15.11.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
ELİF BERKÖZ ÜNYAY elif.berkoz@milliyet.com.tr
Ayşe Kucuroğlu Çin dili edebiyatı mezunu. Çin Konsolosluğu’nda çalışmış, Çince dersi vermiş. Kurumsal şirketlerden bol sıfırlı iş teklifleri almış. “Kocam Taner’e çok âşık oldum. Onunla zaman geçireceğim, çok çocuk yapabileceğim bir hayatı seçtim ben. Aynı zamanda evime yakın bir yerde çalışmak da istiyordum. Bebek’te, evimin
karşısında Happily Ever After’ı beş yıl önce ilk çocuğum bebekken açtım.
Artık yeni bir mekanın zamanı gelmişti, Public böyle doğdu” diyor.
Kucuroğlu’nun aklında üçüncü bir mekan yaratma fikri var: “Başka bir semtte başka bir adla açılacak.”
Public yaza Çeşme Ilıca’ya taşınacak. Kucuroğlu anlatıyor: “Yaz başında 1000 kişi kapasiteli Public Beach’i açacağız. Hafta sonu konserler düzenleyeceğiz. İçinde farklı restoran ve barlar olacak.”
Bebek denince akla gelen birkaç kafeden biri Happily Ever After. Orayı açma hikayenizle başlayalım mı?
Beş yıl önce... Bebek’te oturuyoruz. Evde davetler vermeyi, yemek yapmayı seviyorum. Evimizin karşısındaki dükkanın boş olduğunu görünce kiraladık, kafeye dönüştürdük. İşletmecilik maceram hobisel şekilde başladı. Altı kişilik iki masayla, tuvaleti bile olmayan o küçücük dükkanı açtıktan sonra aşçılık ve mutfak yöneticiliği eğitimi aldım. Happily Ever After’da her şey doğaçlama gelişti. Müşteriler de o sıcaklığı, samimiyeti sevdi. Sonra yan taraf da eklendi kafeye. Biraz genişledik.
Kafenin adı sevimli ama söylemesi zor. İsim nasıl bulundu?
Eşim Taner buldu. İlk çocuğum Suna 6 aylıkken kafeyi açtım. Eşim evlisin, çocuğun var, işin de oldu. “Buranın adını happily ever after (sonsuza dek mutlu yaşadılar) koyalım” dedi. Public’in adı da Taner’in fikriydi.
“Bir süredir Beyoğlu’nda yer arıyorduk”
Happily Ever After bu kadar popülerken bir şubesini açmak yerine neden başka konseptte bir mekan işine giriştiniz?
İlk başta Happily Ever After’ın yeni şubesi için bir mekan arayışına girdik. Sonra vazgeçtik. Çünkü orası çok butik, kendi halinde. Şubesi olduğunda ilgilenmem gerekenlerle ilgilenemeyeceğim. Uzun süredir Beyoğlu’nda bir yer açma peşindeydik. Beyoğlu’nun maskülen ruhuna yakışır bir yer ararken Public’in binasını bulduk. Tam istediğimiz gibiydi.
Bebek’teki müşterileriniz yeni mekanınızı ne var ne yok diye kolaçan etmeye geliyor mu?
Evet. Kimi müşteri gündüz Bebek, gece Beyoğlu’nda zaman geçiriyor. Beyoğlu’na geldiklerinde artık bildikleri bir kapı var. Happily, 00.00’da kapanıyor. Oradan çıkıp müzik dinlemeye buraya gelenler oluyor.
Mekan kim tarafından dekore edildi?
Dekorasyonumuzu Rıfat Ergör ve Cem Demir yaptı. Modaya uymayan, zamanı belli olmayan malzemeler kullanıldı. Sadece 25 adet tasarım sandalye Mozaik’ten alındı. Onun haricindeki her şeyi Rıfat üretti.
“Ben delirdim ama farkında mı değilim?”
Happily, Public, Public Beach... Siz “büyürken” üç çocuğunuz da büyüyor. Hem annelik hem iş kadınlığını idare etmek zor olmuyor mu?Suna 5, Kemal 3, Osman 1 yaşında. Hep dördüncü çocuk olur planıyla üçünden küçülenleri kimseye veremedim. Belki Public oturduktan sonra dördüncü gelir. Eşim konusunda çok şanslıyım, büyük destekçim. Hayatımı kolaylaştırıyor. Ayrıca iki kız kardeşim ve bir kuzenim de arkamda. İşte birlikte çalışıyoruz.
O kadar çocuk olunca evde bir hengame yaşanıyor. Bebek’teki yerimdeki güzellik, çanta bile kullanmadan evimden kafeye geçebilmekti. Şimdi semt değiştirdik, arada mesafe var. Onlar okuldayken veya onları uyuttuktan sonra Taksim’e geliyorum. Çocuklarım çalışan anneye alışık, öyle büyüdüler çünkü. Ben evden çıkarken hiçbiri ağlamıyor arkamdan.
Bazen kalkıştıklarıma bakıp “Ben delirdim ama farkında mı değilim?” diye soruyorum kendime (gülüyor).
Bu kadar âşık olduğunuz kocanızla nasıl tanıştınız?
Bir çeşit görücü usulü. Arkadaşlarımız bizi birbirimize yakıştırmış ve bize çaktırmadan bir buluşma ayarladılar. İyi ki kandırılmışım, o geceden sonra Taner’le hiç ayrılmadık. Ben ilişkinin “dolce vita” tarafıyım,
o Avusturya Lisesi’nden mezun olduğu için mantıklı tarafı...
Mekanlarınız kadar stiliniz de beğeniliyor.
Saçıma, giyimime önem veririm, değişikliği severim. Saçlarımı nerede kestirdiğim sorulur hep. Yıldırım Özdemir’de. Taner istediği için kestirdim ve kendi rengine döndürdüm.
Banu Bora’yı beğeniyorum. Üstümdeki pantolon da ondan. Bu aralar Begüm Salihoğlu adlı modacıya kafayı fena taktım. Parsons mezunu, payeti şahane kullanmış. Onun payetli bir tasarımını gündüz bile giyebilirsiniz. Amerika’ya gittiğim zaman Anthropologie’den alışveriş yaparım. Mutfak önlüğü de alıyorum oradan kazak da.
“Happily Ever After’ın en sevilenlerini mönüye aldık”
Yemekler Happily Ever After’ın mönüsünden ne kadar farklı?
Benzerlikler de var ayrılan yanlar da. Bazı bestseller’ları aldık mönüye: Ferhan müsli, Ayşe tost, Osman’ın rüyası, banana puding... İki mekanın mutfağı da şefimiz Burcu Esin’e emanet. Public’te her tabak konstrüktif bir şekilde sunuluyor. Her yemek mimari bir yapıyı andırıyor. Pastırmalı kuru fasulye de hamsili pilav da var mönüde. Ya da köfte patates. Ama bunlar bildiğiniz sunumlarla servis edilmiyor. Bizden önce burada Evren adlı bir esnaf lokantası varmış, mönüdeki ev yemekleriyle onun ruhunu da yaşatmaya çalışıyoruz.
Piliç çevirme makinesi aldık Public’e. Hem mönüdeki tavuklar için hem de yakın civardaki evlere, iş yerlerine paket servis yapmak için. Meksika mutfağından örneklere de yer veriyoruz burada. Happily’deki kallavi kahvaltı geleneğini sürdürüyoruz.
“Murat Uncuoğlu ve U.F.U.K çalacak”
Engin Yelkenci / Public’in müzik direktörü ve işletme müdürü
Yolumuzu urban sound’dan aldık. Elektronik müzikle caz içiçe geçecek. Yeni bir akım olan “nu soul” takip edilecek. 80’lerin müzikleri de çalınacak. Perşembe, cuma, cumartesi DJ’lerimiz pikapların başına geçecek. Daha önce Radio Oxygen’in genel müdürü ve müzik direktörlüğünü yürüttüm. O dönemde çalıştığım DJ’lerle yine işbirliği yapacağız, ekibe yeni isimler de ekleyeceğiz. Murat Uncuoğlu, U.F.U.K, Cem ve ben çalacağız. Ayda bir veya iki gün yurtdışından DJ ağırlayacağız.
Üst kattaki yemek bölümünde DJ’ler lounge müzik yapacak. Aşağısı gece 23.00 gibi kulübe dönüşecek. 04.00’a kadar sürecek müzik. Aşağı katı kulübün dışında özel parti ve davet alanı olarak da kullanacağız. İsteyen doğumgününü yapacak isteyen sergisini açacak.
Bir soft opening yaptık ama asıl açılışımız 20 Kasım’da. 20-21 Kasım’da Christian Prommer’ın çalacağı geceyle resmi açılışımız gerçekleştirilecek.