08.08.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Atinadaki Tikenin rezervasyonlarının dolup taştığını, bir hafta sonu orada yemek yemek için 15 gün önceden yer ayırtmak gerektiğini duyduğumuzda ortakları ile görüşmek istedik, "Türkiyeyi anladık, yurtdışındaki bu başarınızın sırrı ne?" diye sorduk. Cevapları ortaklardan Orhan Tekin ve Mehmet Ali Burduroğlundan aldık. Mehmet Ali Burduroğlu (38) Ekonomi okumuş, işletme ve plastik mühendisliği mastırları yapmış. Orhan Tekin (42) Amerika da ekonomi okumuş. Ev eşyaları aksesuvarları işinde çalışmış. Tike altı yıl önce İstanbul Leventte açıldığı zaman ilk iki ay pek müşteri uğramamıştı. Gel zaman git zaman bir kebapçıdan beklenmeyen şıklığı ile dikkat çekti. Kokusuz, dumansız bir ortamda, istediği bir şarabı da yudumlayarak, dünya standartlarında bir restoranda oturarak kebap yemek isteyenlerin ilk uğradığı adres oldu. İstanbuldaki şubelerini altıya çıkardı. Ankarada, Bodrumda şube açtı. Yetmedi, yurtdışına açıldı, Atinaya da taşındı. "Olimpiyatla ilgili dergide ilk beş restoran arasında gösterildik" Orhan Tekin: Özellikle kışın tam öyle. Mehmet Ali Burduroğlu: Hatta hafta sonuna yer istiyorsanız üç hafta önceden yer ayırtmanız gerekebilir. Atinadaki Tikede yemek yiyebilmek için 15 gün önceden yer ayırtmak gerektiğini söylüyorlar. Gerçekten durum bu mu? Mehmet A. B.: Ben size bir bilgi vererek bunu açıklayayım. Atinadaki olimpiyatlarla ilgili özel misafirlere verilmek üzere bir dergi basılmış Yunanistanda. Bu dergide Tike, Atinanın en iyi beş restoranı arasında gösterilmiş. Bu kalabalığın, bu rezervasyonlardaki artışın belki ilk zamanlardaki nedeni meraktı ama daha sonrası orada çalışan arkadaşlarımızın süper başarısıdır. Böyle bir başarıyı nasıl yakaladınız? Orhan T.: Yunanlıların damak tadının Türklere daha yakın olduğunu düşündük. Zaten yurtdışında bir Tike açma fikri vardı kafamızda. Mehmet A. B.: Bu bir stratejik karardı. Biz bir işe ilk girdiğimizde o işe yakın olmayı seviyoruz. Dikkat ederseniz önce "Biz İstanbulun restoranı olalım" dedik. Sonra Türkiyenin restoranı olabilir miyiz diye Ankarada, Bodrumda Tike açtık, şimdi de dünyanın restoranı olmak için çalışıyoruz. Yavaş yavaş halkayı büyüteceğiz. Mesela Uzakdoğuda neler yapabiliriz diye bakmak için ben 10 gündür Uzakdoğudaydım. İlk yurtdışı şubenizi Atinada açmanızın nedeni neydi? Mehmet A. B.: Şöyle açıklayayım: Biz bugüne kadar 1 milyon 250 bin misafir ağırladık. Bunun yaklaşık yüzde 30 kadarı yabancı misafirlerdi. Yani Pariste de açsak yine böyle olacaktır. Pariste açsaydınız yine de bu başarıyı yakalayacağınıza inanıyor musunuz? Orhan T.: Bize de aynı böyle şikayetler geliyordu. Biz ise Türkiyedeki Tikenin anlayışını tamamen Atinaya götürdük. Bildiğiniz gibi ülkemizdeki kebapçılar Güneydoğudan geliyor. Şimdi orada yaşayan insanların yurtdışına gidip de orada kebapçılık yapmaları ile bizim kebapçılık yapmamız arasında tabii ki fark var. Burası son derece modern bir yer. Zaten Atinadaki yerimizi oranın Etileri, Ulusu gibi düşünebilirsiniz. Biraz high society (yüksek sosyete) insanlar geliyor buraya. Bir de yurtdışındaki kebapçılarımızın, dönercilerimizin özensizliği çok konuşulur ve "Türk mutfağını, kebabı yanlış tanıtıyorlar" denir. Şimdi siz bu konuda da bir misyon üstlenmiş sayıyor musunuz kendinizi? "Yunanistanda iki Tike daha açmayı düşünüyoruz" Orhan T.: Bahçemiz 150-160 kişilik, iç mekanımız da 160 kişilik. Atinadaki Tike kaç kişilik bir yer? Orhan T.: Pazar günleri aileler geliyor. Mehmet A. B.: Orada da İstanbuldaki misafirlerimiz gibi politikacılar, bankacılar, sigortacılar, profesyoneller geliyor. Öğlenleri müşterilerimizin yüzde 80i kadınlar. Kimler geliyor peki? Orhan T.: Türklerin oturduğu bölge buraya 45 dakika mesafede. O yüzden çok gelemiyorlar. Müşterilerimiz daha çok Yunanlılar. Orada yaşayan Türkler mi yoksa Yunanlılar mı çoğunlukta? Orhan T.: Atinada Türklerin olduğu bölgede ikincisini açmayı düşünüyoruz. Ayrıca bu Tikeye gelenlerin çoğunun yazlıkları aynı bölgede. O bölgeye de olabilir. Yurtdışında başka şube açacak mısınız? Orhan T.: Evet, içeride bir ocakbaşımız var ama oturmalı değil, ayakta alıyorsunuz yiyeceklerinizi. İçeride ocakbaşı da var mı? Orhan T.: İznik çinilerini kullandık. Bir de kocaman bir nazar boncuğumuz var. Türk restoranı olduğunuzu anlatan neler var dekorasyonda? Orhan T.: En çok döner gidiyor, yani yoğurtlu kebap, iskender. Babagannuş ve Ali Nazik de çok yeniyor. Gelen Atinalılar en çok ne yiyor? Orhan T.: Önce denediler. Sonra yavaş yavaş istemeye başladılar. Zaten devamlı müşterilerimiz... Babagannuşu falan biliyorlar yani artık. Orhan T.: Hayır, sadece birkaç ekleme yaptık. Burada, Türkiyedekinden farklı olarak mücver, zeytinyağlı barbunya, fırında zeytinyağlı dolma, Çerkez tavuğu gibi mezeler de veriyoruz. Mehmet A. B.: Bizim restoranımız için İstanbul yemekleri restoranı diyorlar kendi aralarında. Zaten mönümüzde de isimler değişmedi. Burada nasıl yazıyorsak, orada da mönüde aynen yemek isimleri aynı, Türkçe. Adana, Urfa, patlıcan kebap gibi. Altında Yunanca açıklamaları var. Orhan T.: Başta bir domuz pirzola koyduk, burada yenir diye, kimse yemedi. Çünkü onu zaten her yerde buluyorlar. Mönüde bir farklılık oldu mu? Orhan T.: Aynen öyle oldu. Yani sadece bir kebap restoranı değil, Türk mutfağından başka örnekleri de taşıdınız. Mehmet A. B.: Buradaki fiyatlardan yüzde 30 daha fazla. Atinadaki fiyatlar buradakinden farklı mı? Orhan T.: Rakı da var, uzo da var. Yeni Rakı veriyoruz. Rakı, Uzodan daha çok gidiyor. Mehmet A. B.: Daha çok şarap ve bira içiyorlar, sonra rakı ve uzo. Burada rakı veriyorsunuz, orada uzo da veriyor musunuz? Ve hangisi daha çok içiliyor? Orhan T.: 30-32 kişi çalışıyor. Sadece ustalar Türk. Dokuz tane Türk ustamız var. Restoranın yanındaki apartmanda oturuyorlar, haftada üç gün İngilizce dersi alıyorlar. Orada kimler çalışıyor? Çoğunlukla Türk personel mi var? "Bizi duyunca Off, yine göbekli, bıyıklı adamlar kebapçı açacak; koku olacak demişler" Orhan T.: Tabii, tabii. Özellikle evlilik yıldönümlerini kutlayanlar çok oluyor. Atinadaki Tikede özel günler de kutlanıyordur... Orhan T.: Aslında burada başka kebapçılar da var. Buradaki insanlardan bazıları Tike açılırken şöyle düşünmüş: "Off, yine göbekli, bıyıklı adamlar kebapçı açacak. Yine koku, duman olacak." Hiç öyle bir şey olmadı tabii. Bizim bildikleri gibi bir kebapçı olmadığımızın farkına vardılar. Mehmet A. B.: Biz Atinada dünya standartlarında bir kebap restoranı açtık tabii... Kebapçıda evlilik yıldönümü kutlamak ilk başta kulağa çok komik geliyor ama Tike tabii ki görünümü, hizmeti ile o akla gelen kebapçılara benzemiyor.