PazarBekir Aksoy: “Tiyatronun ustalarıyla çalışmam büyük nimet”

Bekir Aksoy: “Tiyatronun ustalarıyla çalışmam büyük nimet”

08.12.2024 - 02:00 | Son Güncellenme:

Yıllardır dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu olarak tanıdığımız Bekir Aksoy, bu kez farklı bir alanda çıktı karşımıza…

Bekir Aksoy: “Tiyatronun ustalarıyla çalışmam büyük nimet”

Ali Eyüboğlu - Aksoy, kendisi gibi oyuncu olan eşi Nazife Oğlakçoğlu’nun teşviki ve ilk resim sergisini 3 yaşında açan oğlu Asil’in resim yeteneğinin de etkisiyle Nişantaşı’nda Bekir Aksoy Art Gallery’nin açılışını yaptı. Bekir Aksoy Art Gallery’de eserleri sergilenen ilk sanatçı Kadir Akorak oldu. Nişantaşı’ndaki sanat galerisinde buluştuğumuz Bekir Aksoy’la kendi sanat yolculuğunu, henüz 4,5 yaşında olmasına rağmen altıncı sergisini açan ve resimleri büyük ilgi gören oğlu Asil Aksoy’u ve oynadığı “İnci Taneleri” dizisini konuştuk.

Haberin Devamı

Bekir Aksoy: “Tiyatronun ustalarıyla çalışmam büyük nimet”

Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu mektepli bir oyuncusunuz. Çok genç yaşta Cüneyt Gökçer ile ardından Haluk Kurtoğlu hatta Kenan Işık’la aynı sahneyi paylaştınız. İki sene Dormen Tiyatrosu, iki sezon Gülriz Sururi ve sonra Kenterlerle kesişti yolunuz. Kendinizi bu anlamda şanslı bir oyuncu hissediyor musunuz? 

Şans değil çok büyük bir nimet olarak görüyorum. Şans ötesi bu… Çok çok şanslı hissediyorum kendimi… Büyük bir nimetti bu. Ben daha konservatuvara girmeden her genç gibi çalışmak istiyordum. Paraya da ihtiyacım vardı. Devlet Tiyatrosu’na yardımcı oyuncu olarak girdim. Geçmiş tabirle figürasyon diyelim. “Bebek Uykusu” diye bir oyun vardı Kenan Işık’ın yazdığı ve yönettiği… Orada Kenan Abiyle tanıştık ve çalışmaya başladık. Pardon daha öncesinden “Tohum ve Toprak” vardı. Haluk Kurtoğlu, Zekai Müftüoğlu, Uğur Polat, Ayda Aksel ve Sumru Yavrucuk vardı, onlarla çalışmıştım daha tiyatro öğrencisi bile değildim. Sonrasında “Damdaki Kemancı” sahneye kondu, Cüneyt Gökçer üstat oynuyordu. Onlarla beraber yine dev bir kadroyla çalıştım. Ardından okula girdim ve yine şansım çok yaver gitti ikinci sınıftayken Dormen Tiyatrosu, sonra Gülriz Sururi Tiyatrosu’nda iki sezon çalıştım. 6-7 sezon Kenter Tiyatrosu’nda çalıştım, yine özel tiyatrolarla devam ettim. Türkiye’nin en önemli oyuncularıyla çalışma fırsatını yakaladım. 

Haberin Devamı

Bekir Aksoy: “Tiyatronun ustalarıyla çalışmam büyük nimet”

Sizi tiyatrocu veya oyuncu olmaya iten neydi? Özendiğiniz biri mi vardı? 

Aslında hiç özenmedim. Konservatuvar ve tiyatro aklımda bile yoktu. Ablam Hacettepe Üniversitesi Kontrbas Bölümü’nde okuyordu. Ablam, “Tiyatroyu bir denesene” dedi. “Yapar mıyım, yapamaz mıyım bilmiyorum” dedim ama hem Ankara’da hem İstanbul’da sınavlara girdim. İstanbul’dakini kazandım ve macera başladı. Girdikten sonra Müşfik Kenter üstadın bize göstermiş olduğu yol pusulam oldu. Tiyatronun duayeni ve tanrısı olarak gördüğümüz Müşfik Kenter benim için çok değerliydi. Tek öykünebileceğim oyuncu Müşfik Hoca’ydı. Sonrasında Yıldız Kenter ve birçok duayen oyuncu benim üstatlarım oldu. Konservatuvara girmeden özendiğim bir oyuncu yoktu ama girdikten sonra çok asıldım tiyatroya… 

Haberin Devamı

“Tiyatro kursumuz da var”

Dün Bekir Aksoy Art Gallery’nin açılışı vardı. Bir sanat galerisi açma fikri nasıl doğdu ve gelişti? Oğlunuz mu sizi sanat galerisi sahibi yaptı? Niye tiyatro kurmayıp sanat galerisi açtınız? 

Eşim hep dedi ki, böyle bir şey yapalım. Şu anda bizim galerimizde tiyatro kursu da var. Üst katımızda eşim  vakit buldukça ben konuşma, fonetik, kişisel gelişim, nefes ve ses gibi hem çocuklara hem yetişkinlere ders veriyorum. Çok önemli öğrencileri var şu anda. İş insanları ve genç çocuklar… Asil’in resim yapmaya başlamasından sonra eşim beni bu konuda çok motive etti ve Bekir Aksoy Art Gallery’yi açtık.

Evinizde hangi ressamların eserleri var? 

Ahmet Güneştekin’i çok seviyoruz; onun eserleri var. Soyut resmin önemli isimleri İranlı ressam Salar Ahmadian ile vefat eden Rasin Berk’in resimleri var. Ufak tefek bir şeyler almaya çalışıyoruz. 

“İnci Taneleri’ndeki rolüm beni çok cezbetti”

Haberin Devamı

Şimdilerde perşembe akşamlarına damgasını vuran,   Kanal D’de yayınlanan “İnci Taneleri”nde oynuyorsunuz. Sizin pencerenizden “İnci Taneleri” nasıl bir dizi? Teklif geldiğinde bu dizinin nesi sizi cezbetti? 

Önce sondan başlayayım. Bu teklif geldiğinde - Necati Abi (Akpınar), Yılmaz Abi (Erdoğan) ve BKM’den-  “Cenk” karakteri kendine münhasır bir yapısı olan, çok fazla hayatı irdelemeyen, ağustos böceği modunda yaşayan, kendini kasmayan, param varsa yerim yoksa bir şekilde çözüm yolu bulurum diye yaşayan biri.  “Yasak Elma”da sonradan parayı bulan daha bir ezik ama adaletli, dürüst birini oynamıştım. O yüzden bu rol beni çok cezbetti. Sonrasında da güzel gidince oturduk  konuştuk ve rolün devamına karar verdik. BKM, Necati Akpınar ve Yılmaz Erdoğan’la çalışmak çok büyük bir keyif ve ayrıcalık. “İnci Taneleri”ne gelince şöyle bir durum var. Bir kere ismi gerçekten çok değerli. Yılmaz Erdoğan dizimizin içinde bir kitap yazıyor. O nedenle bir kitabın, edebi bir eserin dizisi ‘İnci Taneleri’. Bu belki de Türkiye’de ilk yapılan şeylerden biri. O yüzden edebi anlamda olsun, verdiği mesajlar olsun, oyuncu seçimleri, kostümünden tutun rejisine kadar bence dört dörtlük bir iş. 

Haberin Devamı

Bekir Aksoy: “Tiyatronun ustalarıyla çalışmam büyük nimet”

“Önemli olan yeteneğini sürdürebilmesi”

Oğlunuzun resim tutkusu nasıl başladı? 

Ali Abi o büyük bir macera… Asil bir yaşındayken evdeki resimlerle ilgili kendi başına yorumlar yapmaya başladı. Herhalde resim seviyor diye düşünmüştük. İki yaş üç aylıkken annesi evdeki makyaj malzemelerini topluyor. Atması gerekenleri bir kenara koymuş. Asil onları alıp fırçalarla oynamaya başlıyor ve bir resim yapıyor. Annesi bana bir resim gönderdi, dedim bu ne kadar güzel, nereden buldun bunu diye sordum, “Asil yaptı” dedi. Gerçekten mi dedim. “Bir tane daha yaptı “dedi ve onu da gönderdi. O resimleri görünce dedim ki gidip ona çocuklara zararı olmayacak birkaç malzeme alayım. Karton, boya, tuval aldım. Soyut anlamda müthiş bir anlatma yeteneği var. Çocuklar için önemli olan yeteneğinin yanı sıra bunu sürdürebilmesi. Malum çocuklar hemen sıkılır. Parkta birkaç saat koşan Asil yorulmuyor,ama resim yaparken yarım saat sonra gidip kanepeye uzanıyor. 10-15 dakika dinleniyor, bir şey içiyor ondan sonra devam ediyor. Maceramız bulduğu bir kağıt parçasına annesinin makyaj malzemeleriyle resim yapmasıyla başladı. Altıncı sergisini açtı, daha 4,5 yaşına gelmeden. Son sergisi de Akatlar Kültür Merkezi’nde ÇAKEV için çocuklar yararınaydı. Asil, bunu sürdürebilirse ne mutlu. Çünkü ileride ona kariyer anlamında başka bir ufuk açacaktır. Çünkü çok önemli duayen sanatçılar, çok özel ressamlar Asil’in resimlerini gördüklerinde çok olgun resimler yaptığını, soyut anlamda dünya çapında resimler yaptığını söylüyor. Hatta Türkiye’de Asil’e, “Beraber resim yapabilir miyiz? Aynı atölyeyi kullanalım” diyen çok önemli ressamlar var. Asil’e bazı insanlar ‘dahi’ gözüyle bakıyor. 

Bekir Aksoy: “Tiyatronun ustalarıyla çalışmam büyük nimet”

Türkiye’de veya dünyada Asil gibi çocuk ressamların olup olmadığını araştırdınız mı? 

Asil Aksoy’u yurt dışından bile çok takip eden var. 3,5- 4 yaşında sergi açan çocuklar var. Asil iki yaşındayken başladı buna. Resim yapan, sergi açan çocukların varlığını sosyal medya aracılığıyla öğrendik. Üç yaşında sergi açan tek Asil var. 

Açtığı sergilerde Asil’in en pahalı resmi ne kadar? 

Asil bir kere kesinlikle resimlerini satmıyor. Haftanın 2-3 günü resimlerini çıkarıp tek tek kontrol ediyor. Eksik var mı yok mu diye bakıyor. Ancak şu ana kadar altı resmini yakın çevremizden arkadaşlar satın aldı. Kaça aldıklarını söylemeyeyim ama o resimleri onlara vermemek koşuluyla sattık. Beş sene bizde kalacaklar. Sergilere gidecek resimler. Sonra biz onlara bir sertifikayla iade edeceğiz. Şu anda maddi bir beklenti içinde resim yapmasını istemiyoruz. Amsterdam sergisinde bütün resimlerini satın almak istediler. Çok ciddi paralar da teklif ettiler. Çünkü şunu görüyorlar, çok ciddi bir potansiyel ve hikâyesi var. Dünyada çok satan şeylerden biri de hikâye. Asil bu anlamda bir Türk çocuğu olarak büyük bir hikâyeye sahip. İki bini geçti takipçi sayısı. Çoğu sanatla ilgilenen insanlar. 

“En büyük hobim motora binmek”

Hobileriniz neler? 

Motora binmek en büyük hobim. Sanat galerilerini gezmeyi, sanatla ilgilenmeyi seviyorum. Çok fırsat bulamasam da en sevdiğim şeylerden biri de tavla oynamak. 

Son okuduğunuz kitap? 

John Badham ve Craic Modderno’nun “Bana Artistlik Yapma” kitabı… 

Bekir Aksoy’un oyuncu olarak olmazsa olmazları neler? 

Keyif almadığım, mutlu olmadığım bir işin içinde olmam. İçinde yer aldığım projenin sosyal sorumluluk yanı olmalı.

Çok beğendiğiniz yönleriniz veya hiç beğenmeyip değiştirmek istediğiniz neler var? 

Bir kere çok merhametliyim, çok mütevazıyım… İkisini de değiştirmek isterdim. Kötü huyum yok ama bazen hızlı reaksiyon verdiğim şeyler var. Gelene razı olmayıp, daha hırslı olmayı isterdim. 

Yazarlar