PazarBu ‘Cafe de Paris’ terasta

Bu ‘Cafe de Paris’ terasta

08.07.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Hotel Suadiye’ye açılan Cafe de Paris-Teras tarifi sır olarak saklanan özel soslu et menüsüne ek bir de lounge menüsü sunuyor

Bu ‘Cafe de Paris’ terasta

Cafe de Paris dört yıl aradan sonra yeniden Hotel Suadiye’de açıldı. Böylelikle İstanbul da 4’üncü Cafe de Paris’sine kavuşmuş oldu. Asmalımescit, Sortie, Bağdat Caddesi ve Hotel Suadiye’den sonra Nişantaşı’na yeni bir şube de gündemde. Ama ondan önce Hotel Suadiye’nin terasında yer alan, eşsiz bir Adalar manzarasına sahip mekanı konuşmak üzere otelin sahibi Erkan Sadıkoğlu ve onun “antidepresanım” dediği, markanın Türkiye haklarının sahibi Abdullah Özmelek’le bir araya geldik. İkili İstanbul’un en büyük barına sahip olma iddiasında olan mekan için Cem Yılmaz’ın reklamlardaki “Saha oynatıyor” sözüne atıfta bulunarak “İstanbul bu kadar güzel olduğu için bu mekan bu kadar güzel” diyorlar.

Haberin Devamı

Nedir bu Cafe de Paris’nin özelliği?

Abdullah Özmelek:
Dünyadaki en büyük Cafe de Paris. 800 metrekare. Artı İstanbul’un en uzun barı var.

Suadiye Oteli’nin terasına bir Cafe de Paris açmak kimin fikriydi?

Abdullah Ö.:
Erkan abiyi beş senedir kandırmaya çalışıyorum.

Erkan Sadıkoğlu: Abdullah’la daha önce mal sahibi-kiracı ilişkimiz olmuştu. O zamandan gönül bağımız vardır. Bu teras daha önce boştu. Buraya her geldiğinde de “Abi buraya bir şey yapalım” diye gaz veriyordu. Bu sene gözümüzü kararttık. Kötü de olmadı herhalde... Zaten ben de biliyordum; burada ne yapsak güzel olur ama Abdullah’ın elinden çıkınca hem güzel oldu hem de işin duygusal bir boyutu oldu.

Abdullah Ö.: Tam otelin altı, şu an Suadiye restoranı olan yer dört sene önce Cafe de Paris’ydi. Aklımda hep orayı yeniden açmak vardı. Orasının olmayacağı anlaşılınca teras için ısrar etmeye başladım. Erkan abi bir gün “Ben yarın Almanya’ya gidiyorum, siz inşaata başlayın” dedi. “Allah” dedik, “Başlamaz mıyız (gülüyor)...”

Haberin Devamı

Açılış için biraz geç mi kaldınız?

Abdullah Ö.:
Belki biraz ama havalar da hiç güzel gitmedi ki... Açsak da verim alamayacaktık. Sortie’deki yerimizi normalde 5-6 Haziran’da açıp Haziran sonuna kadar beş bin kişi yediriyordum bu sene 120 kişi yedirdim. Şaka gibi.

Ne kadar sürede hazırlandı burası?

Abdullah Ö.:
Bir buçuk ayda hazırlandı.

Ne kadar çabuk olmuş...

Abdullah Ö.:
Uzun bile sürdü.

Erkan S.: Ben burnumu soktuğum için o da (gülüyor).

Mekanı otelin içine açmak daha mı avantajlı?

Abdullah Ö.:
Otel müşterisini hiç hesaba katmadık. Onlar işin bonusu oldu. Otelin içine açmaktan ziyade terasa açmak avantajlı. Terasa açınca hem sigara yasağından etkilenmiyorsunuz hem de İstanbul manzarasından faydalanıyorsunuz.

Bu ‘Cafe de Paris’ terasta

Erkan Sadıkoğlu (solda): “Abdullah ‘Abi buraya bir şey yapalım’ diye sürekli gaz veriyordu. Biz de bu sene gözümüzü kararttık. Kötü olmadı herhalde...”

Sırrı sosunda

Sosu Türkiye’deki şubeler için babanız hazırlıyor değil mi?

Abdullah Ö.:
Aynen. Eskiden İsviçre’den getirtiyorduk ama babam kendi imalathanesinde yapmaya başladıktan sonra ondan alır olduk. Çok uğraşıyor bu işle. Geçen gün yine günübirlik İsviçre’ye gitti bunun için.

Haberin Devamı

Yurt dışındaki Cafe de Paris’lerden ne kadar farklı?

Erkan S.: İsviçre’deki Cafe de Paris’ye gittik. Oradaki menü Abdullah’ın Cafe de Paris’sinin eline su dökemez. 120 kilo adam bunu söylüyorsa bir bildiği vardır (gülüyor). Dükkanın dekorasyonu çok güzel, yaşlı insanlar hizmet veriyor falan ama bir salata getiriyorlar, müşteriye değer verir bir görüntü yok. Ben hep ilave sos isterim. Orada istedik. Dolaptan çıkartılmış, eritilmemiş yağ kıvamında geldi. Sıcak ekmek üzerine sürelim dedik, olmadı. Ne sosu sos, ne salatası salata... Abdullah’ı en sonunda sorgu odasına çekip tarifi öğreneceğiz.