01.01.2023 - 03:00 | Son Güncellenme:
Egemen Limoncuoğlu - Kaptan Kirk’ün seyir defterine düştüğü notları anımsayacaksınız. Uzay Yolu’nun en az Spock’ın kulakları kadar hafızalara kazınmış öğelerindendi. Her serüven, uzay gemileri Atılgan’la uğradıkları duraklar o seyir defterine kendilerine yer bulurdu. O notlardan biri pekala şöyle de olabilirdi: “Dünyaya çok benzeyen bir gezegene yolumuz düştü. Daha önce karşılaşmadığımız bir müzikal aktiviteye rastladık. 11 genç kadın, sahnede, komputer yardımıyla tasarlanmış yüzleri ve insan bedenleriyle yapay zeka tarafında bestelenmiş şarkılar söylüyordu. Dinleyeciler kendinden geçmişti. Şarkılar da fena değildi.”
K-Pop şeklinde stilize ederek yazdığımız Kore pop müziği 2000’lerin en büyük müzikal fenomeni. Seveni de sevmeyeni de bir şekilde haberdar. Tehdit olarak algılayan, temkinli yaklaşan da var, delicesine hayranlık duyanlar da. Günün gereği olarak da internet ve teknolojiyle iç içe, dijital dünyayı fazlasıyla kullanan bir endüstri K-Pop. Bu endüstrinin son ‘yatırımı’ da sanal bir müzik grubu. Yapay zekayla (AI) üretilmiş yüzler, bilgisayar (ya da mobil) oyunlardaki karakter yaratma ekranlarındaki gibi tane tane detaylı ayarlarla yaratılmış karakterler, anonim şarkıcılar tarafından seslendirilmiş şarkılar... Adı Eternity (sonsuzluk). Ya da daha havalı yazılışıyla ETERN!TY.
Kostümün arkasına saklı karakterler
Aslında müzik tarihi maskelerin, ağır makyajların, envai kostümün arkasına saklı karakterlere yabancı değil. Kostüm ve makyaj üzerine devasa bir kariyer inşa edebilmiş KiSS gibi hard rock gruplarını düşünün. Uzun yıllar kostümsüz ya da makyajsız görülmediler, anonimliklerini korudular. Hayranları da onlarla tanışmak istediklerinde kendilerine özgü makyajlı ve kostümlü halleriyle muhatap olmak istedi. Gerçek hallerine yeğ tuttular o albüm kapaklarında, konserlerde gördükleri dört ‘gece yaratığı’nı.
Müzik dünyasında gerçek sandığımız müzisyenlerin ‘sanal’ çıktığı vakalar da oldu. Bunun en meşhuru, ve de iç acıtanı, Milli Vanili iklisiydi. Yıllar evvel Boney M’i de ortaya çıkaran prodüktör Frank Farian’ın bir ilüzyonuydu Milli Vanilli. İki çok havalı siyahi şarkıcı 90’lara girerken hit şarkılarla dolu bir albüm yapmış, Grammy Ödülü dahi almıştı. Sonradan bu ikilinin aslında o şarkıları seslendirmediği, sadece birer kukla misali sanal bir temsiliyet içinde oldukları ortaya çıktı. Davalar açıldı. Milli Vanili ismi müzik tarihine utanç verici bir dolandırıcılık vakası misali yansıdı. Ve ne hazindir ki o ikiliden biri henüz 33 yaşındayken bir otel odasında ölü bulundu.
Depresyona girmiyor, detone olmuyorlar
ETERN!TY’yi yaratan prodüksiyon şirketi Pulse9, internet sitesinde sizi şöyle cümlelerle karşılıyor: “Deep Real yapay zekası, yaş, ırk ve cinsiyetten bağımsız olarak gerçekçi yüzler yaratır. Deep Real yapay zekası, yarattığı sanal ünlüleri, sanal ‘influencer’ları, halihazırda var olan sınırlamalara takılmadan, yüksek prodüksiyon maliyetleri olmadan dünyanın her yerindeki hayranlarıyla buluşturabilir. Ve bunu çok uygun bir fiyata yapar.”
Evet, ‘çok uygun bir fiyata’ yapıyorlar. Sanal bir müzik grubu yaratmak isterseniz başvuracağınız adres belli. 11 sanal genç kadından kurulu, bu hanımların şarkı söylediği, dans ettiği, “I’m Real” (ben gerçeğim) gibi hit şarkılar yaptığı grup aynı zamanda bir teknolojisi demosu. Pulse9’ın, K-pop üzerinden, bakın neler neler yapılabiliyor fikrini de pazarladığı bir gösteri. Ve aslında cazip de bir teknoloji. Düşünsenize, pandemi yaşandığında evine kapanmak zorunda kalmıyor bu sanal pop yıldızları. Depresyona girmiyorlar, detone olmuyorlar, siz istemediğiniz sürece herhangi bir skandala karışmıyorlar. Üstelik talebe göre şekillendirilmiş karakterler. Herkese göre, her hayranın benimseyeceği özelliklere sahipler. Evet, zamanında Spice Girls gibi gruplarda da durum böyleydi. Hepsi ayrı bir karakter, ayrı bir baharattı. ETERN!TY gibi bir oluşumda ise patronlar, tasarımcılar, kolaylıkla yerine yedeği geçecek anonim sesler ve bedenler var. Yarattığı karakterler hayranlık müessesesini besleyecek, röportaj verecek, kılıktan kılığa girecek, ve sorunsuz birer ‘sanatçı’ olacak.
Neler bekliyor bizi?
Yapay zekayla yaratılmış yüzler, sahte videolar, görseller yeni bir şey değil. K-Pop’a özel bir şey de değil. Son günlerde sosyal medyada en popüler aktivite, profil fotoğraflarımızı bambaşka şeylere çeviren türlü türlü uygulama mesela.
Anahtar kelimelerle aklınıza gelenleri sıralayıp bir tuşa basarak sanat tarihinden fırlamış, rahatlıkla bir müzede sergilenebilecek gibi duran tablolar yapabiliyoruz. Müzik dünyası da eskiden koskoca stüdyolarda ortaya çıkan şarkıları artık müthiş bir hız ve yetkinlikle diz üstü bilgisayarlarda yapabiliyor. Beethoven’ın yarım kalan eserini yapay zeka tamamlıyor.
Belki de bir yanımızla yıllardır filmlerde izlediğimiz, bilim-kurgu romanlarda okuduğumuz, kendi kişiliğini, kimliğini duygularını geliştirme yetisine sahip sanal varlıkların gelişine hazırız. Bu kâh müzik dünyasından olabilir, kâh evinizin her santimetre karesinin planını çıkararak usul usul temizleyen robot süpürgelerle. Artık o ‘gelecek’te yaşıyoruz.
Çok yakında davullarını Led Zeppelin’in John Bonham’ının çaldığı, sözlerini Sezen Aksu’nun yazdığı, gitarlarını Joe Satriani’nin çaldığı, solosunu bağlamasıyla Arif Sağ’ın attığı, vokalini de Athena Gökhan ile Nina Simone’nin yaptığı, o tarz, sanki onlar bir araya gelmiş de çalıp söylemiş misali bir şarkı yarat bana diyeceğimiz telefon uygulamaları ortaya çıkarsa şaşırmamalı. Pulse9 gibi bir şirket bize o şarkıyı söyleyecek bize özel sanal karakterler yaratacak. Kim bilir, belki hepimiz bir gün kendi istediğimiz özellikte birer müzik grubuna sahip olacağız. Şahsa özel sanal müzik grubu... Kim bilir...