09.02.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:
Feride Ağır
Diyetisyen Feride Ağır- Aylardır hatta belki de yıllardır beklediğiniz o an geldi. Evladınızla tanışıyorsunuz. Gözlerini, dudak yapısını, burnunu, yumuk yumuk ellerini görüyor, dokunuyor ve hissediyorsunuz. Yıllarca sürecek o bağ işte o an kuruluyor. Kucağınıza alıyorsunuz, onu hissediyorsunuz. Size dokunuyor, emmeye çalışıyor ve gözlerinizden bir damla yaş istemsizce süzülüyor. O kadar muhteşem bir an ki! Her kadın bunu yaşamalı bence. Ben ilk çocuğumda doğumdan hemen sonra maalesef bu duyguyu yaşayamadım. İlk oğlum 32 haftalık prematüre bir bebek olarak dünyaya geldi. Ne olduğunu, nasıl olduğunu anlamadım bile. Bebeğimi 3 gün sonra bebek yoğun bakımda görebildim. 21 gün sonra kucağıma alabildim. Emzirme duygusunu hiç yaşayamadım. 21 gün yoğun bakımda biberonla beslenen oğlum memeyi tutmadı. Ne kadar uğraştıysam uğraşayım olmadı ve 9 ay boyunca sağarak süt verdim. 9 aydan sonra sağdığım sütü de içmek istemedi, ek gıda ve mamalarla devam ettik. Bir uzman olarak en az 2 sene emzirmeyi öneriyorum ama gerçek yaşamda çoğu zaman bildiklerini dahi uygulayamayabiliyorsun.
Anne sütü nedir, neden önemlidir?
Anne sütü; yüzde 87’si su, yüzde 3.8’i yağ, yüzde 1’i protein ve yüzde 7’si laktozdan oluşan, bebeğinizin ihtiyacına göre kendini değiştirebilen, dinamik ve antienfektif bir besindir. Örneğin bebeğiniz bir enfeksiyon geçiriyorsa anne sütü hemen o hastalığa iyi gelebilecek bileşenler içermeye başlar. Anne enfeksiyon geçirirken yine bebeğe bunun bulaşmaması veya iyileşmesini hızlandırmak amaçlı vitamin mineral ve yardımcı elemanlarla dolar. Bebeğinizin en kıymetli besini olan anne sütünün oluşumu hormonal, fiziksel ve psikolojik etmenlerin etkilediği kompleks bir süreçtir.
Halk arasında ‘annelik hormonu’ ya da ‘süt hormonu’ da olarak bilinen prolaktin hormonu doğumdan sonra en üst seviyeye ulaşarak anne sütünün oluşmasını sağlar. Prolaktin hormonun yanı sıra ‘sevgi hormonu’ olarak adlandırılan oksitosin hormonunun da doğumdan sonra seviyesinde artış meydana gelir. Sadece yiyip içtiklerinizle değil bebeğinize olan sevginiz, ona şefkatle bakışınız, başını ve ellerini tutmanız, onun size dokunması hatta bebeğiniz uzakta iken onu düşünmek bile süt salgınızı arttırır. Oksitosin hormonu anne sütünün meme ucuna gelmesini sağlayan hormondur.
Sindirim sistemi henüz gelişmekte olan bebeğiniz için anne sütü kolay sindirilebilen, besleyiciliği yüksek en önemli besin kaynağıdır. Anne sütü, bebeğinizin zihinsel gelişmesini ve fiziksel büyümesini sağlayan mucizevi bir sıvıdır. İçerdiği antikorlar sayesinde bağışıklık sisteminde önemli rol oynayarak özellikle yenidoğanda sık rastlanan enfeksiyonlara karşı koruma sağlar.
Anne sütü bebeklerin ihtiyacı olan tüm besin öğelerini karşılayabilen en iyi besindir. Anne sütü protein, yağ, su, vitamin ve demir gibi besin öğelerini yeterli miktarda içermektedir. Sağlık otoriteleri ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmenin önemini vurgulamaktadır. Anne sütü alan bebeklerin ishal, astım, diyabet, kanser gibi hastalıklara daha dirençli olduğu bilinmekte ve bu bebeklerde mental gelişimin daha iyi olduğu görülmektedir. Anne sütü almayan bebeklerde kabızlık, diyabet, kanser ve ölüm oranlarının daha yüksek olduğu bilinmektedir.
Bebeğinizin günlük süt ihtiyacı ne kadar?
Bebeğiniz 1 aylık olana kadar ‘yenidoğan’ olarak adlandırılır. Yenidoğan bebeklerin mideleri oldukça küçüktür. Sindirimi kolaylıkla tamamlarlar ve bu da çabuk acıkmalarına neden olur.
Bebeğinizin, 1. ayında günde 8-12 defa emzirme ve her emzirmede 28-84 gram süt, 2 aylık iken her 3-4 saatte bir emzirme ve her emzirmede 112-140 gram süt, 3-4 aylık iken her 4 saatte bir emzirme ve her emzirmede 140-168 gram süt, 5-6 aylık olduklarında her 4-5 saate bir emzirme ve her emzirmede 196-224 gram süt, ihtiyacı olur. Bebeğiniz geliştikçe ihtiyaç duyduğu süt miktarı da artar.
Hem anneyi hem de bebeği diyabetten koruyor!
Anne sütünde bağırsaklardan emilmeyen ve probiyotik etkisi olan oligosakkarit adı verilen şekerler bulunmaktadır.
Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmada; şeker hastalığına yakalanmaya meyilli olan deney hayvanlarına bu anne sütü şekerleri verildiğinde şeker hastalığına daha az yakalandıkları, insülin hormonunu salgılayan organ olan pankreasta iltihabın azaldığı ve bu etkilerin, deney hayvanlarının bağırsaklarında yaşayan bakterilerin (mikrobiyota) değişmesiyle ilişkili olduğu saptanmıştır.
Bu makaleden etkilenen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırma ekibi aynı çalışmayı insanlar üzerinde deneyerek olumlu sonuçlar almıştır.
Anne sütü tüketiminin bebeği diyabetten korumasının yanı sıra anneyi de diyabete yakalanmaktan koruduğu sonucuna varılmıştır.