“Boğaz bizim evimiz”

Ceyda Ulukaya - ceyda.ulukaya@milliyet.com.tr / İstanbul Boğazı geçtiğimiz hafta kentin en renkli etkinliklerinden birine ev sahipliği yaptı. 77 ülkeden 2600’ü aşkın yüzücünün Asya’dan Avrupa’ya kulaç attığı, şehrin gelenekselleşen kıtalararası yüzme yarışının esas ödülü, tüm katılımcılara Boğaz’da bu eşsiz deneyimi yaşatmaktı. İstanbul’da bu deneyimi yıl boyunca yaşamak üzere düzenli olarak buluşup antrenman yapan ve Boğaz’da farklı parkurları kullanarak iki kıtayı kulaçlarla aşmanın keyfini süren bağımsız gruplar da var. Boğaz yarışının da katılımcısı olan Open Water Family, Boğaz’ın Efendileri, Suadiye Bükü Yüzücüleri, Sarayburnu Fatihleri gibi pek çok grup, bunlardan birkaçı. Yarışın hemen ertesinde, açık deniz yüzme antrenörü Yüksel Sönmez’in rehberliğinde toplanan Sarayburnu Fatihleri’nin yüzme etkinliğine eşlik etmek üzere buluşup, bu tutkuya bizzat tanık oluyoruz.

Saat 05.00’te Üsküdar sahilinde toplanan grup, şehrin farklı semtlerinden, farklı yaş ve meslek gruplarını barındıran, aralarında kadın yüzücülerin de olduğu kalabalık bir topluluk. Sık sık yarışlara katılıyor, hemen her gün antrenman yapıyor, uzun mesafe yüzüyor, Boğaz’ı geçmekten büyük keyif alıyorlar. Aralarında öğretim üyesi bir baba ve genç oğlu da var, esnaf, hukukçu, mali müşavir de. Yüzmeye 55 yaşından sonra yüzmeye merak salan 69 yaşındaki Hasan Eke, “Ben Türkiye’nin pek çok yerinde yüzdüm, Manş Denizi’ni yüzerek geçen ekibin içinde de yer aldım. Ama Boğaz, biliyorsunuz dünyanın incisi. Burada yüzmenin tadı bambaşka. Boğaz’ı geçerken tarihin içinde yüzüyormuş gibi hissediyorum. Bir kulaç atıyorsunuz Kız Kulesi, bir kulaç atıyorsunuz Galata Kulesi” diyor.

Yüzme sonrası mesai

Henüz güneş doğmadan, gemi trafiği başlamadan Boğaz’ın karanlık sularına bırakıyorlar kendilerini. Yaklaşık 3 km’lik mesafeyi yüzüp soluğu karşı kıyıda Sarayburnu’nda almaları yaklaşık 25 dakika sürüyor. Grubun yenilerinden mali müşavir Ali Evyapan, “Ben 10 ay önce gruba katıldım. Başta çok iyi yüzemiyordum ama Yüksel Hocamız sayesinde kısa sürede Sarayburnu’ndan Sivriada’ya yüzerek geçmeyi başardım. Yarışlara da katılıyoruz. Bizim işimiz stresli, yüzerek stresimizi çok güzel atıyoruz. Yüzdükten sonra buradan hepimiz işimize gidiyoruz. Gerçekten çok keyifli. Herkese öneririm” diyor.

Boğaz’ı 20 yaşındaki oğluyla birlikte geçen Sinan Yardım ise “Boğaz bizim evimiz. Burada 12 ay 4 mevsim yüzen irili ufaklı gruplardan oluşan ciddi bir yüzme camiası var. Hepimiz farklı parkurları kullanıyoruz, bazen gruplar arası geçiş yapıyoruz. İstanbul’da üzerimize yüklenen stresi atmak için Boğaz bizim teneffüs kanalımız. Ben haftada 3-4 gün yüzmeye çalışıyorum. Son yıllarda oğlum da bize katıldı” diye anlatıyor.

Açılma, akıntıya kapılma

Gruba liderlik eden namı diğer Yüksel Kaptan’a dönecek olursak: Kendisi Sarayburnu Fatihleri’ne rehberlik etmenin yanı sıra Zeytinburnu Belediyesi bünyesinde verdiği yüzme eğitimiyle öğrencilerini yarışlara hazırlıyor. Sarayburnu’ndan Sivriada’ya kadar 16.5 km’lik parkuru tamamlayan ilk yüzücü olmanın yanında bu parkurun uluslararası düzeyde tanınmasına da öncülük ediyor. Boğaz’da yüzmeye heveslenenler içinse bazı uyarıları var: “Ne kadar iyi yüzseniz de Boğaz’daki akıntıyı çok iyi bilmeniz lazım. Birinci kuralımız şudur: Açılma, akıntıya kapılma ve de gruptan ayrılma.”

Sarayburnu Fatihleri yaklaşık 100 kişilik bir topluluk. Grup, yüzme becerisini geliştirmek isteyen herkesin katılımına açık.

Open Water Family, düzenli yüzme etkinliklerinin yanında her yıl yaz sezonunu Kız Kulesi’ne yüzerek açıyor.

Hollanda Büyükelçisi: Eşsiz bir deneyim

Geçtiğimiz hafta 35’incisi düzenlenen Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nda kulaç atan isimlerden biri de Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi Joep Wijnands’dı. Kanlıca’dan Kuruçeşme’ye uzanan parkuru 1 saat 7 dakikada tamamlayan ve yüzme deneyimiyle depremzedeler için 41 bin euro bağış toplayan Wijnands, Milliyet’e konuştu: “Kıtalararası yarışa katılmak çok ama çok büyük bir deneyimdi. Bu büyük yarışa katılanlardan biri olmak, Boğaz’da Asya’dan Avrupa’ya yüzmek gerçekten bir onur ve tabii ki eşsiz bir deneyim. Yarışın ilk kısmı çok iyi geçti. Tabii ki ikinci bölüm zor çünkü akıntıdan zamanında kurtulmanız gerekiyor. Ama başardığım için çok mutluyum. Çok da keyif aldım. Örneğin köprünün altından yüzerken gerçekten durup o anı olabildiğince yoğun bir şekilde yaşamaya, o anın kıymetini hissetmeye çalıştım. Gerçekten harika bir deneyimdi. Bu harika deneyimle deprem mağdurları için de bir şeyler yapmak istedik ve onlar için yüzeceğimizi duyurduk. Böylece sponsorlardan, Hollanda’daki Türk girişimcilerden ve buradaki Hollandalı iş insanlarından para müzisyen Karsu’nun kurduğu Karsu Vakfı’na bağışlamak üzere para topladık. Karsu, deprem mağdurları için gerçekten çok iyi işler yapıyor. Biz de bu vakfa mütevazı bir katkıda bulunabildik. Bu bağış deprem bölgesinde iyi bir şekilde harcanacak.”