PazarAvrupalı casusları peşinden koşturan Türk Kırmızısı

Avrupalı casusları peşinden koşturan Türk Kırmızısı

30.10.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:

‘Türk Kırmızısı’nın gizemli reçetesi tarih boyunca yazılı hale getirilmez. Bu parlak ve güçlü tonda kırmızıyı kendi ülkelerinde üretmek isteyen pek çok Avrupa devleti,Osmanlı topraklarına casuslarını göndererek reçetesini ele geçirmeye çalışır.

Avrupalı casusları peşinden koşturan Türk Kırmızısı

Pelin Gülşen - Türkiye’de büyümüş hemen herkes kırmızı rengi hayal ettiğinde gözünün önüne ilk “bayrak kırmızısı” gelir. Ancak gururla ve zaferle dalganan bayrağımızın kırmızı renginin yanı sıra adını dünyaya duyuran Türklere ait bir başka kırmızı daha vardır: Türk Kırmızısı.

Haberin Devamı

Türklerin dünya literatürüne kazandırdığı en önemli kelimelerden birisi Türk Kırmızısı olmuştur. Dünyada Edirne Kırmızısı olarak da bilinen Türk Kırmızısı, parlaklığı ve pamuklu kumaşlardaki kalıcılığı ile nam salarak 15. yüzyılda Osmanlı’dan dünyaya yayılmıştır. Zaman içinde Türk Kırmızısı, Avrupa’nın dokumacılık endüstrisindeki rolü sebebiyle sadece bir renk tonunu değil, özel adımları olan özel bir boyama tekniğini anlatmak için de kullanılmaya başlanmıştır.

Antik çağlardan beri kırmızı elde etmek için yararlanılan kökboyası (Rubia tinctorum L.), Anadolu kökenlidir. Yöresel olarak ismi yapışkan otu, sarı pörç, boyalık otu gibi farklılıklar gösterse de, genellikle bu bitki kökboya olarak bilinir. Anadolu’da yün ve ipek boyamanın dışında, keten ve pamuk boyamasında da kullanılan kökboyasının doğal yayılış alanı ise Batı Anadolu, Orta Anadolu, Doğu Akdeniz ve Orta Asya’dır.

Haberin Devamı

Avrupalı casusları peşinden koşturan Türk Kırmızısı

Avrupa’da da kullanılan kökboyası, açık ve kiremite yakın kırmızı renkler vermiş ve daha çok yün boyamada kullanılmıştır. Kökboyası ile yün boyamak nispeten kolay ve hemen her yerde yapılıyor olsa da aynı şeyi pamuklu kumaşlar için söylemek mümkün değil. 17. yüzyıla dek Hindistan’ın yanı sıra Osmanlı da büyük çapta uygulanan bir teknikle pamuklu kumaşları kırmızıya boyayabilme gücünü elinde tutuyordu. Bu dönemde özellikle Fransa, İngiltere ve İtalya Osmanlı Devleti’nden kökboyası ile boyanmış büyük miktarlarda pamuklu kumaş satın almıştır. Kaynaklar Türk Kırmızısı sayesinde Osmanlı ekonomisinin uzun bir dönem oldukça avantajlı olduğunu belirtir.

Ortaçağ Avrupasında kırmızı renk kiliseler ve yüksek rütbeli rahipler için vazgeçilmez hale gelmiş, hatta kiliseler bütçelerini büyük oranda bu en yüksek kalitede kırmızı renge boyanmış kumaşlardan üretilmiş cübbelere harcar olmuştu. Din adamlarının lüks kırmızıya olan tutkularının yanı sıra bu en kaliteli kırmızı boyalarla yapılan elbiseleri devletlerin hükümdarları da birbirlerine hediye ediyordu. Kırmızının bu denli kıymetli olmasına rağmen Avrupa’daki boyahanelerde kırmızı boya için uygulanan reçete maalesef istenilen parlaklıkta ve dayanıklılıkta kırmızıların ortaya çıkmasını sağlayamıyordu.

Haberin Devamı

Tam da bu sebeple parlaklığı ve kalıcılığı yüksek kırmızı rengin çekiciliğine hayranlık duyan Avrupalıların kırmızı renkli kumaşlara olan talebi ve pamuklu ürünlerin kullanımının özellikle Fransa’dan başlayarak tüm Avrupa’da yaygınlaşması, göz alıcı Türk Kırmızısına olan ilgiyi artırmıştır. Aynı zamanda Avrupalı üreticiler için bu rengin yerel üretiminin sağlanmasını zorunlu hale getirmiştir.

Avrupalı casusları peşinden koşturan Türk Kırmızısı

Boya ustaları transferi 

Türk Kırmızısının gizemli reçetesi ve reçetenin uygulanış şekli tarih boyunca ustadan çırağa aktarılan bir öğreti olup yazılı hale getirilmemiştir. Osmanlı Devleti’ne büyük miktarda paralar ödemek yerine Türk Kırmızısı kendi ülkelerinde üretmek ve daha ucuz yöntemler bulmak isteyen başta Hollanda, Fransa, İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleri, 18. yüzyılda parlak ve güçlü tonda bir kırmızı boya üretmeyi sağlayan Türk Kırmızısının formülünü bulmanın peşine düşmüşlerdir. Pek çok ülke Osmanlı topraklarına casuslarını göndererek Türk Kırmızısının reçetesini ele geçirmeye çalışmışlardır.

Haberin Devamı

Sanayi Devrimi’nde kullanılan en önemli pamuklu kumaş boyası olan Türk Kırmızısı pamuklu sanayi için altın değerindeydi. Bu yüzden 1746 yılında Goudard, D’Haristoy, Fesquet adlı üç Fransız, Türk Kırmızısını üretebilmek için Fransa’da atölye kurarlar. Aynı zamanda İstanbul Fransız Büyükelçisi desteği ile bu atölyeye Edirne’den Osmanlı tebaasına ait Türk Kırmızısı boya ustaları ikna edilerek gönderilir. Bu sayede Fransız sanayiciler Avrupa’da Türk Kırmızısını üreten ilk boyahaneyi kurmuştur. Daha sonra özellikle pamuk üretiminin çok olduğu yerlerdeki Avrupalı girişimciler de Osmanlı topraklarında yaşayan boya ustalarını binbir zorluk ve tehlikeye rağmen yanlarına alarak Avrupa’ya götürmeyi başarmış ve bu sayede uzun işlemlerden geçerek elde edilen Türk Kırmızısı üreten boyahanelerin Avrupa’da var olma süreci başlamıştır. Birbirileriyle bu gizemli reçeteyi paylaşmayan boyahaneler Anadolu’dan boya ustalarının transferinin devam etmesini sağlamıştır. Fransız Devrimi sonrasında ise İngiltere, Almanya, İsviçre ve Avusturya’ya göç eden boyacılar sayesinde Türk Kırmızısı üretimi bu bölgelere de yayılmıştır.

Haberin Devamı

Avrupalı casusları peşinden koşturan Türk Kırmızısı

Bazı araştırmacılara göre bu isim değişikliğinin nedeni boyacıların Edirne kökenli olduğunun düşünülmesidir. 18. yüzyılın sonuna doğru Türk Kırmızısının reçetesi ile ilgili çok sayıda endüstriyel casusluk yapıldığı ve piyasada birçok farklı reçetenin bulunduğu düşünülmektedir. Avrupa’daki tekstil baskı tekniklerinin Türk Kırmızısını pamuklu kumaşlara aktarmada yeterli olmaması sebebiyle de bu rengin endüstriyel pamuk baskısında kullanımı 19. yüzyılı bulmuştur. Bu gelişme ile Türk Kırmızısının kullanımı yaygın hale gelmiştir. Pamuklu kumaş baskısındaki gelişmelerle ilerleyen tekstil endüstrisi, Sanayi Devrimi’ni besleyen önemli sektörlerden biri olmuştur. Türk Kırmızısı ile geliştirilen ve kumaşlarda daha parlak renk elde edilmesini sağlayan yöntemler diğer ülkelerde de kullanılmıştır. 19. yüzyılda İngiltere’nin Glasgow kentinde Türk Kırmızısı boyayan altı fabrikanın olduğu bilinmektedir. Özellikle İskoç tekstil endüstrisi, Türk Kırmızısıyla Uzak Doğu ve Kuzey Amerika pazarlarında uzun süre varlığını korumuştur.

Türk Kırmızısı Avrupa’daki tekstil endüstrisinin yükselmesine ve sentetik boyanın keşfine etki ederken, aynı zamanda kendi sonunu da getirmiştir. 1869 yılında iki Alman kimyacının alizarini (geçmiş dönemlerde kökboyası bitkisinden elde edilen, günümüzde kimyasal yolla hazırlanan boya maddesidir) sentetik olarak üretmesi ve sentetik boyanın yaygınlaşmasıyla yoğun emek ve maliyet gerektiren Türk Kırmızısı tekniği terk edilmiştir.

Edinburgh Üniversitesi ve İskoçya Ulusal Müzesi, bu tarihi renk ve tekniğin dünya kültürel mirasının bir parçası olarak kalması amacıyla 2011-2013 yılları arasında “Coloring the Nation” projesini yürütmüştür. 200’den fazla desen kitabının koleksiyonu olan bu sanal sergi, “Turkey Red Collection” adı altında 1830 ve 1940 yılları arasında üretilmiş 500’den fazla ürünü sergilemektedir.