistik bir hareket yapıyordu. İkinci gün “Geleceğe Dönüş” filmini seyrettim, orada da Jamie Foxx gitar çalıyor. Üçüncü gün de Clapton, Jimmy Page’lerin döneminden çok iyi bir gitarcı var Jeff Beck diye, onun inanılmaz bir performansını gördüm. Ray Charles’ın şarkısını sanki gitarla söylemiş gibiydi. “Gitar çalmalıyım” dedim. 13 yaşındaydım, babama söyledim. “Alabilirsin ama ben seçeceğim, parasını sen vereceksin. 90 gün boyunca klasik gitarda çalışman lazım” dedi. Ben de her gün tıngırdattım ve öyle başladı.
- Berklee College of Music mezunusuz. Oradan mezun olup Türkiye’de müzisyenlik yapmak nasıl?
Berklee’de caz bestesi okudum. Müzisyenliği burada yapılır, şurada yapılır diye görmüyorum. Her yerde bir müzik piyasası var. Her yerde, her tarz müzik isteniyor artık internet ve bir sürü sebepten dolayı. Önemli olan o iletişimi kurmak. Nerede olursan ol, herkesle irtibat kurabilmek için bir bağ, bir iletişim tarzı müzik.
- Şu an çocuklarla da projeler yapıyorsunuz, birlikte çalıp söylüyorsunuz...
Amerika’da otizmli ve Down sendromu olan çocuklarla çalışmıştım. Başka bir şekilde bağ kuramayan çocuklar müzikle çok güzel anlaşabiliyor. Buraya geldikten sonra da teklifler geldi, kanserli çocuklarla ilgili projeler çıktı. “Eski yaptığım işlerin yerini alacak bir alan buldum” dedim. Çocuklarla iç içe olup birlikte çalışabilmek çok iyi geldi. Şu anda da birlikte çalıştığım dernekler var, onların etkinliklerine gidiyorum, hastanelere uğruyorum. Hatta bir arkadaşımdan bahsedeyim: Beytullah. Şişli Etfal Hastanesi’nde kanser hastası. Söz yazarı olarak çok kabiliyetli, onun şarkılarından bir single yapmayı düşünüyorum yakın zamanda.
“Serenay Sarıkaya’nın çok güzel bir sesi var”
- İlk solo albümünüz “Whiskey& Blues”u yayınladınız. Hem de plak olarak. Neden plağı tercih ettiniz?
Blues yalnızlığın, efkarın müziği denebilir. Burada nasıl rakı-balık oluyorsa bizim muhabbetimiz de biraz blues üzerine dönüyor. Oturup arkadaşlarla viski içerken canlı bir müzik olsaydı, böyle bir müzik çalınırdı gibi bir konsepti var albümün. 10 beste bana ait. Satsın diye hiçbir derdim olmayan parçalar, ondan çok samimi oldu. İnsanlar bunu dinleyince benim gerçek, ham halimi duyabiliyor. İlk albümümü aldığım günleri hatırlıyorum, kasetler, CD’ler falan çok farklıydı. Bir kasetten bir kasete bir şey kopyalarken bile bana heyecan veriyordu. O hissi sonra plaklardan aldım. O yüzden böyle bir şey yaratmak istedim. Nostaljik, bir de ses kalitesi olarak da daha güçlü tabii.
- Müzisyenlik haricinde “Elin Oğlu”nda gördük sizi, sonra da Kerem Bürsin ve Serenay Sarıkaya ile Mavi reklamında oynadınız ...
İlk geldiğimde belki Mavi’yle birlikte bir şey yaparım diye hayal etmiştim gerçekten. New York’tayken de bildiğim bir Türk markasıydı. Önce Serenay’la stüdyoya girdik, çok sıcak, samimi biri. Başta biraz çekiniyordu şarkı söylemekten ama sonra sesini duyunca “Vay” dedim. Çok güzel bir sesi var. Çekim günümüz 16 saat sürdü, çok eğlendik. Kerem’le tanıştık. Onunla da Teksas’ta aynı yerlerde yaşamışız. Aşırı komik biri ve o da biraz gitar çalıyor, müziğe yeteneği var. Reklamdan sonra ikisini de gördüm. Onlar yoğundu, zaten Amerika’da oldular bir süre ama haberleşiyoruz. O reklamdan sonra onlar çıkmaya başladı galiba zaten, o da güzel oldu.
“Türk kadınlarına alışmaya çalışıyorum”
- “Gurme gitar” geceleri düzenliyormuşsunuz. Yemek yapmayı sever misiniz?
New York’ta ev partileri yaparken insanlar yemeklerimi beğendi ve böyle başladı. Türkiye’de de yaptım birkaç mekanda, evde. Şu an yapmıyorum ama zamanı geldi. Çocukken mutfakta yardım etmeyi severdim, ilk çocukluk hayalim de çöpçü olmaktı. Her sabah 5.30-5.45 gibi uyanır, bisikletimle çöpçüleri takip ederdim. Hatta bizim evin önüne bir daha gelebilmek için rotalarını değiştirmişlerdi. Bir gün “Biz bunlara kahvaltı yapalım” dedik. Muffin, kek falan hazırlayıp veriyordum sokakta. Mutfağa biraz daha merakım uyandı o şekilde. Buraya gelince Türk yemeklerini de öğrenmeye çalıştım.
- Türk kadınlarına alışabildiniz mi?
Bak zeytinyağlı yemeklere, öbür şeylere alıştım ama komple paket lazım yani, alışmaya çalışıyorum. Tabii onların da bana alışmaları lazım. Burada ilişki yürütmek Amerika’dakinden farklı. Tavır, kültür farkları var. Farklı sahiplenme tavırları, beklentileri var. Türk kız arkadaşım oldu; şu an yok ama açığım yeni aşklara.
“Yasemin Allen’la düet yaptık”
- Yakında müzik ya da televizyon projeleriniz var mı?
Bu ay sonunda Avrupa’da konserler başlayacak, yazın da Türkiye’de olacak. Türkçe bestelerim de var, yakında çıkartmayı düşünüyorum. Bir singe, bir klip gelebilir yakında. Yasemin Allen ile de çok güzel bir düet cover hazırladık geçen yaz Paul McCartney’nin “Black Bird” şarkısına. Çok farklı hale getirdim, değişik bir aranje oldu. Video bile çekmiştik ama daha çıkarmadık. Ekran için bir şeyler devamlı konuşuluyor. Kendi gurme müzik formatım var: Tanınmış insanların evine gidiyorum, onlarla birlikte yemek yapıyoruz, şarkı söylüyoruz ya da üretiyoruz ve sohbet ediyoruz. Farklı projeler üzerine de görüşme yaptık, türkülerle ilgili bir proje bile oldu. “Oyuncu olman lazım” diyenler var, bazen öyle teklifler de geliyor. Eğer bana uygun bir şey olursa oyunculuk da olabilir.